Mutluluğun şeklini soyut çizgilerle buldu – Kudret Sönmez

Soyu sopu belli bir dünyanın kuytuda kalmış, gün yüzü görmemiş gizemli zenginliklerini bulmak için eşeleyip duruyoruz duygularımızı, düşüncelerimizi… Bazen, soyutla somutu harmanlayıp estetiğin nimetlerini edinmeye, anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Göğün yüzüyle bakışıp, ardındaki sonsuz yokluğa / varlığa erişmek istiyoruz. Sonra, renklerin soluğuyla derinleşip, çizgilerin dolantısıyla bağlanıyoruz hayata. Ve yine sanatı avuçluyoruz, hiç gidemediğimiz diyarların somut hallerini soyut kavramlarla donatmak için.

***

Lutfi Hasoğlu… Tarsusludur. Fotoğraf, seramik ve resme dair uğraşılarıyla tanınır. Kişisel resim sergisi dışında, karma resim ve fotoğraf sergilerinde yer alarak memleketinin tarihi dokusuna, sanatsal ruhuna renk katmıştır. Resim çalışmalarıyla ilgili eğitimini Ahmet Bağ ve Cumali Balcı hocalardan almış, halen AB-CB Resim Atölyesi’nde çalışmalarını sürdürmektedir. Hasoğlu, konuyla ilgili kişisel gelişimlerini şu sözlerle anlatır:

“Geçtiğimiz yıl, büyük ustalarla beraber yaptığımız sanat kampından sonra soyut resme yöneldim. Kavramların resmedilmesine özgürlük sağlama açısından, büyük boy tuval üzerinde hızlı ve rahat hareket alanları buldum. Dışavurumcu yıkımdan gelen bir yaratımla soyutlamaya çalıştım. Formları doğrudan taklit etmek yerine, hayal gücü kullanarak yepyeni bir dünyanın içinde kendimi buldum… Bu tür resimler yaparken mutluluk duyuyorum. Esas olan da bu zaten; resim yapıp mutluluğu yakalamak… Her şeyi unutabiliyorum, olumsuzlukların üstünü çiziyorum; oraya mavi biraz da yeşil ekliyorum, mutsuzluklar kayboluyor.

Uzun yıllardan beri tekstil fabrikasında çalışıyorum. Yaşamın göbeğindeyim. Resimlerime atkı ve çözgü ister istemez yansıdı. Bunun derinliğine baktığımda orada huzur bulduğum tek şey var; resim yapmak… Önceleri izleyicilerimin yorumu; ‘Yağlıboya resimlerinde kendisine özgü bir tekniği vardır. İnsan figürleri leke tekniğindedir. Çizgileri çocuksu resimleri andırır. Bu tarzını ısrarla devam ettirir. Doğa resimleri ağırlıklı olmakla birlikte şehir ve insanlar üzerine tabloları fazlaca var.’ şeklindeydi. Bugünlerdeyse, tarzımın değişmesiyle ilgili yurtiçi ve yurtdışından güzel yorumlar alıyorum. Bu beni daha da cesaretlendiriyor. Resimlerim, sürekli olarak Çukurova Resim ve Sanat Galerisi’nde izleyicilere açıktır.”

 

 

Sokakların nabzını resmediyor

Yaklaşık 40 yıldır sanatın resim dalında yer alır Adanalı Ressam Selahattin Solak… Özel atölyesi olmasına rağmen, sokaklarda, caddelerde, halka açık meydanlarda resim yapar. Genellikle yağlıboya, karakalem, guaj gibi malzemelerle karikatür, portre, manzara çalışır. Daha çok, canlı modelleri karşısına alarak karikatürize ettiği figürlerle ünlenmiştir… Bu arada, Adana sokaklarındaki yaşam trafiğine takılan insanları gözlemlemeyi, onların ruh hallerini anlamaya çalışmayı da ihmal etmez. Bir anlamda, Adana’nın nabzını tutar; gördüklerini çizgi ve renklerle tuvallerine, resim kâğıtlarına aktarır… En büyük arzusu, bir sanat sokağımızın olmasıdır. Böylece, diğer ressam arkadaşlarıyla sinerji oluşturabileceğine ve kentimizin görsel olarak daha iyi renklendirilebileceğine inanır… Ona göre, Adanalılar er ya da geç bir sanat sokağına kavuşacaktır.

 

 

Silifke’yi resmederek ünlendi

Mersin’e bağlı Silifke ilçesinde yaşıyor Ressam Ahmet Tarlacı… Çeşitli tekniklerle çizip renklendirdiği tablolarıyla tanınıyor. Kendi adını taşıyan atölyesinde, çoğunlukla Silifke’nin tarihi dokusunu yansıtıyor tuvallerine. Naif bir yürekle ürettiği çalışmaları, hayatının en büyük mutluluk kaynağını oluşturuyor… Sadece resim sanatıyla da yetinmiyor. Tarihi motiflerle işlenmiş halı, kilim gibi objeleri de barındırıyor mekânında. Onlara gözü gibi bakıyor… Daha çok çocuklar ve çocuk kalmayı başarabilen yetişkinlerden ilgi görüyor. Bu ilginin onu hayata daha çok bağladığını belirtiyor. Yanı sıra, resim çalışmak isteyenlere atölyesinin kapısını sonuna kadar açıyor. Ve yaşadıkça, hiçbir zaman renklerin diyarından ayrılmayacağını söyleyerek sanata olan tutkusunu dile getiriyor.