Kitap okumanın, televizyon seyretmekten ve neredeyse tüm diğer kültürel faaliyetlerden en önemli farkı tek başına yapılmasıdır. İnsanın kendiyle baş başa kaldığı ya da yalnızlığına yuvarlandığı (haleti ruhiyenize göre değişir) zamanlarda en iyi arkadaşı kitaplardır. Ama artık cep telefonundan, bilgisayarınızdan istediğiniz zaman bir dizi seyredebiliyorsunuz. Kapatıp yürüyor, bir yere oturduğunuzda tekrar kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Yani içerik kadar işlevsellik bakımından da kitap, internet videoları karşısında önemli bir avantajını yitirdi.
Netflix’in kurucusu Marc Randolph, ‘kitap okumayın’ demiş… Geçen haftanın sosyal medya gündemlerinden birisi de buydu. Aslında ünlü Amerikalı iş adamı kitaba tamamen karşı değil, sadece belirli bir türdeki kitapları yararsız buluyor. İş kitaplarının, işe yaramadığını söylüyor. Randolph’un tam cümlesine bakınca ne demek istediği daha iyi anlaşılıyor: “İş becerilerinizi geliştirmek için o işi nasıl yapmanız gerektiğini anlatan kitaplar okumayın, online dersler almayın. Aktif şekilde pratik yapabileceğiniz yollar bulun…” Ama bizim bazı internet siteleri konuyu cazip hale getirmek için başlığı kısaltınca ve zaten artık kimse başlıktan sonrasını okumadığı için, ‘Netflix kitaba karşı’ gibi bir algı oluştu. Hatta teyit.org bile bu konuda yayın yapma ve ‘işin doğrusu’nu açıklama gereği duydu.
Netflix şirketi ya da kurucusu CEO’su Randolph kitapları seviyor mu sevmiyor mu bilmiyorum, ama şu kesin ki Netflix bizim bildiğimiz ve sevdiğimiz kitap dünyasının dostu değil. Yayıncılık sektörünün en büyük rakibi, edinilmiş kitap okuma alışkanlığının düşmanı… Çünkü nitelikli hikaye anlatıcılığına meraklı milyonlarca potansiyel okuru kitaplardan söküp alıyor ve kendisine bağlıyor. Düzenli okurlar, yani dünya edebiyatının bu küresel takipçi kitlesi, şimdi her yerde Netflix abonesi olmuş durumda…
Yazının devamını okumak için tıklayın