Şu Torosların yörüklerine hayran olmamak elde değil! Yüce Atatürk ilk dil kurultayını yaparken boşuna Toroslu yörükleri davet etmemiş. Onların Türkçeyi en arı halinde kullandıklarını ve yeni kelimelere ihtiyaç duydukça, eskileri ustaca birleştirdiklerini bilirmiş elbet.
Öykümüzün kahramanları olan Cavur Sülekler’in, göğsü gök renginde, civciv gibi küçücük kuşa, Göğcivcik demeleri bundanmış zaten …
Lafı uzatmadan söyleyeyim; öykümüz göğsü , gök renginde bu minicik kuşun uçtuğu yalçın kayaların üzerindeki yüksek bir mağarada başlamış,
Ama ben size o mağarada olanlardan evvel, mağaranın bulunduğu vadiyi anlatmalıyım ki öykünün tadı çıksın, zevkiniz bir kat daha artsın.
Bunun için önce Göğcivcik’in kanatlarına asılarak Sosun Vadisi’ni birlikte dolaşalım isterseniz.
SOSUN VE GÖĞDEN
Göğcivcik ufacık bir kuş beni nasıl taşır diye itiraz ederseniz eğer,
vadinin başındaki yüzlerce yıllık İpek Yolu köprüsünden itibaren tarihin ayak izlerini takip ederek de keşfedebilirsiniz Sosun Vadisini…
Eğer bu takip sırasında vadinin bir uçtan diğer ucunu ölçerseniz 12 kilometre olduğunu da göreceksiniz. Üstelik 12 kilometrenin sonunda, ikinci bir vadiye daha girip şaşıracaksınız. Sosun’u bir çatal gibi tamamlayan bu ikinci vadinin ismi ise Göğden… Aynı Göğcivcik’in, göğ’ü gibi Göğden..
Yazının devamını okumak için tıklayın