İki zorluktan birini seçme özgürlüğümüz vardır.
İyilik akılsal zorunluluk,
Kötülük bedensel zorunluluktur.
Ama bu seçim, bir özgürlük işi değil,
Bir bilgi işidir.
Sokrates ( MÖ 469-399)
Bana bugünlerde, dünyanın neyini kaybettiğini sorsanız,
Ve tek kelimeyle bunu ifade et deseniz;
Yanıtım tereddütsüz özgürlük olur, ‘’Liberte’’.
Liberalizm masalını topyekün bir ayda hurdaya çıkaran,
İnsanları göz göre kurallardan uzak tutabilen, endişelendiren,
Değerleri gözden geçirtip, değişimi empoze eden saflara taşıyan,
Pozitif olsun, negatif olsun tüm davranışlarımızı yöneten bir his bu.
Özgürlüğümüzü kaybedeceğiz hissi.
Doğanın ve toplumun nesnel yasalarına artık egemen olamayacağımız,
Kendi irademiz ile erkin, özerk, bağımsız davranamayacağımız hissi.
Özgürlüğü uğruna ölümü hiçe saymanın tarihine bakarsak,
Bugün insanların herşeye rağmen, kendilerini ve diğer insanları,
Büyük bir tehlikeye atarak başına buyruk davranabilmelerinin,
Ne anlama geldiğini biraz daha iyi kavrayabiliriz.
Ne kadar ironiktir ki, izolasyona tam uyanların da ulaşmak istedikleri,
Yine aynı hedef aslında, özgürlük=liberte.
Krissipos milattan 300 yıl önce bakın bu durumu ne güzel betimlemiş:
‘’ Her şey önceden belirlenmiştir ama ne türlü belirlendiğini bilemeyiz.
Bu yüzden, sonucu görünceye kadar şöyle yada böyle davranmakta,
Özgür olduğumuzu sanırız. Özgürlüğümüz aslında bilgisizliğimizdir.’’
∞Ω∞
Özellikle son iki yüzyılda, insanı öne çıkarıp, akıl ve bilim yoluyla,
İnsanın doğa ve kendi hayatı üzerinde kontrol kurabileceği,
İnsanlığın sürekli iyiye doğru ilerliyebileceği varsayımlarına dayanan,
Aydınlanma geleneğinin bir parçasıdır liberalizim.
Öyleli, temel değer birey ve bireyin özgürlüğüdür burada.
Liberalizm de, bireyler kendileri için neyin iyi olduğunu bilme,
Ve bu iyiyi seçebilme potansiyeline sahiptir.
Bu bir tür ‘negatif özgürlüktür’ ki, zarar ilkesiyle sınırlanır.
Yani bu seçimle yapılacak davranış diğerlerine zarar vermemelidir.
Hayat, hürriyet ve mülkiyet değerleri içinde özgür insanların,
Arzu ettiklerini gerçekleştirme potansiyeli ise ‘pozitif özgürlüktür’.
Bugünkü liberal dünya düzeni içindeki son tehditle sarsılan insanı,
En çok korkutan ve ürküten ise, bu iki özgürlüğünün çatışmasıdır.
Biyolojik varlığımız , yani skolastik anlamda bedensel özgürlüğümüz,
Soluk alıp verememe zararından dolayı bir tehdit altındayken,
Hala manevi, yani tinsel özgürlüğe meyletmemizin altında yatan,
İradenin serbestliği gücünün, bilinçle davranabilmeyi başaramaması,
Tamamen insanın ‘’doğal özgürlüğün’’ sınırlarını idrakiyle ilgilidir.
Hülasa kelam, bugün asırlardır felsefenin özgürlüğü tarifindeki,
Muhteşem ifadelerin canlı yaşandığı bir zaman dilimindeyiz.
Spinoza’nın; ‘ Özgürlük akıl ilkelerine bağlı yaşamaktır,
Ve bu olanağı insana doğru bilgi verir’, demesinin,
J.J. Rousseau’nun; ‘Başkasını özgürlüğünden yoksun edenin,
Kendisi de asla özgür olamaz’ ifadesinin ,
Comte’un; ‘ İnsansal özgürlük, iyi ve faydalı eğilimleri,
Kötü ve zararlılara üstün tutmaktır’ saptamasının,
Ve J.P. Sartre’ın ‘İnsan özgürlüğe mahkumdur’ hükmünün,
Ne anlama geldiğini bugün daha iyi anlıyoruz.
Özgürlüğümüzü kaybetme fikrinin bizi bunalttığı şu günlerde.
∞Ω∞
Oysa bu günler mutlak geçecek, gidecek dostlarım.
Tıpkı mahvolduk, bittik, en zoru da buymuş dediğimiz birçoğu gibi.
Yaşam; gelişigüzel, üzerinde düşünüp hakikatine vakıf olmadan,
Özellikle de edinilen deneyimlerden yararlanmadan sürdürülebilecek,
Sorumluluğumuzu bilmeden geçiştirilecek bir süre değildir.
Goethe’nin zikrettiği üzere;
‘ İnsanları ancak prensip kardeşliğiyle biribirine yaklaştırabilirsiniz.
İnsanların düşünce, kanaat ve inançları ne kadar farklı olursa olsun,
İdrak, özgürlüklerin prensipleri zedelemesi tehdidinde gözlerini açar.
Tüm dünyanın bir maske, birkaç metre mesafe ve sabırla bekleme ile,
Sanki, özgürlüklerinin bağrına taş bastığını sandığı şu günlerde,
Aslında insanlığın ve erdemlerinin idrakine vakıf olduğu bir eğitimde.
İstisnasız herkesin, aynı seviyede ve eşit olarak aldığı dersin ,
Bireysel özgürlük içindeki sınırını tayinle mükellef olduğu sınavı sonrası,
Eğer sürdürebilirsek bu yaşamı, geçersek sınavı,
Artık gelişigüzel, düşünmeden, aklın kılavuzluğu olmadan olmayacak bu iş.
Felsefeye bağladık, onun ustalarından Aristoteles ile bitirelim o zaman;
‘İnsan erdeminin ya da erdemsizliğinin bir anlamı olmalıdır,
Bu da özgürlük ile anlam kazanır. Belki tam özgür olamayacağız,
Ama ancak bilgilenerek özgür görünebileceğiz’’.
Sıkın dişinizi dostlar, güçlenerek tekrar güzel günlere…