İNSÜLİN VE ASİL KAN ŞEKERİ – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Bundan yaklaşık yüzyıl önce Toronto, Kanada’da,
Bir koğuşta sıralanmış diyabetik komadaki çocuklar,
Başlarında aileleri, dualar arasında ölümü beklerken,
İki bilim insanı içeri girer ve tüm çocuklara aynı ilaç yapılır.
Son çocuğa enjeksiyon yapılırken, ilk çocuk komadan uyanır.
İnsülin denen maddenin keşfi, sağlanması ve kullanılmasının,
Bu uzun, komplike öyküsünün Nobel Ödülünü aldığı yıl 1923,
Tam da kurtuluş savaşından bağımsızlığa kavuşmamıza denk gelir.
İnsülini bulan insan olarak tarihe geçen Dr. Frederick Grant Banting,
Genç bir Ortopedist, bilim insanı ve savaş görmüş bir ressamdır.
Ama ona laboratuarını açan karbonhidrat dehası J.J.R. Macleod,
Tıp talebesi asistanı Best ve maddeyi ilaca çeviren kimyager Collip’de,
En az Dr. Banting kadar işin içindedir.
Nitekim, İnsülin nedeniyle Banting ve Macleod’a verilen 1923 nobeli,
Onların ödül parasını Best ve Collip’le paylaşması sonucu,
Bu dört kişiye verilmiş gibi güncellenmiştir.
Böylece, eski Yunan’da idrarın tadıyla anlaşılan yüksek kan şekeri,
İnsülin denen vücudumuzda zaten mevcut olan,
Kan şekerini regüle edip düzenleyen hormonun benzerinin bulunmasıyla,
Çeşitli sebeplerle bu mekanizmanın çalışmadığı insanlar için,
Artık ölümcül ve yaşam kalitesi bozucu olmaktan çıkıyordu.
Bugün artık rekombinant DNA teknolojisiyle tamamen pürifiye,
Yani yan etkilerden uzak elde edilen İnsülin ilk kaynağı hayvanlardı.
Bizim kağıt paralarımızın arka yüzündeki bilim insanları gibi,
Kanada 100 dolarının üstünde de Banting ve İnsülin resmedilmiştir.

●●●●○○○○●●●●

Diyabet ( Şeker Hastalığı) benim uzmanlık alanım değil,
O nedenle bu konuda ahkam kesmem abesle iştigaldir.
Ancak hem insülinin adı, bulunuş hikayesi ve zamanı,
Hem de insülin sonrası diyabet hastalığındaki gelişmelere bakınca,
İronik bir yaklaşımla hikayeyi ülkemizin son yüzyılıyla özdeşleştiriyorum..
Bu bilim adamlarının aklın ve bilimin bir ilacını insanlığa kabul ettirip,
Şeker hastalığının yıkıcı, öldürücü etkilerini yok edebilme mucizesi,
Atatürk ve arkadaşlarının bağımsızlık ve istiklal mücadelesiyle,
Uygarlık ve cumhuriyeti yol göstermeleri aynı zaman dilimine gelir.
Dr. Banting’in pankreas bezinden insülin elde etme yöntemini düşünüp,
Macleod’un laboratuarını, bilgisini ve desteğini alması,
Asistan öğrenci Best ve kimyager Collip’in teknik ve lojistik yardımı,
Bilim, fen ve ilaç sanayinin de bu gerçeği görüp desteklemesiyle,
Şeker hastalığına karşı verilen savaşta zafer kazanılıyordu.
Diyabet denen, önlemi alınmaz ve tedavi edilmezse komaya kadar varan,
Vücudu tehdit eden şeker yükselmelerine yol açan,
Tüm damarları, sinir uçlarını bozan, körlük ve böbrek yetmezliğine,
İyileşmeyen yaralara sebep olarak hayata kasteden bu hastalıktan,
Bilim adamlarının özverili çalışmalarıyla kurtuluşuna denk yıllarda,
Ülkemiz yurdu dört bir yandan saran, damaralarını sinirlerini felç eden,
Bir ulusun yokoluşuna neden olabilecek bir hasta adam pozisyonundan,
Aynı incelik, özveri ve akıl dolu buluş ve mücadeleyle kurtuluyordu.
Aslında ne Diyabet, nede ülkenin yaşadığı hastalık hiç bitmeyecekti,
Ancak özdeş olan, insülin ve damarlardaki asil kanın bulunmasının,
Hastalığın, zarar verici düzeye gelmeden önlenmesine yaramasıydı.

●●●●○○○○●●●●

Sevgili dostlar, geçen yüzyılın en önemli buluşlarından olan İnsülinin,
Buralara sığamayacak kadar ilginç ve uzun bir bulunuş öyküsü var.
İnsanlığa, topluma yararlı ve ilerleme sağlayacak herşeyde olduğu gibi, meşakkatli bir süreç.
Bugün iki lafa sığdırıp, asla derin anlamına vakıf olamadığımız Atatürk devrimleri gibi.
Hastalık İnsüline rağmen hala orada duruyor.
Uluslaraarası Diyabet Federasyonunun bilgilendirmesine göre,
Dünya yüzünde dörtyüz milyona yakın diyabetli hasta bulunmakta,
Yılda 5 milyon, her 6 saniyede bir kişi diyabet nedeniyle ölmekte,
Birçok insan yaşarken bu hastalık nedeniyle uzuvlarını kaybetmektedir.
Bundan 100 yıl önce batıda, muhteşem İnsülin’in keşfi için,
İnsan aklı ve bilim savaş verirken, biz Anadolu’da, Trakya’da,
Bağımsız demokrasi ve uygar olabilme savaşı veriyorduk.
Bugün belki kanser, Alzheimer yada benzeri bir hastalık için,
Aynı titiz, yaratıcı, ana bilgiye dayalı bir savaşlar verilirken,
Biz hala Ortadoğu bataklığının kıyısında, önceki yy. dan farksız,
Kahpe, zaman alıcı, cahiliye yüklü bir hengamenin ortasındayız.
Bugün yaşam, beslenme, farklı ilaçlar ve hatta ameliyatlarla,
İnsülin ötesi boyutlara geçen Diyabet tedavisindeki gelişmenin,
Belki diğer benzer pozitif gelişmelerin başrolünden uzak kalmamızın,
İronik hikayenin diğer öğesindeki izdüşümünü yorumlamayı,
Size bırakıyorum dostlar…