KARTELA BAKMAYA GİDEK Mİ? – Sefa Sofuoğlu

Oynadığımız oyunlardan başka en büyük vakit geçirme aktivitelerimizden biriydi kartela bakmaya gitmek… Mahalle sınırlarımız içinde 3 sinema olunca ciddi bir vakit geçirme ve eğlence oluyordu bize. Çünkü 3 sinemada da farklı filmler oynuyordu. Sinemaların hemen dışında, duvara dayanmış vaziyette dururdu kartelalar. At arabası ile mahalle aralarında gezdirilen bağırtılı, çağırtılı sinema reklamlarından bahsetmiyorum. Şu anki bilboardlara yakın ölçüde, ahşap üzerine asılmış film afişi, hemen yanlarında da filmden çekilmiş fotoğrafların basılı olduğu kartonetler olurdu. Büyük afişlerden daha çok afişin yanında bolca yer alan film sahnelerinin olduğu kartonetlere bakmak önemliydi bizim için. Kartonetlerde yer alan görüntülere bakıp filmin güzel olup olmadığına karar vermeye çalışırdık. Bir nevi IMDB veya beyazperde.com gibi bir şeydi bizim için… Her filme gidebilme olanağımız olmadığı için kartelaya göre iyice inceleyip karar vermemiz veya giden mahallenin “gıranlarından” tiyo almamız gerekirdi.

O zamanki sinema türlerimiz şöyle sıralanıyordu:
1- Vurdulu-Kırdılı
2- Güldürüşlü
3- Acıklı
4- Aile Filmi
Henüz daha sekisli film afişleri kartelalara asılmamıştı.

Bizim favorilerimiz vurdulu-kırdılı filmlerdi tabiki… Başroldeki oyuncunun ölmesinden hiç hazetmez, inşallah sonunda ölmüyordur derdik… Yılmaz Güney hep ölür, Cüneyt Arkın pek nadiren ölürdü. Küçük kartonetlerdeki fiyakalı, tabancalı, kılıçlı pozların aynısını yapmaya çalışır, o havayla dolanır, kudururduk.

Şimdi nerden aklıma geldi bütün bunlar… Sabri Şenevi ile tanıştım ondan. Sabri mevzuu başlı başına bir mevzuu… Onu sonra anlatırım… Fakat ya o Mualla’yı sandala atııııp… :)))

Not: Bu sinema duvarına dayanan sinema kartelalarının hiç fotoğrafına rastlamadım. Muhtemelen TC Alinur Uğurpakkan‘da vardır veya ADANANIN ESKİ FOTOĞRAFLARI grubu üyeleri bir gün paylaşacaktır eminim. (Sefa Sofuoğlu)