İçim Kararıyor – Koral Çepni/Adana Fikir Platformu

İçim kararıyor. İnsanlara bakıyorum ama görmüyorum. Kimisi simsiyah, kimisi rengârenk, fark etmiyor. Bir motosikletli daha kaldırımdan gidiyor, üstüme üstüme geliyor. Gelsin! Kavga edecek halim yok ya. Kavganın da sonu yok sanki. Arkasından da mutlaka bir bisikletli gezinecektir kaldırımda. Daha sonra da bir hanım çocuk arabasıyla kaldırımdan değil de yoldan, trafiğin kenarından yürümesine devam edecektir. Kendi bilir.

             Hava kapalı, 10 aylık hamile kadın gibi gene, yağmur yağacak ama yağamıyor. Nehre bakıyorum, akmıyor mu ne bugün? Ne kadar durgun. Halbuki hafta sonu deniz ne kadar azgın, saldırgandı. Rüzgar nasıl esiyordu. Kaldırımlar ıslanınca kayıyor. Belediyenin döşediği taşlar sanki insanlar kaysınlar, bir yerlerini kırsınlar diye döşenmiş. Dikkat etmeliyim. Bu yaştan sonra bir yerimi kırmamalıyım. Kim bakar sonra bana? Sakat kalmakta var işin içinde.

             Sıkılıyorum. Kızımı düşünüyorum İstanbul trafiğinin ortasında. Arabada tek başına. Neler hayal ediyor acaba? Bir şey hayal ediyor mudur? Bir şey hayal etmek doğru mu, mümkün mü? Bir şeyler hayal etmeli miyiz hala? Kimin buna gücü var? Hayaller artık bitmedi mi? Koca hafriyat kamyonları ufacık arabaların yanından vızır vızır geçiyordur. Küresel dönüşümden kazanan kazandı. Yavaşlamaması gerek Kızımın. Hemen korna çalarlar, sanki üstüne çıkacaklar. Trafik tıkanmasa bari. Adana’da hiç olmazsa bu sorun yok. Hala her yere yürüyerek gidebiliyorsun. Adana “yavaş şehir” oldu. Sanayi kalmadı. Marmara’ya kaç köprü, tünel yaptılar, hala bizim Karataş yolumuz, Silifke yolumuz otoyol olmadı. Artık buraya bir şey de gelmez. Oylar orada.

             Midem iyi değil. Yok, aç değilim. Acıkmıyorum zaten. Canım yemek istemiyor. Birileri gene çöp tenekelerinden kağıt, plastik topluyor. Kolay değil sonra insanın canının yemek istemesi. Nehir kenarına dünden kalan artıklar saçılmış. Herhalde bu köpeklerin marifetidir. Onlar acıkıyorlar. Daha sıcaklar bastırmadığı için şehir çürümüş sebze meyve kokmaya başlamadı. Ekilen çiçeklerin de hepsini kopartmışlar. Niye insanlar çiçekleri yerinde bırakmazlar? Satmak için mi, sevgililerine, annelerine vermek için mi? Vardır bir bildikleri. Belediye eker bir daha diye düşünüyorlardır herhalde. Zaten o kadar su parası, emlak vergisi veriyoruz diyorlardır. Hapistekilere çiçek götüren var mıdır acaba? Çiçek gelirse, koyacak vazoları oluyor mudur? Ne kadar çok insan oldu hapiste, işinden gücünden olanlar da var… Ya ihraç edilenler! Yaşamak zor zanaat oldu. Anlamı ne kadar kaldı, hele yaş ilerleyince? Her şeyin bir zamanı olmalı. Ama doğru zaman nedir? Şimdi yaşadığımız günler doğru zaman mı?

             Haberlerde de bir şey yok. Olsa eve gider seyredersin. Diziler bir felaket, tartışma programları zaten seyredilir gibi değil. Her yerde ölüm, cinayet, hırsızlık, yalancılık. Başka bir şey yok. Yazık bize . Bizim nesil 2 dünya savaşından sonra gelen nesildi. Güya bizim zamanımızda politikacılar, insanlar geçmişten ders alacaklardı. Onurlu, hür, demokratik, refah içinde bir yaşam hakkımız olacaktı. Hani, nerede? Ya çocuklarımız, torunlarımız? Onları nasıl bir dünya bekliyor? Bizim nesil bazı şeyleri sanırım yanlış yaptı, yoksa yanlış yapanlar babalarımız mıydı? Bu hale gelmemizin sebebi biz miyiz, babalarımız, annelerimiz mi? Biz çocuklarımızı doğru yetiştiriyor muyuz? Yarın bu günden kötü olmasın da!

             Yoruldum. Hızlı mı yürüdüm ne? Yorulmak iyi bir şey, insana birçok şeyi unutturuyor. Unutmak doğru mu? Kötü günleri, olumsuz tecrübeleri de unutmuyor insan, iyi zamanları da. Bu günleri, ilerde güzel günler geldiğinde hatırlayacak kadar yaşayabilecek miyim acaba? Benden başka da yorulanlar var. Caddenin kenarına, belediyenin koyduğu banklara oturmuşlar soluk alıyorlar, bir yandan da arabaların kaldırdıkları tozları, egzoz kokularını içlerine çekiyorlar. Acaba bir kahve, bir çay paraları yok, ondan mı buralarda oturuyorlar? Enflasyon aldı başını gidiyor. Geçinmek zor. İnsanlar bu meyve, sebze, et fiyatlarıyla ne yerler, ne içerler? Ya göçmenler ne yapıyordur? İlerde onca eğitimsiz, dolayısıyla da işsiz güçsüz insan her türlü radikal hareketin içinde olacaktır mutlaka.

             İçim kararıyor yarını düşündükçe. Bugün zaten geldi geçti. Elimde değil.

Kaynak: adanafikirplatformu.org