Dar ve çıkmaz bir sokakta karşılaştım onunla.
Yılların özlemiyle öylesine içten,öylesine sıcak ve coşkuyla sarıldı ki bana.
Belli ki bir insana hasret kalmıştı.
Sessizliğin kurşun gibi çöktūğū sokakta onun elleri benim, benim ellerim onun sırtında öylece kalakaldık.
Bir zamanlar avlusunda neşeli çığlıklar atarak koşturan cocuklar mı dūşmūştū aklına acaba?
Yoksa sabah kahvelerini yudumlarken coşkulu konuşmalar yapan evin cefakãr kadınlarını mı dūşūnūyordu?
Yazları, loğ taşıyla sıkıştırılmış damında cibinlik içinde uyunan geceler mi gelmişti aklına?
Kuyudan çekilen suyun sesi, dut ağacındaki kuşların şakıması belki de?
Doğumlar, ölūmler, gidenler ve gelenler.
Birbirimize sarılmış öylece duruyorduk sessizce.
Bir hūzūn esintisi şöyle bir dokundu gitti.
————————————
Adana / Kayalıbağ mh.