Yaşam buradayım diyor! Hatay’da hayat devam ediyor!
Bu hafta sizlerle geçtiğimiz günlerde Hatay’da bulunduğum iki günlük ziyaretim sırasında yaptığım gözlemleri paylaşmak istiyorum.
Gündemin her gün yaşanan yeni bir şaşırtıcı olayla, büyük bir hızla değiştiği ülkemizde çok değil neredeyse iki yıl önce geniş bir coğrafyayı etkileyen, ağır bir deprem felaketi yaşadık. O günlerde tüm millet bir olduk ve herkes gücü yettiği oranda bölgeye yardımda bulunmaya çalıştı.
Deprem bölgesi artık gündemimizin baş sıralarında yer almıyor ama gördüklerim ve biraz sonra sizlerin de okuyacaklarınız, yeniden inşası sürmekte olan bölgenin sağlıklı bir şekilde yeniden ayağa kalkabilmesi için hala pek çok ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
Hatay’da neler oluyor?
Akşam saatlerinde ulaştığım Hatay Havalimanı’ndan Antakya Merkez’e kadar olan yolculuğumda ilk dikkatimi çeken yol boyunca karşılaştığım konteyner kentler oldu.
Gözlerimin önünden akan manzara; tarım toprağı olarak kullanılmak yerine bilinçsizce beton tarlalarına dönüştürülen değerli bir ovanın, doğanın silkelemesiyle acı bir şekilde yeniden ova düzlüğüne dönüşmesinin resimlerinden oluşuyordu.
İlk durağım arkadaşımla buluşmak üzere gittiğim Müze Otel Antakya oldu.
Müze Otel Antakya
Müze otel inşaatı sırasında altında ulaşılan arkeolojik katmanları ve eserleri korumak üzere bir konstüriksüyon üzerine inşa edilmiş. Burası depreme dayanıklı bir mimariye sahip olduğundan depremden pek hasar görmemiş. Otel, kapılarını misafirlerine ben Antakya’ya gitmeden henüz birkaç gün önce yeniden açmıştı.
Uzun zamandır görmediğim arkadaşımla yaşananlara dair sohbet ederken yanı başımızda bulunan insanlık tarihine ışık tutan tarihi kalıntılar, mozaikler aslında 10000 yıllık insanlık tarihinde nasıl da küçük bir zerre olduğumuzu bize bir kere daha hatırlatıyordu.
Sohbetimiz boyunca, yanımızda bulunan insanlık tarihi katmanlarına yaşanan son büyük depremle, tarif edilemez acılar içinde yeni bir katman daha eklendiğini hissettim.
Antakya
Sabah uyandığımda, aydınlıkta karşılaştığım Antakya yeniden kurulmakta olan bir şehrin manzarasına sahip pek çok kareyle doluydu. Güneşli gökyüzüne doğru uzanan vinçler, inşaat sesleri, toz, kamyonlar, yıkılmayı bekleyen devrik binalar, yıkıntıların kalktığı ve şu anda bomboş duran pek çok alan….