Suçluluk, Günah ve Ceza Üzerinden Eğitim
‘’Boğuluyordun ! Allah cezanı vermeye! Çık sudan çabuk !’’
Suç, Günah ve Ceza, çocuk yetiştirme edevatımız…
Küçük oğlum, adaşım; Emre’nin peşindeyim tatilde,
Baba oğul başbaşa, tatilde mekan seçimi bir üst ihtisas,
Dr. Tanju Ergin ağabeyin önerisi, yıllarını turizme adamış,
Önemli hayat mentorlerinden, hep ona danışırım tatili,
Allah vergisi bir davranış gurusu, insan yumuşatıcısı,
Yine onun nokta atışıyla, harika bir beş gün geçiriyoruz.
Bir Çocuk cennetinin, Aquapark benzeri havuzundayız.
Ama akla tatil yok, durmadan gözlem ve muhakeme,.
Minik oğlum yüzerken, havuz başında kopuyorum,
Basit bir havuz üzerinden, suçluluk çemberine gözlem.
Bir havuz etrafında Alman, Rus ve Türk çocuklar,
Onların anneleri ve babaları ve kültürlerin yöntem farkı.
Basit bir su, suda yüzmeye çalışan çocuk ve boğulma riski,
Alman, Rus ebeveyn ve bizim davranış kalıplarımız,
Suç kısırdöngülü, günah korkulu, ceza kapıda eğitimimiz ,
Ve onun üzerinden tüm yaşama bakış, hergünkü pratik,
‘’ Atlama ordan, allahını seversen, bak gideriz buradan’’
Suç, Günah ve Ceza, eğitimimizin saç ayakları…
∞Ω∞∞Ω∞∞
Yazarlar, felsefe, din, psikoloji asırlardır bu konuda çalışıyor,
Suçluluk döngüsü ve onun üzerinde kurulan şahsiyetler,
Zihinsel işleyişi olgunlaşmamış, neden sonuç ilişkisi kuramayan,
Kendi dışında neden arayamayan minicik çocuklarımız.
Bir tatil köyünde toplumsal kısırdöngümüzü seyrediyorum.
Türk, Alman ve Rus çocuklar yanyana oynuyor,
Modern bir devasa şişme ejderha üzerinde hepsi,
Tırmanıyorlar, kayıp yuvarlanıp zıplıyorlar, haliyle düşüyorlar.
Alman anne uzakta, çocuğun oyununu izliyor,
Özgürlük ile bağımlılık arası sınırda, görünmeyen biyerde,
Rus anne uzakta, çocuk annesinin oradalığını hissediyor,
Özgürlük ve bağımlılık arası sınırda, ama görünür görünmez,
Türk anne hep endişeli, hep oyunun içinde, hep yakında,
Özgürlük ve bağımlılık birbirine karışmış, oyunun tam ortasında,
‘’ Düşeceeen, allah sana ne diyim, bak gidiyoruz ha’’
Bir yanda ; Çocuk atlarken orada olup sınır ihlali yapmayanlar,
Çocuk düşerken, çabalarken uygun mesafeden doğal seyir,
Çocuk başaramadığında tekrar etme şansı verenler,
Ortak hareket eden gerçekçi bilinçlendirme, öte yanda:
‘’Oğlum naapıyorsun ya, la havle…, baban görmesin’’…
∞Ω∞∞Ω∞∞
Çocukluk inanılmaz bir süreç, hayatın lunaparkı,
Farkında olmadan, spontan yüklediğimiz kısırdöngüler,
Basit bir havuzda, yüzmenin tehlikesini öğretirken,
Düşmenin fiziksel etkilerinden korumaya çalışırken,
Hep kötü örnekten, hep negatiften örneklemelerle,
Suç kalıplarına sokulan fiil tarifleri, ‘’ bak sakatlık çıkar’’
Günah kökeninden çıkan hayret nidaları, ‘’ Allah için’’,
Apaçık ceza tehditi ile sınırlanan yaşam, ‘’yürü odaya’’,
Suç, günah ve cezayı gösteren içeriğiyle,
Tembel, kurnaz ve bağımlı eden eğitim araçlarımız.
Davranıştaki doğallık ve özgüveni budayan metodumuz.
Sonuç; her yanı deniz, göl ve akarsu dolu ülkede yüzememe,
Atla-ma, zıpla-ma, kay-ma, tırman-ma özrümüzün kökeni.
Alman anne de çocuğunu seviyor, Alman baba da,
Rus anne de çocuğunu koruyor, Rus baba da,
Fark; kullanılan yöntemle kişiliği değil davranışı hedeflemede,
‘’ Bir daha görmiyecem, Allahın cezası, dur ben sana sorarım,’’
Suç, günah ve ceza, buyur buradan…
∞Ω∞∞Ω∞∞
Akdeniz muhteşem, doğa olağanüstü, tanrı resmetmiş,
Güneşin, mavinin, yeşilin anlatılması güç buluşması,
Doğayı taklit eden ortamlarda, ilkel insanınkine benzer,
Çocuğa hayatı ve doğayı tanıtan eğitimler verilirken,
Farkında olmadan ya da olarak kullandığımız kalıp;
Suç, günah ve ceza, bir eğitim enstrümanı olarak.
Nedir suçlamayı bu kadar çok kullanmamızın temeli,
Gerçekten ‘’ özgün günah’’ mı çıkış noktası?
Suçluluk döngüsü, eğitimde yardımcı bir araç olabilir mi?
Yoksa emosyonel sayacımıza yüklenen yararsız bir duygu mu?
Alman ve Rus anne babanın bilip de uzak durduğu kalıp,
Neden bizim günlük pratiğimizin en etkin manüplatörü olmuş.
‘’ Oğlum koşma, düşersin maazallah, bidaha gelmeyiz bak’’
Spontan söylem, kuşaktan kuşağa geçen kalıplarımız,
Yaptığın suç gibi; o nedenle değersizsin önbilgisi,
Mutlak ‘’ orijinal günahtan’’ esinlenen bir ara taksim,
Ve kesilecek cezanın bildirimi; misillemeli ceza tehlikesi,
Üstümüze yapışmış, ilkesiz ve kurnaz güvensizliğimizin,
Bağımlılığımızın, kararsızlığımızın, anksiyetemizin temeli,
Suç, günah ve ceza üçlemeli öğreti,
‘’ Düşecen, Allah canını almaya, sana yapacağımı bilirim…’’