
“Çukurova 17. Kitap Fuarı’nı ne kadar önemsiyor, ne kadar özümsüyoruz?” diye kendime sorduğumda tatmin edici bir yanıt bulamadım..
Kitap yazmanın, kitap satın almanın, kitap okumanın artık evrim değiştirdiği günümüzde “ahkam kesmek” yerine yaşanmış gerçeklerden, kanıtlanmış bilgilerden örnek vermek gerektiğine inandım..
“Kitap Fuarı, Adana’nın kültürüne, sanatına, sosyal düzeyine ne kazandırabilir?” sorusuna yanıt bulmaya çalıştım..
***
Öncelikle belirtmeme yarar var; 60 yıla yakın süredir yazıyor, yazmaya çalışıyorum.. Şiirle başlayan, gazetecilikle devam eden bu uzun süreçte sadece “yazan” olarak kaldım. Basılmış, kitaba dönüşmüş bir esere sahip olamayınca da, “yazar” sınıfına geçemedim..
Sözüm ne kadar dikkate alınır bilemem ama Kitap Fuarı vesilesi ile “bazı duyarlı kesimlere mesaj verebilirim belki” diye düşünüyorum..
***
Yaşamını kitap almaya adamış ve 50.000’i aşan kitaba sahip bulunan Umberto Eco tarafından dile getirilen “ev kütüphaneleri” hakkındaki ders alınması gerekli sözleri paylaşmayı uygun gördüm..
“Satın aldığınız tüm kitapları okumak zorunda olduğunuzu düşünmek aptallıktır..” diyordu Umberto Eco..
Okuyabildiklerinden daha fazla kitap satın alan kişileri eleştirmiyor, kitap almanın, kitap sahibi olmanın farklı bir zenginlik olduğunu anlatıyordu..
***
Eco, “Hayatta, yalnızca küçük bir kısmını kullanacak olsak bile, her zaman bol miktarda malzemeye sahip olmamız gereken şeyler vardır.” diyor ve devam ediyordu:
“Örneğin, kitapları ilaç olarak düşünürsek, evde birkaç tane olmaktansa birçok kitap bulundurmanın iyi olduğunu anlarız. Kendinizi daha iyi hissetmek istediğinizde, ‘ilaç dolabına’ gider ve bir kitap seçersiniz. Rastgele bir kitap değil, o an için doğru olan kitabı..
Bu yüzden her zaman bir beslenme seçeneğiniz olmalı!”
***
Peki bu sözlere nasıl bir yorum yapabilirsiniz ki:
“Sadece bir kitap satın alıp , yalnızca onu okuyup ve sonra da ondan kurtulanlar, tüketici zihniyetini kitaplara uygulayanlardır…
Yani onları bir tüketici ürünü, bir mal olarak görürler..
Gerçekten sevenler için ise bir kitap, her şey olabilir. Ama asla bir meta olamaz!..”
***
Beni en çok şu sözleri etkiledi Umberto Eco’nun:
“70 yaşına geldiğinde, okumayan kişi yalnızca bir hayat yaşamış olacaktır.. Okuyan ise 5 bin yıl yaşamış gibi bilgi ve birikime, bir servete sahip olur..
OKUMAK, ÖLÜMSÜZLÜĞÜ GERİYE DOĞRU YAŞAMAKTIR.”
***
Kitap Fuarı’na bu bilgileri zihninizi bir yerinde tutarak gidin lütfen..
Şair, romancı, araştırmacı, tarihçi diye ayırmadan, yazarlarımızın yanında olalım..
Kalemi güçlü genç dimağları, edebiyat severleri, “YAZAN” olmaktan çıkarıp, “YAZAR” olmaya teşvik edelim..
YAZMAK ; REKABETİ , SAVAŞI DEĞİL, DOSTLUĞU , KARDEŞLİĞİ , BARIŞI PEKİŞTİRİR..
Unutmayalım..