Dönemsel adıyla ilkbahar veya edebi namıyla ilkyaz… Birinci ayını bitirmek üzere olduğumuz bu geçiş mevsimi, özellikle Çukurovalı kentler için söylüyorum, sergi boyutunda sanatsal etkinliklerin en dinamik olduğu günleri kapsar normalde. Sonbahar, kış dönemlerindeyse daha çok atölye hareketliliği görünür hayat karemizde. O süreçte, resim, heykel, rölyef gibi üretimlerini sahneye koyup topluma sunabilecekleri turunç çiçeği kokulu mevsimi coşkuyla bekler, sanata bulaşmış boyalı eller, renkli yürekler.
Geçen hafta okuduğunuz virüslü satırlarımın bir benzerini, bugün de kaleme almak zorunda hissettim… Çünkü, geçmiş yıllarda doya doya izlediğimiz bahar yüzlü sergiler ne yazık ki, içinde bulunduğumuz 2020’de mola verdi. Korona denilen ve dünyamıza kafa tutan arsız bir virüs yüzünden, insanları sosyal anlamda birbirlerine yaklaştıran hemen hemen bütün etkinlikler ertelendi ya da iptal edildi. Yanı sıra, salgını en az zararla dışlayabilmemiz için zorunlu olarak, çoğumuz evlerimizde yeni arayışlara girdik. Ve bu durum bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor. Neyse… Bu nano yaratık yüzünden sınırlanan hayat akışımızı, bazı arkadaşlarımız sanatsal boyutta değerlendirerek hayata güç katıyorlar. Kimisi TV seyretmeyi, sosyal medyada gezinmeyi, kitap okumayı vd. tercih ederken, kimileri de alıp fırçalarını ellerine duygularını dillendiriyorlar tuvallerde. Bana da, onların bu karantinalı hayat akışlarını derdest edip sizlerle yöneltmek düşüyor.
***
Adana’ya bağlı Aladağ ilçesinde doğmuş Emine Karataş… İlk, orta ve lise öğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra, Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nde eğitim görmüş. Şu an Adana’da, Toki Köprülü Ortaokulu’nda öğretmen olarak görev yapan Karataş, aynı zamanda sanat dünyamıza kazandırdığı kendine has resim ve fotoğraf çalışmalarıyla da biliniyor.
BAŞLANGIÇ VE GELİŞİM
Sanata dair yetenekleri çocukluk çağlarında öğretmenleri tarafından keşfedilen Emine Karataş, Eğitim Fakültesi’ndeyken resim sanatını ders olarak seçmiş. Yanı sıra kişisel çabalarıyla karakalem, akrilik, yağlıboya ve baskı çalışmaları yapmış… 2019’da AFAD’da fotoğrafçılık eğitimi alan ressamımız, bir süre Murat Özbakır Sanat Atölyesi’ndeki bilgi paylaşımlarına katılmış. Ardından, çalışmalarını özel atölyesinde sürdürerek bugünlere gelmiş.
BAKIŞ AÇISI
Şimdiye kadar resim ve fotoğraf dallarında pek çok karma sergiye katılan, kişisel etkinlikler düzenleyen ve çeşitli ödüllere yaraşır bulunan Karataş, sanata bakış açısını şu sözlerle özetliyor:
“Sanat; geçmişi, içinde bulunduğumuz anı ve geleceği tek bir üründe ortaya çıkarma becerisi… İnsanın kendini sorguladığı, içindeki yolculuğunu keşfettiği, kendini bilme, bulma serüvenidir… İnsanın bilinmeyen, görünmeyen yönünü ortaya koyma, doğumla ölüm arasındaki süreyi anlatma, bu sürede duygularıyla mutluluğa kavuştuğunu gösteren düşünsel bir araçtır… Belki de, aşkla yaşayıp hep insan kalabilmektir.
Resimlerimi mekân, zaman sınırlamaksızın kalıplaşmış bir düşünce yapısıyla planlayarak yapmam. İçimden ne zaman geldiyse o zaman başlarım. Ruh halimde hangi duygu, düşünce varsa onu tuvalime yansıtmaya çalışırım.”
ZOR ZAMANLARDA SANAT
“Sanatın evrensel oluşu, insanları ortak bir paydada buluşturması özelliğini de düşünerek içinde bulunduğumuz zor zamanları üretim adına fırsata çevirebilirsek ne mutlu bize… Tüm insanlığı tehdit eden Corona virüsüne inat var olmaya devam etmeliyiz… İnsanlık, belki de arkasında bıraktığı kirlenmiş izlerini biraz olsun içine dönerek, inzivaya çekilerek, diğer canlıları koruyarak temizleme fırsatı yakalayabilir… Bu süreci en iyi, en faydalı, en az zararla nasıl atlatabiliriz? Tabii ki ben içime dönerek, kendimi sorgulayarak, kendimle hesaplaşarak, doğanın kulağıma fısıldadığı tehditleri ve güzellikleri yaptığım resimlerle yansıtmaya çalışacağım… Nietzsche’nin de dediği gibi: İşte tam da bugün daha çok ihtiyacımız var sanata!” Bu sözleri ve tavırlarıyla Ressam Emine Karataş da, zor günlerimizi sanatla yumuşatanlar kervanındaki yerini almakta sanırım.