Bant Mag Havuz “Çizer Konuşmaları”nın konuğu Kutlukhan Perker’di.
İstanbul’a geliş-gidişim çok sık olmadığı gibi hep iki arada bir derededir. Bu geliş-gidişlere de bir türlü istediğim etkinlikleri izlemeyi sıkıştıramamışımdır. Bu sefer öyle olmadı. 24 Aralık Cumartesi günkü Bant Mag “Çizer Konuşmaları” tam yerine rast geldi. Kızım Öykü Sofuoğlu ile Kadıköy tarafına geçip sevgili Gürcan Özkan’a haber saldık. Uygunsan “Çizer Konuşmaları”nı gel birlikte izleyelim dedik.
“Çizer Buluşmaları” Ethem Onur Bilgiç, Sedat Girgin, Furkan Birgün ve Sadi Güran tarafından düzenleniyor. Daha önce iki buluşma gerçekleştirilmiş. Birincisinde Yıldıray Çınar, ikincisinde Emrah Ablak konuk edilmiş. ‘Çizer Konuşmaları’nın üçüncü konuğu illüstrasyonlarıyla ve Gırgır, Fırt, Leman gibi mizah dergilerindeki karikatürleriyle bilinen çizer M. K. Perker’di (Kutlukhan).
Etkinlik Bant Mag Havuz’un “Bina”sındaydı. Duyuru söyleşinin 17.00-1900 arasında, girişin ücretsiz olduğu ve erken gelenin yer kapacağı şeklinde olunca, erkenden gidip kendimizi “Bina”ya attık. 16.30 gibi “Bina”nın üçüncü katında 20-25 sandalyenin dizildiği bölüme ilk gelen konuk biz olduk. Ethem Onur Bilgiç, Sadi Güran ve Furkan”Nuka” Birgün masada kafa kafaya vemişler “Abi ne soralım” sayıklamalarıyla sohbet içeriğini oluşturmaya çalışıyorlardı. Salondaki bizimle beraber dolu olan tek bir koltuğa bakıp “Abi kimse gelmedi, biz bize konuşuruz herhalde” paniğindelerken birdenbire hareketlenmeler çoğalıyor, koltuklar dolmaya başlarken çantalarımızla yer rezerve ettiğimiz Gürcan ve sevgili eşi Nur’un da aramıza katılmasıyla salonda bu sefer “Abi sığamıyacağız herhalde” paniği hüküm sürmeye başlıyor. Yerlere oturmalar, merdivene kenarına konuşlanmalar esnasında Kutlukhan Perker geliyor. Her zamanki gibi ceket, kravat kreasyonu içerisinde merhabalaşıyor Ethemlerle… Gürcan Özkan minicik gövdesiyle kendini hissettirince Kutlukhan hasretle sarılıyor Gürcan abisine… Gürcan “Sefa’da burada” deyince biz de öpüşüp, kucaklaşıyoruz.
Söyleşi Kutlukhan Perker’in yardımcısının sunum ile ilgili görselleri teslim edip, ayarlamalar yapıldıktan sonra “Arkadaşlar panel şeklinde değil de, kendimizi kasmadan sohbet-muhabbet şeklinde sürdüreceğiz, dileyen arkadaşlar da katkı sağlayabilir” açılışıyla başladı. Gelen ilk soru doğal olarak bu işe nasıl başlanıldığı üzerineydi. Kutlukhan, çok küçük yaşlarda (14-15) yaşında Gırgır Dergisi’ne Oğuz Aral’a işlerini götürdüğünü, (o zaman bile çizgi öykü tarzında) Oğuz Aral’ın işlerini yayınlamadığı halde teliflerini ödediğini söyledi. Oğuz Aral’ın çizerleri desteklemek adına bu tip şeyler yaptığını özellikle belirtti.
Sohbetin önemli bir bölümü de Kutlukhan Perker’in Amerika yılları ve çizgi roman üzerine sürdü. Kutlukhan Perker Amerika’ya, The New York Times portfolio sunumu için üyesi olduğu Society of Illustrators’un (ABD İllüstratörler Birliği) vasıtası ile randevu aldığını, sunumunu yaptıktan sonra “e-mail ve telefonunu bırak biz seni ararız” dediklerini ama kabul edilip edilmediğini tam anlayamadığını, bu yüzden ilk siparış gelinceye kadar geçen onbeş günün hiç kolay geçmediğini anlattı. The New York Times’da işleri yayınlandıktan sonra başka hiçbir yere portfolio sunumu yapmadığını, The Washington Post, The Wall Street Journal, The New Yorker, TheProgressive’de işlerinin yayınlandığını anlattı.
Çizgi roman albümü çizmesi için çok ısrar ettiklerini ama “Cairo-Kahire” projesi gelinceye kadar uzak durduğunu belirtti ve bu albümün yapım-çizim aşaması ile oldukça detaylı bilgiler verdi. (Amerika’da, ardından ülkemizde de Türkçe yayınlandı)
Marvel veya Süper Kahramanlar dünyası ile ilgilenmediğini, o dünyanın başka bir format ve endüstriyel üretim olduğunu kıyaslamalı örnekler vererek anlatmaya çalıştı.
Günün en hoş anı “Rock Kazanı” ile ilgili bölümdü. Kutlukhan Perker 20’li yaşlarda Özgür Yici ve arkadaşlarıyla birlikte gençlik ve rock dergisi “Rock Kazanı”’nı hazırladıklarını, dergi tam baskıya gidecekken bir sayfasının boş kaldığını, burayı dolduracak haber bulamadıklarını, Özgür Yici’nin “Poison Dağılıyor” diye manşet atıp, alt tarafına bir şeyler çizelim dediğini, aslında böyle bir şey olmadğını, Özgür Yici’nin “Oğlum baksana şunların fotoğrafına, bunlar yanyana duramıyorlar, kesin dağılırlar” deyip dergiye haberi bastıklarını ve gerçekten onbeş gün sonra Poison grubunun dağıldığını söylediğinde salondan kahkahalar yükseldi.
Sinema-Çizgi roman ilişkisi sorulduğunda iddia edildiği gibi çizgi roman yapanların çok rahat sinema yapacağı fikrine katılmadığını, ikisinin farklı şeyler olduğuna inandığını söyledi. Sinema yapmak, yönetmek olmak gibi hiç hevesinin olmadığını belirtti.
Sohbetin son bölümünde KaraKarga Yayınları’na ortak olduğunu, grafik roman ve kitaplar yayınladıklarını, KaraKarga Dergisi’nin yayınına, kitap basımına daha çok zaman ayırmak için son verdiklerini, yayınlamaları gereken çok sayıda kitap olduğunu anlattı. Son olarak yeni yayınlanacak çizgi roman albümünden örnek sayfalar paylaştı.
“Çizer Konuşmaları” video kayıtlarını yüklendkçe http://bantmag.com/ adresinden izleyebilirsiniz