Simurg Kuşları Perspektifinden Kariyer – Emre Toğrul

Emre Toğrul

SİMURG Efsanesi, beni derinden etkiler.
Kariyer yolculuğundaki her ölümlü için,
Yıllarca peşinde koştuklarının ve asıl değer addedip,
Nihayet sandığının, o olmadığını anlatması açısından,
Mükemmel bir metafordur.
Zümrüd-ü Anka, Phoenix, Toğrul, hatta Huma kuşu(?),
Kaf dağının ardında, bilgelik ağacında yaşadığı varsayılan,
Uçtuğunda ağaçtan dökülen tohumlarla dünyaya bilgi yayan,
Sürekli kendini yakıp küllerinden yeniden doğan o kuşa,
Ulaşmak için yola çıkan dünya kuşlarınının hikayesidir bu.
Farsça’da otuz (si), kuş (murg) anlamına gelen Simurg,
Bilge kuşa ulaşabilen otuz kuşun, bulduğundan çok,
Yolda karşılaştıklarıyla ders verir.
Simurg kuşları zorlu vadiler geçer Kaf dağını ararken,
Tıpkı kariyer yolundaki tecrübeler ışığında farkındalık kazanıp,
Asıl gerçek değerini bulma sürecindeki insan misali.
Parayı, mesleki seviyeyi, rütbeyi hedefe koyup,
Gittikçe daralarak yükselen bir kariyer zirvesine,
Emin adımlarla tırmandığını sanan her ölümlünün,
Er yada geç farkedeceği bir hayalkırıklığıdır anlatılan.
Elimizde tutabildiğimiz sürece, bize kariyer olabilen,
Görüşlere, bakışlara, alkışlara gereksinimi olan,
Elimizden uçunca, el değiştirince anlamsızlaşan,
Azalan, değersizleşen, değersizleştiren şeylerin,
Aslında kariyer değil bir kandırmaca olduğunu,
Kavradığımızdaki bir pişmanlıktan bahsediyorum.
Bizden çıkınca çoğalan, bizi asıl zenginleştirenler,
Vazgeçtikçe, terkettikçe yükselmeye başladığımız,
Paylaştıkça, ömrümüzü daha değerli kıldığımız,
Bizzat yüzümüze vuran değerlerden dem vuruyorum.
Bugün bilgenin Ferrari’sini satmasına neden olan şeyle,
Dün Simurg efsanesindeki diriliş özdeş aslında…

∞Ω∞

Her efsane ve destan, sonuçta yaşayan insana kılavuz.
Pers Mitolojisinin bu muhteşem metaforunun gizemine,
Tavuskuşu, griffon, aslan karışımı bir sembol oturmuş.
Ona ulaşmak için yola çıkan dünyanın tüm kuşlarından,
Salt otuzunun, yedi zorlu vadi geçtikten sonra ulaşabilmesi,
Bugünün güçlüklerle dolu kariyer yolculuğuna çok benziyor.
İnsanın kendi korku ve endişeleriyle yüzleştiği yedi vadi,
Simurg’un yuvasına ulaşabilenlerin hiçbirşey bulamaması,
Aslında Simurg’un otuz kuş anlamına geldiğini anlamaları,
Hep kaçırdığımız o yolculuğun, ulaşmanın önüne geçişi,
Epik bir şiirsel dille anlatılır Simurg efsanesinde.
Kariyerine büyük bir İSTEK ile başlıyanın, o büyüye,
Herşeye aynı anda sahip olma isteğine kapıldığında,
Telef olup bir adım gidemediği ilk vadidir, İSTEK vadisi.
Kariyer yolculuğunun en yanıltıcı ikinci vadisi ‘AŞK’tır.
Buğu ve sisler arasında hayran olduğumuz o zahirilikte,
Hazzın akla hükmü; taşımak yerine, yerine mıhlar ölümlüyü.
Sonra kuşların da çoğunun yoldan çıktığı bir vadi başlar ki,
KANAATKARLIKLA CEHALET arasındaki ince çizgide dökülürüz.
Kavrayamadıkça duyarsızlaşıp Simurg’u bile unuttuğumuz vadi.
İlk üç vadiyi geçebilen kariyer yolcusu için asıl işkence,
İNANÇSIZLIK vadisi denen artık kariyerin gereksizliğini,
Simurg’u asla bulamayacağımızı ve dönmemizi telkin eden,
Ancak, aşabilenin kariyerinde en büyük adımı attığı vadidir.
Sonraki vadi ‘YALNIZLIK’tır ki, kişi ilk dört vadiden geçebilmenin,
Ve kariyer yolculuğunda geldiği seviyenin gurur ve kibiriyle,
Olmayacak şeylere yönelerek kaybolur gider bencil ‘YALNIZLIK’ta.
Olaki burayı da geçerse, ŞAŞKINLIK ve FISILTI vadisini aşması, 
Kendine Simurg’a ulaşmanın asla olmayacağını fısıldayan,
‘Artık vazgeçmesi gerektiği söylencesine direnci’ ile mümkündür.
Kaf Dağının ardındaki bilgelikte, küllerinden üç kez doğan,
Dünyanın üç yokoluşunu da gördüğüne inanılan Simurg’u,
Kariyerin bilgelik zirvesinin sembolü olarak alırsak,
Son aşılması gereken vadi ‘BEN’ yani ‘HİÇ’lik vadisidir.
Orada kendisiyle olan yarışının son turunda insan,
Önüne çıkan tüm engellerin en büyüğü ile karşılaşır.
Simurgun aslında kendisi olduğunu anlayamayan,
BEN’likle HİÇ’lik arasındaki izdüşümünü idrak edemeyen,
Bir anlamda kendini tanıyamayan her ölümlü,
Ya bu yoldan döner, ya kaybolur ya da yiter gider.

∞Ω∞

Simurg mitolojik metaforundan bize düşen hisse,
Hayat denilen zamanı, aslen, yolculuğun temsil ettiğidir.
Yitirdiğimiz ya da üstümüzden çıkardığımızda, 
Bizi güçsüz, az yada fukara bırakan hiçbirşey kariyer değildir.
Para, mal mülk, şan şöhret, paye rütbe gibi…
Asıl zenginlik; biz verdikçe, paylaştıkça, vazgeçtikçe,
Bize değer katan, çoğalan ve tükenmeyendir.
Sizin Simurg sandığınız her ne ise, aynen onu arayan,
Ama sadece orada kendilerini bulanların hikayesidir bu.
Mevlananın dediği gibi; Ne arıyorsak oyuz dostlar,
Siz, yolculuğunuz iyi geçiyor mu, ona bakın???