İbrahim ORTAŞ: Kitap Fuarları, Kitap ve Aklın Özgürleşmesi Yolunda Boş Çuval Ayakta Durmaz, Kitap Okumak Gerekir

Çukurova 15. Kitap Fuarında, Yazar ve İzleyici Olarak İzlenimlerim

Son 40 yıldır içinde mevcut Çukurova 15. Kitap Fuarı da dahil olmak üzere Adana’da yapılan bütün kitap fuarlarına birkaç nedenden dolayı hep katılırım. Fuarlar ve kitap imza günleri süresince birkaç kez gelişmeleri izlemek yeni çıkan kitapları görmek, okumak isteğim kitapları bulup satın almak, misafir yazarları dinlemek, dostları görmek, insanların kitaba olan ilgisini görmek için kitap fuarları hep ilgi alanımda olduğu için ziyaret ederim.

Kitap fuarlarına genelde hafta sonları çoğunluğu zaman geçirmek üzere gelenler yanında hatırı sayılır sayıda genç ve okurun kitap almaya geldiğini görmekteyiz. Bu yıl yaklaşık 225 bin kişinin fuar alanını ziyaret ettiği basına yansıdı. Çok sayıda standın yalnızca sınava hazırlık kaynakları satıyor olmasını çok üzücü olarak değerlendiriyorum. Daha da üzücü olan çoğu öğrencinin bu yaşlarda temel yaşam bilgisi, şiir, roman, kültür, felsefi kaynakları alacağına geleceklerini garanti altına almak için öncelikle farklı ÖSYMS sınav soruları içeren test kitabı arayışına girmesidir. Kendi kendine yetebilen, donanımlı birey yetiştirmek yerine teste dayalı ezbere eğitim ile maalesef yetersiz bir nesil yetiştirdiğimiz kaygısını taşıyorum. Gençlerin bu yaşlarda müzik, sanat, spor, eğlenerek kendilerini yetiştirmek yerine günün her dakikasını sınava hazırlanarak geçirmeye mecbur bırakılıyor olmalarının ileride bu toplumun ihtiyaç duyacağı nitelikli insan gücünü bulamayacağı ve yaratacağı ciddi sorunları da görüyor ve kaygılanıyorum.

 

 “Boş Çuval Ayakta Durmaz, Kitap Okumak Gerekir”

Kitap okumanın önemi konusunda Türk Kütüphanecilik dergisinde araştırmaya dayalı geniş bir akademik çalışma yayınladım (Ortaş, 2014). Kitap okumanın önemi konusunda çok sayıda makale yazdım. Halk TV’de hafta sonları Serhan Asker ile “Görkemli Hatıralar” programının sloganı olan “Boş çuval ayakta durmaz, kitap okumak gerekir” ifadesini çok önemsiyorum. Özellikle fuarlarda karşılaştığım çocuklara yönelik resimli kitapları, soyut düşünmeye katkısı olan kitapları çok daha fazla önemsiyorum. Çocukların soyut düşünme becerisini kazanması ve kavraması için hayal gücünü geliştirecek kitaplar ve işlemler önemlidir. Okumayan bir toplumun nasıl yeni düşünce ve fikir üreteceğini ve gelişeceğini bekleyebilir ki.

 

Aklın Özgürleşmesi İçin Okumak Şart

İnsanı insan yapan bilgi ve düşüncenin yayınlar üzerinden diğer insanlara ulaştırılarak aydınlanmanın farkına varılması bakımından okumak önemli. Aydınlanma ve aydınlanma düşüncesinin önemi, aydınlanmanın bilim ve teknolojideki gelişime etkisinin görülmesi ile daha çok anlaşılır oldu. Aydınlanmanın tek tek bireyler üzerinden toplumsal düzeye ulaşması durumunda toplumun olgunluk düzeyine geldiği ve daha çok üretici olduğu görülmüştür. Aklın kilidi veya aklın özgürleşmesi olan okuma, eleştirel düzeyde gerçekleştiği zaman kişi kendini gerçekleştirmekte ve kendi sorunlarını kendi aklı ile analitik düşünme ile çözüme ulaştırmaktadır. İnsanın insandan farkının da bu olması gerekir. Aydınlanma yolunda aklın özgürleşmesi ve düşünce özgürlüğü sağlandığı zaman yetişkin, olgun, kendini aşmış kişi-birey ortaya çıkmaktadır. Yoksa bugün insanlar arasındaki bilgi birikimi farklılığı nasıl ortaya çıkardı ki. Dil düşünceyi geliştirir, insanın yaşam kalitesine ölçü katar. Okuyan kişinin düşünce üzerinde kendi ölçüleri içinde mesaj ve bilgi sorgulaması yapması beklenir. Bazen bir tek söz veya ifade bile kişinin yaşam yolculuğuna yeni bir kapı aralayabilir.

Ancak ne yazık ki egemenler kişiden çok bağımlı kişilikleri yönetmenin kolaylığı anlayışı ile aklın çok da özgürleşmesini istemezler. Egemenlerin engellemek istedikleri şey, toplumdaki bireyler arasında düşüncelerin buluşması yolu ile daha çok aklın kullanımıdır. Aklını kullanmayan toplumların bugün dünya yaşam standartlarındaki yeri ortada. Gelişmişliğin aklın özgürleşmesi ile paralel geliştiği günümüzde aklın öğrenerek yeni düşünme oluşturması için okuma temel şart olduğu görülüyor. Toplumların aydınlanmasını insanların kendi sorunlarını kendi iradeleri çözmesi, yaptığı faaliyetleri belirli bir ereğe uygun olarak gerçekleştirmesi ile kişi ve toplumun gelişerek yaşam kalitesini artmıştır ve artacaktır.

 

İlk Defa Kendi Kitabımı İmzaladım

Bu yıl ben de Çukurova 15. Kitap Fuarında Kendi yazdığım dumanı yeni tüten “Türkiye’nin Gıda Güvencesi Güvende mi?” kitabımla, Akademisyen kitabevinin standında bana verilen sandalyeye oturarak kitapseverlerin ilgisini bekledim.

İlk defa bir kitap fuarında kendi kitabımı imzalamanın heyecanı ile Saat 14 00 -17 00 aralığında planlanan stant alanında yerimi alım. Ancak ilginin yüksek olmasından dolayı 18 00’e kadar imza işlemini sürdürdüm. İlgi ve alaka doğal olarak insanı mutlu ediyor. Bu ilginin şahsım kadar konunun öneminden de kaynaklandığını düşünüyorum. Beklediğimden daha fazla dost, arkadaş, öğrencim ve konuya ilgi duyan insan ile kitap ve gıda güvencesi hakkında sohbet etme şansım oldu.

 

Alınan Kitaplar Okunmalı

Kitap hatır gönül için değil, okumak ve bilgi derlemek, anlamak ve de hayatta uygulanmak için alınmalı. Çoğu kişinin özelliklede okumuş-eğitimli insanların masalarında aldıkları ancak sayfasını açmadığı ve okumadığı kitapların olduğunu biliniyor. Ben de son yıllarda aldığım birkaç kitabı tam bitirmediğim oluyor. Evdeki, işyerimdeki masamda bitirilmemiş ve ayraçları orta yerlerinde duran kitap gözümün önünde. Okunacak onlarca kitap da sırada bekliyor.

Bunun yanı sıra artan kâğıt fiyatları ve girdi maliyetlerinin yükselişi ile kitap fiyatlarının da aynı oranda arttığı görülmektedir. Çoğu kişi son iki yılda kitap almak istese de bütçesi yeterli gelmeyeceği için kendilerini kitap almaktan alıkoyduğunu görüyorum.

Tabii diğer yazarlar genel ilgiyi nasıl değerlendiriyorlar bilmiyorum, ancak kitapların pahalı olması doğal olarak seçici olmayı da doğuruyor. Kitap alırken seçici olmalarını ayrıca önemsiyorum. Ancak ülkemizin kitap-dergi, gazetelere uyguladığı yüksek kâğıt fiyatlarını düşürmesi ve daha çok okuma olanağına insanların erişmesi sağlanmalı. Devletlerin birçok yere harcadığı paraların bir kısmını kültüre ve sanata ayırmasını hep savunmuşuzdur.