
Gerçek zenginler gösterişe ihtiyaç duyar mı?
Forbes’un 2024 yılı milyarderler listesine göre, dünyada 2.781 milyarder bulunuyor ve bu kişilerin toplam serveti 14 trilyon doları aşıyor.
Öte yandan, Dünya Bankası verilerine göre, dünya üzerinde yaşayan 700 milyondan fazla insan da günde 2.15 doların altında bir gelirle yaşam mücadelesi veriyor. Rakamlar yaklaşık 1.7milyar insanın hala yüksek kalitesiz ekonomik şartlarda hayatını idame ettirdiğini gösteriyor. Bu rakam küresel nüfusun yaklaşık yüzde 20’sine tekabül ediyor.
Araştırmaların sonuçları maalesef insanlık adına utanç verici.
Dünya genelinde gelir dağılımında yaşanan bu adaletsizlik sebebiyle zengin kesim ile fakir kesim arasındaki uçurum günden güne derinleşiyor.
Ekonomik eşitsizliğin derinleşmesiyle birlikte 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha belirgin hale gelen ‘Süper zengin’ kavramıyla tanışıyoruz.
Süper zengin kavramı, ekonomik sistemlerin gelişimi, küreselleşme, finansallaşma ve teknolojik ilerlemeler sonucunda doğmuş olan ve her geçen gün daha da güçlenmeye devam eden bir kavram.
Süper zengin dönemi öncesinde zenginlik; ‘old money’ sahibi olarak tarif edebileceğimiz, servetini nesiller boyu koruyan, iyi eğitim almış, kültürel bir mirasa sahip, geleneksel ve gösterişten uzak bir yaşam tarzı benimsemiş olan insanlar için hakkında böbürlenilen veya şımarıkça teşhir edilen bir durum değildi.
Halbuki bugün geldiğimiz noktada, 21. yüzyıl itibariyle, sosyal medyanın da sağladığı teşhir imkanıyla zenginlik bir grup yeni dünya zengini tarafından artık göze sokulmaktan çekinilmeyen bilakis varlığıyla böbürlenilen bir durum.
Aktif bir sosyal medya kullanıcısı olarak günden güne artan bir yoğunlukta göze sokulmaya çalışılan zenginliği, gösterişi, gerçek olmaktan uzak suni güzellik sevdasını, doğallıktan ve yalınlıktan uzak estetik anlayışını hayretler içinde gözlemliyorum.
Yalınlıktan uzak, bolca süse ve gösterişe bulanmış olan bu hal yalnız insanlar değil mekanlar dahil hayatın pek çok alanına sirayet ediyor.
Yazının devamını okumak için tıklayın