Homunculus Adamın Kaderi – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Vücudumuzun parçalarından herhangi birinin,
Beynimizin duyusal ve motor korteks denen kısmında,
Yani komuta merkezinde, hangi oranda yer kapladığını gösteren,
Espirili bir insan çizimidir, Homunculus adam.
Neredeyse vücudu kadar elleri, kocaman dil ve dudakları,
Büyük göz ve genitalleri ama küçük kol bacak ve gövdesi olan,
İlk görüşte, korkunç ve komik bulacağımız bir çizim.
Taa 1937’de, Wilder Penfield and Edwin Boldrey adlı,
İki bilim adamının, insan vücudunun beyindeki haritasını,
Beynin elektriksel stimülasyonuyla hazırlaması ve sunması,
Bugün bile devam eden yeni araştırmalara zemin hazırlamış.
Vücudumuzun dış alıcıları ile çalışan, sinirlerle yönetilen,
Duysal, motor ve yüksek bilinçlilik sistemlerimizin,
Her uzuv özelinde, beyinden aldıkları yüzölçümü payı,
Artık fonksiyonel magnetik rezonans ile daha ayrıntılı,
Ve büyük oranda doğru bir şekilde haritalanabiliyor.
Kullanmaya, yeteneğe, genetiğe bağlı değişiklikler olsa da,
Aşağı yukarı her insanda benzer ölçüde beyin korteks alanı,
Hemen hemen aynı uzuvlara ayrılmış durumda.
Buna göre bu beyinde en fazla yeri, eller, yüz ve ağız bölgesi,
Genitaller ve bazı iç organlar kaplarken, 
Vücut, yani sırt, omuz, gövde, bacaklar ve ayaklar ,
Cesametlerinin tersine beyinde daha küçük alan işgal ediyor.

∞Ω∞

Aslında, sinir uçları bir uzuvda ne kadar yoğun yerleşmişse,
Doğadan, dünyadan , kendimizden o denli çok haber almaya,
Kendimizi bilmeye, tanımaya ve varoluşu kavramaya ,
O denli etkin ve aktif bir yardımcıdır, o uzuv.
Frontal kortekste en fazla yerlerden birini kaplayan elin,
İnsanlığın evrimindeki önemini vurgularken Sokrates,
Şöyle der: Omurganın özverisi olmasa ve vücudu taşıyıp,
Elleri serbestliğe kavuşturmasa, insanlık nasıl gelişirdi?
İnsan elinin gelişime, uygarlığa ve insani tekamüle katkısı,
İnsanın evrim içinde onu beyninde koyduğu yerden belli.
Yine aynı şekilde, bir tatma organı olarak bildiğimiz,
Ama insanı bütün canlılardan ayıran konuşma yetisini,
İnsanlığa armağan eden dilin beyindeki alanı da kocaman.
Ama bir gerçek var ki, beynin bu duysal ve motor korteks denen,
Uzuvlarımızı yöneten merkezi,
Uzvun kaybı yada az kullanılmasıyla ona ait alanı küçültürken,
Onun yerine kullanılan kısmın alanını genişletiyor.
Yani bir göremeyen bir insanın beynindeki göze ait alan
Gittikçe küçülürken, işitme ve dokunma alanları,
Diğer insanlardan daha fazla genişleyerek,
Adeta görmeye yakın, farklı bir algıya yükseltiyor insanı.
Bu beyin bölgeleri o denli dokuya ve uzva özel ki,
Bir travmayla ayağını kaybeden bir insanda, aylarca süren,
Sanki ayak varmışcasına hissedilen ağrılara sebep olabiliyor.
Yani muhteşem bir makinayız aslında.

∞Ω∞

Şimdi diyeceksiniz ki, Emre kardeş, bu uzun hava güzeldi,
Lakin sen asıl türküyü çığırıver de, hissemizi alalım!
Gözün nurundan, kulağın duyduğuna
Elin becerisinden, dilin döndüğüne kadar bütün hasletlerimiz,
Beynin o ceviz içi gibi kıvrıldığı iki lobun ortasından,
Her uzva hakkınca bir yer ayırıp, insan evrilirken,
Bugünün gününden geleceğe, bakın ne oluyor dostlar.
Biz, o güzelim el becerilerimizi unutmaya yüz tutup,
Konuşmayı, anlatmayı, sohbeti, yarenliği bırakıp,
Sadece seyredip işitmeye, görüntü ve sesin büyüsünde,
Her gördüğünü duyduğu essah sanıp kabullenmeye,
Bunu da yaşamak sanmaya devam ettikçe,
Uzak bir geleceğin Homunculus adam çiziminde,
Eller ve dil küçülecek, ve belkide bu evrim sonrası,
Gözün ve kulağın koskocaman olduğunu göreceğiz.
Globalizasyon, iletişim, veri ve bilgi çağının sonunda,
Bizi bekleyen en büyük tehlike aslında bu değişiklik.
Bugüne kadarki en büyük insani atılımların,
İnsanın tekamül etmesinin en büyük sebebi olan,
Hiçbir makinanın ve robotun ulaşamayacağı yetkinlikteki,
O, elin ve dilin atıl kalması öldürecek belki düşünceyi.
Ve belki o zaman, kocaman bir herşeyi gözetleyen göz ,
Ve herdaim dinleyen bir koca kulak olacak insanlar.
Dokunmanın ve konuşmanın sihirini yitirmiş,
Kendinden daha iyi gören ve duyan yapay zekaya teslim,
Vicdansız, merhametsiz, sevgisiz insana evrilmemek,
Bugünkü beyin topografisini korumaya bağlı dostlar.
Pamuk eller dokunmaya, tatlı diller konuşmaya, haydi.