Tiyatro Sezonundan Geriye Kalanlar

Tiyatro sahnelerinde bir sezonun daha sonuna yaklaşıldı. Sezon başlangıcında mevcut siyasi gündemin hareketliliğinin beraberinde getirdiği bir belirsizlik hâkimken, bugün geçtiğimiz sekiz aya baktığımızda bu zaman diliminin “bir dahaki sezon mutlaka görün” diyebileceğimiz çeşitli çekici oyunları barındıran -göreceli bir kavram olsa da- beklenenden verimli bir hâle evrildiğini söylemek mümkün. Bu noktada elbette her türlü zorluğa rağmen umutsuzluğa, yılgınlığa kapılmayıp yaşam kaynakları olan tiyatroyu izleyicisiyle buluşturan ekipleri takdir etmek gerek.

Her sezon olduğu gibi bu sezon da izleyicisini bir şekilde bulan, kıymeti bilinen, belki yeteri kadar bilinemeyen, çoğunluğun beğendiği, salt bazı kesimlere hitap eden, ödül törenlerinde aldığı ödüllerle isminden söz ettiren, ödül alamadığı halde izleyicisiyle arasında mutlak bağlar yaratan oyunlar oldu. Sahnede görüp beğendikleri, gelecek sezon için tiyatroseverlere tavsiye ettikleri oyunları yazar-yönetmen Özen Yula, dramaturg-yazar Ceren Ercan, oyuncu-yazar-yönetmen Murat Mahmutyazıcıoğlu, yönetmen İbrahim Çiçek ve sinema yazarı-yönetmen Melikşah Altuntaş ile konuştuk.

Özen Yula

Fiziksel Tiyatro Araştırmaları’nın Şatonun Altında oyunu Macbeth’i iki cadının gözlerinden anlatan çok yaratıcı ve tazelik hissi geçiren bir oyun. İyi çalışılmış, ustaca kurulmuş. Güray Dinçol rejisinde Pınar Akkuzu ve Gülden Arsal dikkat çeken oyunculuklar sunuyorlar.

Craft Tiyatro’nun Yen’i nefis oyunculukları ve başarılı rejisiyle sezonun en iyisi olma özelliğinde. Çağ Çalışkur rejisinde, muhteşem bir ekip oyunculuğunda Neslihan Yeldan, Bora Akkaş, Berker Güven ve İdil Sivritepe beraberce oyunculuk dersi veriyorlar.

​ Kadir Has Üniversitesi Tiyatro Bölümü öğrencilerinin Ödon von Horvath’tan uyarladıkları ve Kütahya’da bir AVM’ye yerleştirdikleri Lunapark da nefis Serdar Biliş rejisi ve dinamik oyunculuklarıyla çok iyi bir okul çalışmasıydı.

İbrahim Çiçek

Bu yıl izlemekten en çok keyif aldığım hikâye Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin oldu. Sebebi aslında gayet net. Bizden, sıcacık ve sempatik bir oyun. Çok iddialı sözler söylemiyor; iyi ki de söylemiyor. Sanat adı altında bizi yoran oyunlardan çok uzak. Annemi; anneannemi ve hayatımdaki tüm kadınları gördüğüm ve bunu görüp yazan bir yazarın varlığına şükrederek izlediğim bir oyun. Ayrıca Başak Kıvılcım sahnede ışıldıyor.

Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun oyunu Gülünç Karanlık için pek çok şey söylemek isterim ama konudan sapmak istemiyorum. Nurkan Erpulat ilham verici; bu senenin en iyi rejisörü.

​Ve Yen; çok iyi yazılmış bir metin, iyi bir yönetmen ve çok iyi yönetilmiş oyuncular. Bu oyunun en sevdiğim yanı gerçeklik dışında hiçbir konuyla ilgilenilmemiş olması. Sakin, tiyatro hızına ve hırsına teslim olmamış; cesur bir oyun.

 

Ceren Ercan

biriken’i ilk yaptıkları işlerden beri takip ediyorum. Queer perspektifleri, sahne üzerinde aldıkları estetik riskler ve biçim üzerine yoğunlaşırken hissi hiç kaybetmiyor oluşları beni çok etkiliyor. Her işleri bende uzun süreli duygusal bir etki bırakır. Kıyamete Kadar Kapattım Kalbimi Boysan Yakar’a ithaf edilmiş bir iş oluşuyla baştan çok anlamlıydı benim için. Oyunu izlediğimde ise aşk üzerinden insanı kendi çirkin doğası ile yüzleştiren bir baladla karşılaştım. İşi izlerken kendimi içinde olmaktan keyif aldığım gizli bir partiye katılmış gibi hissettim. Daralan yaşam alanlarımızın içinde bana kendimi hatırlatan özel bir iş oldu.

Seyyar Sahne’de sahnelenen Sevgili Arsız Ölüm Latife Tekin’in en sevdiğim romanları arasındadır. Dili ve biçimsel önermesi nedeniyle de uyarlanması oldukça güçtür. Hele ki tek kişilik bir oyun olduğunu görünce muhakkak izlemem gerek dedim. Sahnede sade ve etkili bir oyunculukla karşılaştım. Nezaket Erden’in adını daha çok duyacağız önümüzdeki günlerde. Sıkı da bir uyarlama var sahne üzerinde. Bugünün dinamiğini çok iyi yakalamışlar. Muhafazakarlığa mizahı hiç elden bırakmadan atılmış sert bir yumruk gibi.

​Melih Cevdet Anday Türkiye Tiyatrosu’nun en özel yazarı benim için. Dünya çapında bir kalem. Yeterince tanınmadığını düşünüyorum dünyada. Semaver Kumpanya’da sahnelenen İçerdekiler’de iddiasız bir reji ve çok iyi oyunculuklar var. Serkan Keskin’i uzun süredir takip ediyorum ben de herkes gibi. Ancak bu oyunda artık sahnede usta bir oyuncu izliyorsunuz. Oyunun zorlu dramaturjik çizgisini müthiş bir sezgiyle birleştirerek tutarlı bir karakter çıkarmış. Keskin; yetenek, teknik, sezgi ve yaşanmışlığını Melih Cevdet’in satırlarıyla birleştirerek kelimenin tam anlamıyla bir oyunculuk şöleni yaşatıyor seyirciye

 

Yazının devamı için tıklayınız: