Sanatın tükenmez yürekleri – Kudret Sönmez

Birkaç sayfa sonra, gelecekte belki de sadece o malûm virüsle birlikte yâd edilecek olan “2020” yaftalı takvimin sonuna varacağız… Dilerim, 2019’un son aylarında sahaya çıkıp, özellikle Mart’tan itibaren dünyanın her bölgesine sinerek insanlığımızı inim inim inleten koronanın son nefesini önümüzdeki yıl duyarız.

Her şeyimizi olduğu gibi sanatımızı da didikleyerek imparatorluğunu ilan etmeye çalışan bu zararlı bulaş’ık, bilim insanlarımızın olduğu kadar sanat dostlarımızın da direnişiyle karşılaştı… Bu süreçte, her ne kadar birbirimize mesafeli davranmak zorunda kalsak da, sanatın pek çok dalında ürünle üreten arasındaki yakınlaşmanın artışına tanık olduk… İşin güzel tarafı, bir takım tıkanmalara takılsak da, alıp verdiğimiz soluk pahalansa da, yanı başımızdaki bu sıkıntıların yakındaki yarınlarda tamamen bertaraf edileceğine olan inancı çoğunluğumuz hiç yitirmedi.

Öyleyse, sevgiyle, umutla, çabayla doğan her güzelliğin içine birkaç parça sanat katmasını bilen ustalardan birisini daha sayfamızda ağırlamanın keyfiyle yaşamaya devam edelim.

***

Mesut Dikel

Özetle hatırlamak gerekirse… Mersin’in Erdemli ilçesinde, 1966 yılında doğmuş Mesut Dikel. 1990’da Marmara Üniversitesi A.E.F. Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Prof. Mehmet Zeki Kuşoğlu Grafik Atölyesi’nden mezun olmuş… Yaklaşık 30 yıldır Adana’da yaşayan Dikel, görsel sanatlar öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Resim, Sedef-Metal Naht Sanatı, Hüsn-i Hat, Tezhip, Minyatür sanatlarında uluslararası üne sahip olan sanatçımız, yüzlerce karma etkinlikte eserleriyle yer almanın yanı sıra 55 kişisel sergi açarak geniş kitlelere ulaşmıştır… Şu an, çalışmalarını kendisine ait sanat ve tasarım atölyesinde sürdürmektedir. Adana ve İstanbul’da Hüsn-i Hat, Sedef-Metal Naht Oygu dallarında eğitim vermekte olan Mesut Dikel, son gelişmelere dair duygu ve düşüncelerini şu sözlerle dile getirmektedir:

“Yeni oluşumlar, yeni mekân, yeni düşünceler her zaman sanatçıyı olumlu yönde geliştirir. Bu pandemi sürecinin olumsuzları, sanat hayatımızda olumlu gelişmelere vesile oldu. Sanat adına gösterilen gayretleri, gelecek sanat günlerine en iyi yatırım olarak görüyorum. Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Salgın sürecindeki eve kapanma vakitlerinde, virüse inat, üretme aşkımız hiç bitmesin istiyorum.”

UZAKLAŞIRKEN YAKINLAŞMAK

“Dostlardan, sergilerden, paylaşımlardan, derslerden uzak kalmak her ne kadar olumsuz olsa da, iletişim araçlarıyla bir şekilde dostları, sanatı, uzakları yakın etme çabası var. En azından sosyal medyada yaptıklarımızı paylaşıyor, sanat ve bilgi alışverişine devam ediyoruz. Biliyoruz ki, bu sıkıntılı günler bitecek ve biz sanatçılar tekrar o özgür yaşantımıza kavuşacağız. Ama bugünlerde yapabildiğimiz en güzel şey, bitmek bilmeyen düşünlerimizi tuvale, kâğıda aktarabilme çabası. Bazen bir inci kabuğunda sedefin gizemli ışıltısına aktarılan bin bir emekle ortaya çıkan güzellikler… Bazen de bir metalin, bronzun, gümüşün ışıltısını tablo olarak karşımıza çıkarma gayreti…

20 yıl aynı mekânda ürettikten sonra, yeni edindiğim mekânımda bunları yaşama gayreti içindeyim… Adana’mızda, Çukurova’da, Hayalpark civarındaki yeni atölyem üretim azmimi daha da arttırdı. Güzel sanatlar mezunu kızımla birlikte keyfimize göre dayayıp döşemek ve onunla birlikte çalışma güzelliği yaşamak her şeye bedel diyorum.”

BİTMEYEN ÜRETME AŞKI

“Yasaklı günlerde dahi kabuğuma çekilip üretme aşkıyla bir şeyler yapmaya gayret ediyorum… Yaptıklarımı tabi ki sosyal medyada sanatsever dostlarla paylaşıyorum. Son zamanlarda resme dönüş başladı. Epeydir arzuladığım kuş serilerine geri döndüm. Yine son yıllarda ağırlık verdiğim Sedef Oygu sanatında farklı boyutlar, farklı arayışlarla özel tasarım çalışmalar yapıyor ve gerçekleştiriyorum. Sedef Maket çalışmaları yapıyorum. Tamamen elde kestiğim binlerce parçayı bir araya getirerek şekillendirip birleştiriyorum. Çok ciddi bir vakit ve emek gidiyor. Sonuç karşıma çıkmaya başladığı zaman artık her şeyi unutuyorum. An geliyor, fırçayı elime alıp bir şeyler çiziyorum. Hele biten eserin karşısına geçip kahve eşliğinde kendinize öz eleştiri yapıp ‘Şurasına şöyle olsa mıydı?’ diyerek bitmek bilmeyen düşünler… Biz sanatçıların işi bu değil mi; özgün ve özgürce düşünmek ve tasarladıklarımızı bir şekilde ortaya koymak?

Bazen şükrediyorum… İyi ki ressamım, sanatçıyım, hattatım ve sedefkârım… Çünkü, üretecek ve yapacak o kadar çok düşünlerim var ki. İster istemez bu salgın süreci bir şekilde bana yaradı. Daha çok üretebiliyorum. Ama en büyük dileğimiz, tabi ki bir an önce bitmesi ve hayatımızın normale dönmesi. Yine dostlarla, sanat ortamlarında buluşmak, sergilere katılmak… Sıcak gülüşlere hasretliğimizi bir Türk kahvesi eşliğinde gidermek… Her şeye rağmen sanat her daim bizlerle olsun.”