Ayhan Şenbayrak Tabiatın toprağında ruhunun köklerini buluyor

Kudret Sönmez

Şimdiye kadar hiç çetrefilli günlerden geçmedin mi sen, gibi cevabı göreceli sıradan bir soru yöneltilse bana… Son yılların en popüler, en zalim virüsünün özünü ve de varyantlarını masaldan sayar, başlarım ömür romanımın sayfalarındaki zemheri bölümleri seslice okumaya. Hatta, hazır çene kalemim biraz açılmışken, romanın ikinci cildine geçer, atadan, babadan miras “depresyon”un bana düşen haleti ruhiyesini de sündüre sündüre naklederim soranlara.

Fakat bu arada, güzellikler yolundan, yolağından da geçtiğim içindir ki, mutluluk köprüsünün çoğu yakasını iyi bilirim… Ve hatta arada bir o köprüden geçmenizi tavsiye ederim.

***

Bu yazının girişi epey sert olsa da, çıkışı yumuşacık olacak galiba!.. Çünkü bugün satırlarımızın gülümseyen kısmını, Şenbayrak Grup’a bağlı 3 şirkette Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak yoğun bir tempoda çalışan Fotoğraf Sanatçısı Ayhan Şenbayrak’ın ifadelerine ayırdık. İyi ki de ayırmışız. Çünkü, yazı bittiğinde bu sayfadan biz de mutlu ayrıldık. (Kudret Sönmez)

AYHAN ŞENBAYRAK’TAN POZİTİF YAKLAŞIMLAR

“İşlerimin yoğunluğuyla; kendime kaçış alanları bularak, hayata pozitif bakarak ve hayattan keyif alarak başa çıkıyorum… Yaşamımın farklı aşamalarında farklı şeyler deneyerek ve öğrenerek sürekli kendime bir şeyler katmaya çalıştım. Elimden geldiğince içimdeki ruhu, o yaramaz çocuğu özgür bıraktım. Birçok şeyi geç yaşlarımda denedim. Bu işe geç kaldın gibi düşüncelerden uzak durdum. Siz yeter ki isteyin, sevin ve içinizdeki güce inanın.”

KEYİFLİ UĞRAŞ ALANLARI

“Ben 36 yaşında tenise başladım. 40 yaşında maraton koştum. 48 yaşında AFAD’da (Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği) fotoğraf temel eğitimine başladım. Bugün, yüzlerce uluslararası ödülleri olan, ülkemizi Türkiye Fotoğraf Milli Takımı’nda temsil eden, uluslararası yarışmalarda jürilik yapan bir fotoğraf sanatçısı oldum. Yani, hiçbir şey için geç değildir. Ne hayatınızı değiştirmek için ne de mutlu olmak için… Şems-i Tebrizi’nin çok beğendiğim bir sözü var; ‘Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör veya yaz. Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü her insan ölecek yaşta.’ … Ben de bu yoğunluktan kurtulup kafamı dinlemek için kendimi doğaya vuruyorum. Bu sayede bazen Adana’da, bazen Türkiye’nin çeşitli yörelerinde doğal güzelliklere yönelik geziler yapıyorum. Fotoğrafın bana sağladığı en önemli güzelliklerden biri; hayata fotografik bakıyorum. Gittiğim yerleri fotoğraflayarak oralardaki güzellikleri dostlarımla ve fotoğraf severlerle paylaşmış oluyorum.”

BAHANEYE YER YOK

“İnsanların birçoğu bahanelere sığınıyor… Erken kalkılır mı? Bir pazarım var, uyuyacağım gibi birçok bahane. Ama İstiklal Marşı Şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi; ‘Bazıları gayret eder, bazıları hayret eder.’… Bana çok soruyorlar, bu kadar şeye nasıl vakit buluyorsun hayret ediyorum, diye. Zamanı iyi kullanıp sevdiğiniz şeylere vakit ayırınca her şey kolaylıkla oluyor. Belki çoğunlukla erken kalkıyorsunuz, yoruluyorsunuz ama gayret etmeden olmuyor. Sevmek katlanmaktır, seviyorsanız katlanıyorsunuz.

Sizlere doğaya kaçışlarımdan örnekler sunacağım. Size önerim yeni şeylere kapınızı açık tutun, deneyin, pes etmeyin. Muhammed Ali’nin bir sözü ile noktalayayım; ‘Yorulduğunuzda dinlenmeyi öğrenin, bırakmayı değil.’ Ben doğada olduğumda dinleniyorum. Huzur buluyorum. Pazartesi işime yeni ve güzel bir enerjiyle başlıyorum. Sizlere de tavsiye ediyorum.”