Ressam Mustafa Dulda, izleyicilerine, hayatının bir kesitini belli olaylar üzerinden, kendi imgelerine imgeler katarak müzikli bir dille ve temiz renkleriyle sunduğu eserlerini 5-13 Nisan 2017 tarihlerinde, Galeri Vagabond’da izleyicisi ile buluşturuyor. Sergiyi gezgim.
Sanatçının eserlerinde görüldüğüm, müzik ve resim kendi biçim dilleri içinde eriyerek yeni bir bütünde buluşuyorlar. Etkileşimleri öyle hızlı ki!
Sanatçı, eserlerinde sesin renk olarak görülmesini ya da rengin, ses olarak duyulmasını, duyuların birbirini etkileyerek harekete geçirmesini öyle güzel ve içten sunuyor ki. sinestezi çok başarılı, yani birden fazla algı sistemi aynı nesnelere kendi yorumlarını aynı kuvvette veriyor. Size çok teşekkür ediyorum hocam. İki sanatın birbirine yaklaşması, her ikisi için de yeni yapı ve ifade öğelerinizi bulgulandırdığınız için.
Resimlerinizde zamansal mekân arayışınız, ritim ve hareketinizle, rengin başlı başına değer kazanmasını, resimle müzik arasındaki temel benzerlikleri o kadar içten ortaya çıkarıyorsunuz ki izleyicinizi etki alanınızdan çıkartmıyorsunuz. Tüm eserlerinizde ruhunuz, renk ve tınılarınızda dile gelmiş sanki. Renkler, ses skalaları ile özdeşleşmiş gibi. Ses skalaları da renklerle …
Sanatları birbirinden ayıran sınırların aşılması çağımızın başlıca özelliklerinden biridir. Resim, müzik, tiyatro, sinema… Bütün bu sanatlar birbiriyle doğrudan doğruya bağıntısı olsun ya da olmasın, iç içe giriyor ve birbirinin biçimlendirme öğelerini kendi biçim dilleri içinde eriterek bütünleştiriyorlar.
Sanatçının, iç dünyasını renk, çizgi, düzlem ve kütle aracılığıyla dışa vurması, seyircisini, sayısız soruyla başbaşa bırakıyor ve seyircisini düşündürüyor. Seyirci hayal gücünü işletmeye zorlarken, seyircisininde kendi öznel yorumunu yapma olanağını sağlıyor.
Sanatçı Mustafa Dulda eserleri, mevcudiyetini kesin bir dille belli ediyor ve burdayım diye haykırıyor. İzleyicisinden, sunumundaki katiliğiye konsantre olmasını ve onunla ilişkiye girmesini talep ediyor. Bunuda bir bütünlük içinde yapıyor.
İzleyenin duygulanım deneyiminde içsel olan şey, gerçekte yapıtın içinde olanın yansımasıdır. Bir izleyici olarak bu bana çok iyi yansıdı.
Görsel sanatlardaki zamanlama kipleri anlık algılamaya izin verir. Oysa müzik, süreç, süreklilik ve ardışıklığa dayanan zaman dünyasında yer alır ve bizi zamanın içinde dinlemeye yönlendirir. Sanatçı Mustafa Dulda, eserleri tuval üzerine yağlıboya resimdir ve birtakım ön bilgileri gerektiren ve müzikal yeteneklerini dinleyiciye sunmak amacıyla icra edilen cello konçertosunun, renk olarak görülmesi gibidir..
Çağdaş sanatçımız Mustafa Dulda, yaptığı işin anlamını, kültür fonksiyonunu ve amacını belirleyerek, sanatının hesabını veriyor ve onu sağlam temeller üzerinde yükselterek sunuyor. Eserleri rastgele değildir.
Sanatcın eserini yorumlarken çizgilerin, renklerin kullanımına dikkat edildiğini düşünüyorum. Sivri keskin çizgiler, kırmızı ve tonları heyecanını, çoşkusunu, ön plana çıkarırken, dairesel oluşumlar, mavi ve tonları daha çok sakinliği vurgulamaktadır.
Klee, öğrencilerine; ‘‘ tanıtla, temellendir, destekle, kur, ve düzenle’ Çünkü sanat yasa değildir. ‘ yasaların üstündedir. Sezgi olmadı mı, aklın durduğu, gizli güçlerin işe karıştığı ‘en yüksek düzeydeki sanat’ sanatçıya yabancı kalır’der.
Mustafa Dulda; sanatı, sanat duyarlılığı ve buluşlarıyla, öyle dost ki…
Nasıl ki sanat , toplumla birlikte şekil alan devingen bir olgudur. Sanatçımızın kendi sanatı içindeki varlığı da, devingendir ve kendi dünyası içinde yarattığı biçimleriyle var olmuştur.
Salime Kaman
Ressam- Sanat Eleştirmen