Olasılık ve Tahminlere Teslim Geleceğimiz – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Gerçekten, Platon’un o meşhur mağarasından çıktığımızı,

Artık gerçeğin imgeleriyle, duvardaki gölgelerle değil de,

Yansımalarla, abartılı hayal ürünü gerçek taklitçileriyle değil de,

Dünyada aslında ne oluyorsa, onunla haşır neşir olduğumuzu,

Artık o mağaraya asla geri dönmeyeceğimizi düşünen varsa,

Buyursun, ‘’bugün yaşadığımız günlerden’’, buradan yaksın.

Mağara metaforunda, bize ait mağaralarda , büyük gölgeyle,

Hala süren bu mesaimizin bir nedeni olmalı…

Farkındaysanız, aslında hepimiz süper olasılık hesapçılarıyız,

Bir tür tahminciyiz, falcıdan farkımız kalmadı nerdeyse.

Üstelik bizim yerimize tahmin edilmemişi tahmin edecek,

Yetkin tahmincilerin, olasılık tahminlerini dinliyoruz mağaralarımızda.

Farklı kaynaklardan, aynı kanıtı görme onayına tutkun,

Olmuşun sağrısında, olasılığın en olası olduğu olacağa düşkün,

İşaretlere, izdüşümlerine, teorilere, komple komplolara yangın,

Hatayı kabul etmeden, yolu değiştirmeden beklemeye ayarlı,

Bir çeşit ‘’olasılıkperver tahminsever fütüristler’’ olduk çıktık.

Tarımdan kargoya, hastalıktan borsaya, yarından sonraya

Para pul, maneviyat maddiyat, ruh beden ve düşünce ne varsa,

Yaşamın tüm alanlarının planlamasını süper tahminlerimizle etiketleyip,

Başarıp başarmadığımızı tahminimizin tutmasıyla ölçüyoruz.

Aslında, sadece bize yeni bir yön seçmemiz gerektiğini anlatan,

Ama bizim kıvıramadığımızı yada tahminimizin tutmadığını düşündüren,

Başarısızlık denen yapışkan muamma,

İşte bu akl-u hikmet muhakemesinden bigane tahminciliğimizin yaftası.

Değişen duruma göre fikrin değişmesi, vizyonun re vizyonla ufuklanması,

Bilinçli güncelleme ile olası-lığın, olabilir-liğe devşirilmesine kayıtsızız.

Edindiğimiz yaşamsal deneyimlerin düşünerek gözden geçirilip,

Durum ve bundan sonraki olacaklar hakkında karar vermenin sihiri,

Tembel ve yönlendirilmiş tahminciliğe teslim olduğundan naşi,

Halen Platon’un o meşhur mağara metaforunda yaşıyoruz…

Ω∞

Ne kadar çok tahminci, o kadar çok getiri dünyası artık yerküre.

Oysa fizik kurallarının dışında, tüm yaşam yaşamı kaplayan,

Önceden kestirilebilir evrensel sabitler olmadığını zaten biliyoruz.

Bakın bilim ve bilim enstrümanları ne kadar ölçüm, gözden geçirme,

Veri analizi, doğru olduğu varsayılan çıkarım ve tahmin yaparlarsa yapsınlar,

Zaman dilimleri ve bütünsellik içinde doğruların nasıl değiştiğini gördük.

Buna rağmen, sabit bir gelecek tahmini fetişinden, asla vazgeçmiyoruz.

Kendi tahminciliğimizin sökmediğine kanaat getirip yöneldiğimiz,

En yaygın verisel kanıtlarla avlanan referans tuzakçıları,

Başkaca bir doğrunun üstünden vuran farklı olasılık kelamcıları,

Ağzı laf yapan demogog kuşları sayesinde,

Bağımsız düşünme becerimiz bile elimizden alındı,

Kendi öz muhakememizin çanına bilişsel enformasyon otu tıkandı.

Artık online eğitimli ‘’olasılıkperver tahminsever fütüristler ’’iz.

Adlarını sanki dünya sonu gibi telaffuz ettiğimiz, ‘’asla öyle olmayan’’,

Başarısızlığın, yanılmanın, beklentimizin gerçekleşmeme kırıklığının,

Ümidin ve huzurun önündeki en büyük handikap bu tahminciliğimiz.

Temkinli bir mütevaziliği, yapıcı bir deterministliği, öz derinliğimizi

Yusufcuk bakışlı, olasılık sapkını, biliş düşkünü gevşek pragmatikliğe,

Oradan tahmini de gerçekleşmezse aldatıcı güncellemeciliğe terk ettik.

Sevgili dostlar, yaşadığınız hayat, edindiğiniz tecrübeler, başarısızlıklar,

Hayal kırığı, yanılma ve yanlışlarınızın tabanını oluşturduğu,

O kendi muhakemeniz var ya, hele de;

Binlerce yıllık evrensel erdem ve doğrularla birarada ise,

Her türlü tahmincinin, falcının, yol göstericinin önünde gider.

Bize düşen tek şey, tanrının verdiği muhakeme gücüyle görüp,

Doğruya sımsıkı sarılıp, başladığımızı, görevi bitirmektir.

Ω∞

‘’Evrendeki bütünsellik’’ olgusu tam olarak kavranır ve,

Herkes bu farkındalığa göre yaşayacak ve davranacak olursa,

Yeryüzünün, geleceğin tahmin edilmesine gerek kalmayan,

‘’Gerçekliğin yaşandığı andaki bir cenneti’’ olacağı aşikardır.

1977 Nobel kimya ödülü sahibi Prigonine’nin deyişiyle,

‘’Adına gerçeklik dediğimiz her ne ise,

Bize ancak, etkili ve yapıcı katkımız oranında açımlanır’’.

Ya da Heisenberg’in söylemiyle; ‘’gözlemlediğimiz herşey,

Doğanın kendisi değil, yalnızca yönelttiğimiz soruya verdiği yanıttır.

Belki tümüyle değil ama, yaşadıkları kısıtlı süre ve alanda,

Yaşamın sırlarına vakıf olmuş tüm bilge ve kılavuz insanların ortak özelliği,

Özgüdü, esin ve zihin avadanlıklarını bu akl-u hikmetle kullanmalarıdır.

Sevgili dostlar,

Yanılmak, zaman zaman olabilecek iyi bir pratiktir,

Özellikle yanılgının farkına varabiliyorsanız, en büyük öğreticidir.

Başarısızlık, sadece yeni yol seçme uyarısıdır,

Her seferinde o yargıya varabiliyorsanız, tahmincilik kaderiniz olmaz.

Belki boyutunu tahmin edemediğiniz, tam göremediğiniz,

Gölgesinden, çıkan seslerden, yanılsamalar arasından kavradığınız,

Ve çekilip Platonun mağarasında karşıladığımız şu günleri,

Öz muhakememizden gelen seslerle değerlendirelim lütfen.

Yoksa bugün yapacak başka bir işiniz,

Soracak başka bir tahminciniz mi var yine???