Sevgili Dostlar,
Sanırım 1984 yılları idi, o zamanlar şimdiki gibi internet vb bişi olmadığı için dünyada ” fotoğraf adına” ne olup bittiğini taa Adana’dan takip etmek çok zordu. Bulabildiğim İngilizce bir kaç dergi veya kitap o kadar. Birde uluslararası fotoğraf yarışmalarını duyardık…bu yarışmaların bir kalite ve düzende olmasını sağlayan da kısa adı FIAP olan Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu…eee fotoğrafa da gönül vermişiz, Adana dar geliyor, yurt içindeki kısıtlı imkanları da zorladık, başladım uluslararası yarışmalara katılmaya. Amaç yarışmak değil, farklı fotoğraf görmek, sonuçtan çok gelecek katalogları merakla beklerdim…sonra o zaman biz ” taşra” ile İstanbul’dan tek bağlantı sağlayan sevgili Mehmet Bayhan dedi ki.. başarılı olanlara ünvan da veriyorlar, oh ne güzel…1986 yılında AFIAP ünvanını 1,5 metrekarelik karanlık odada yaptığım baskılar ve yurt dışında banyo ettirebildiğimiz diapozitiflerle kazanılan başarılar ile kullanmaya hak kazandım…o zamanlar Türkiye’de sanırım toplam 8-10 kişiyiz bu tip ünvanlı…
Aradan 30 yıl geçti, ben fotoğrafa aynı sevda ile devam ettim, kimi zaman hızlandım, derneklerin kurulmasında bulundum, federasyon öncesi ve sonrası çalışmalara katıldım. Kimi zaman elde olmayan sebeplerle uzaklaşır gibi oldum, sonra geri dönüşler..bu 30 yıl boyunca bu ünvan bana sadece yurt dışı temaslarda, beni tanımayan kişilerle karşılaştığımda, ” Hımm demek ki fotoğraftan biraz anlıyor bu adam” demeleri için bir vesile oldu. Bazı dostlarım bu ünvanlarını doya doya kullandılar desem yalan olmaz. Yurt içinde ise çok farklı tepkiler yaşadım, kimi zaman “A ne güzel , aferin ya” dediler, kimi zaman ” Ne var ki bunda..ünvan neymiş ?” “Sanatta ünvan mı olurmuş ? Ben zaten Çarşıyım buna da karşıyım..” dediler hatta daha da ileri söylemler oldu. Kendilerince haklı savunuları vardı, saygı duydum, aşağılama dozuna indirenlerin seviyesine inmeyip boş verdim, kulak tıkadım çünkü beni ünvanımdan dolayı değil fotoğrafımdan dolayı tanındığımda mutlu oluyordum, fotoğraf bir sevdam idi ve devam ettim. Keyif almaya çalıştım, bir çok kere de düştüğüm yerden kalkmama sebep oldu fotoğraf. Çok teklifler geldi ama “zevk aldığım bir şeyi işim haline getirip başkaları için fotoğraf çekmek istemedim” . Üst ünvanlar için bir hırsla devam etmedim, sonradan gelip daha ileri düzeyde ünvanlara ulaşan dostlar oldu. Duyduğumda kendilerini çoğu zaman yürekten kutladım, harcadıkları emeğe saygı için. “Sen hala AFIAP mısın” gibilerinden bakışlarla çok karşılaştım inanın, gülüp geçtim. Önemli olan fotoğraf idi benim için..ve hala öyle.
İşte bu 30 yıldan sonra 2016 yılında başta Mehmet Köseli olmak üzere, Erhan Çaydam , Sıdıka Aynal ın provakosyonları ve taze damat Utku Ersözlü nün pay pall desteği gibi sebeplerle beni tekrar ünvan tazeleme işine soktular. Aşağıda gördüğünüz belge kısa bir süre zarfında yıllar sonra katıldığım yarışmalarda elde edilen sonuçlarla istenilen şartların çok üstünde bir puan birikimi ile alındı. Bu nedenle yukarıda ismi geçen arkadaşlarıma buradan teşekkür ediyorum. “Abi biz seni “Onursal Başkan” yaptık ayıp oluyor, şu kravatını bir düzelt” der gibi beni iteleyince bende hazır başlamışken FIAP dışında kuruluşunda bulunduğum GPU’nun, Amerika’dan PSA’nın ve uzakdoğu dan IUP’nin ünvanlarını da aldım koydum bir kenara. Merak eden olursa bir gün sıralarım…
Demem o ki, ” ünvan” ile fotoğraf yapılmaz, “ünvanınız ” var diye toplum illede sizin fotoğrafınızı beğenecek diye bir şey de yok… güzel fotoğraf üretiyorsanız zaten size toplum beğenisi ile gereken ünvanların en güzelini verir. Bir çok değerli fotoğrafçının da ünvanı filanda yoktur zaten. Bir sürü ünvanı olupta bir seri fotoğrafı olmayan “fotoğrafçılar” da var bu dünyada. Hatta fotoğraflarını görünce , ya bu adam nasıl bu ünvanı kazanmış dediğiniz kişilerde çıkacaktır karşınıza. Hatta bu seviye yüzünden aldığı ünvanı söylemek istemeyen, kullanmayan dostlarım da var. “Ünvan ” kavramı çok tartışma götürdü, götürmeye devam da eder. Bir çelişki olarak değerlendirmeyin fakat ben bir çok arkadaşımın fotoğraflarını Türkiye sınırlarını zorlayacak kapasite de gördüğümden onları uluslararası ortamda da bulunmasını da istiyorum. Sevdikleri fotoğrafı geliştirsinler istiyorum. Yurt dışını bilen biri olarak Türkiyemin buna ihtiyacı var gibi geliyor bana.Eğer bunun ilk basamağı yarışmalara katılmak ise onları sonuna kadar destekliyorum, tek şartla; o da ” yarışma için fotoğraf üretmemek” …fotoğraflarınızı eşinizden dostunuzdan daha tarafsız bir jurinin önüne koyup onların değerlendirmesine kulak vermenize hiç sesim çıkmaz. Ama nolur dostlar, bir zamanlar bazı arkadaşların kartvizitlerine yazdığı gibi “Fotoğraf Yarışmacısı” olmayın. Unutmayın “Fotoğraf’ın yarışması” kavramı çok tehlikeli ve bulaşıcı bir virus haline gelebilir ve aslında bir çok açıdan anlamsızdır. Lütfen bu hastalığa yakalanmadan keyif alarak, kendi fotoğrafınızı geliştirmenin bir basamağı olarak bakın bu yarışma vb etkinliklere.
Neyse çok konuştum, benden bugünlük bu kadar. ben gidip şunu bir çerçeveletip diğerlerinin yanına asayım 🙂
Sevgi ile kalın…
Sanırım 1984 yılları idi, o zamanlar şimdiki gibi internet vb bişi olmadığı için dünyada ” fotoğraf adına” ne olup bittiğini taa Adana’dan takip etmek çok zordu. Bulabildiğim İngilizce bir kaç dergi veya kitap o kadar. Birde uluslararası fotoğraf yarışmalarını duyardık…bu yarışmaların bir kalite ve düzende olmasını sağlayan da kısa adı FIAP olan Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu…eee fotoğrafa da gönül vermişiz, Adana dar geliyor, yurt içindeki kısıtlı imkanları da zorladık, başladım uluslararası yarışmalara katılmaya. Amaç yarışmak değil, farklı fotoğraf görmek, sonuçtan çok gelecek katalogları merakla beklerdim…sonra o zaman biz ” taşra” ile İstanbul’dan tek bağlantı sağlayan sevgili Mehmet Bayhan dedi ki.. başarılı olanlara ünvan da veriyorlar, oh ne güzel…1986 yılında AFIAP ünvanını 1,5 metrekarelik karanlık odada yaptığım baskılar ve yurt dışında banyo ettirebildiğimiz diapozitiflerle kazanılan başarılar ile kullanmaya hak kazandım…o zamanlar Türkiye’de sanırım toplam 8-10 kişiyiz bu tip ünvanlı…
Aradan 30 yıl geçti, ben fotoğrafa aynı sevda ile devam ettim, kimi zaman hızlandım, derneklerin kurulmasında bulundum, federasyon öncesi ve sonrası çalışmalara katıldım. Kimi zaman elde olmayan sebeplerle uzaklaşır gibi oldum, sonra geri dönüşler..bu 30 yıl boyunca bu ünvan bana sadece yurt dışı temaslarda, beni tanımayan kişilerle karşılaştığımda, ” Hımm demek ki fotoğraftan biraz anlıyor bu adam” demeleri için bir vesile oldu. Bazı dostlarım bu ünvanlarını doya doya kullandılar desem yalan olmaz. Yurt içinde ise çok farklı tepkiler yaşadım, kimi zaman “A ne güzel , aferin ya” dediler, kimi zaman ” Ne var ki bunda..ünvan neymiş ?” “Sanatta ünvan mı olurmuş ? Ben zaten Çarşıyım buna da karşıyım..” dediler hatta daha da ileri söylemler oldu. Kendilerince haklı savunuları vardı, saygı duydum, aşağılama dozuna indirenlerin seviyesine inmeyip boş verdim, kulak tıkadım çünkü beni ünvanımdan dolayı değil fotoğrafımdan dolayı tanındığımda mutlu oluyordum, fotoğraf bir sevdam idi ve devam ettim. Keyif almaya çalıştım, bir çok kere de düştüğüm yerden kalkmama sebep oldu fotoğraf. Çok teklifler geldi ama “zevk aldığım bir şeyi işim haline getirip başkaları için fotoğraf çekmek istemedim” . Üst ünvanlar için bir hırsla devam etmedim, sonradan gelip daha ileri düzeyde ünvanlara ulaşan dostlar oldu. Duyduğumda kendilerini çoğu zaman yürekten kutladım, harcadıkları emeğe saygı için. “Sen hala AFIAP mısın” gibilerinden bakışlarla çok karşılaştım inanın, gülüp geçtim. Önemli olan fotoğraf idi benim için..ve hala öyle.
İşte bu 30 yıldan sonra 2016 yılında başta Mehmet Köseli olmak üzere, Erhan Çaydam , Sıdıka Aynal ın provakosyonları ve taze damat Utku Ersözlü nün pay pall desteği gibi sebeplerle beni tekrar ünvan tazeleme işine soktular. Aşağıda gördüğünüz belge kısa bir süre zarfında yıllar sonra katıldığım yarışmalarda elde edilen sonuçlarla istenilen şartların çok üstünde bir puan birikimi ile alındı. Bu nedenle yukarıda ismi geçen arkadaşlarıma buradan teşekkür ediyorum. “Abi biz seni “Onursal Başkan” yaptık ayıp oluyor, şu kravatını bir düzelt” der gibi beni iteleyince bende hazır başlamışken FIAP dışında kuruluşunda bulunduğum GPU’nun, Amerika’dan PSA’nın ve uzakdoğu dan IUP’nin ünvanlarını da aldım koydum bir kenara. Merak eden olursa bir gün sıralarım…
Demem o ki, ” ünvan” ile fotoğraf yapılmaz, “ünvanınız ” var diye toplum illede sizin fotoğrafınızı beğenecek diye bir şey de yok… güzel fotoğraf üretiyorsanız zaten size toplum beğenisi ile gereken ünvanların en güzelini verir. Bir çok değerli fotoğrafçının da ünvanı filanda yoktur zaten. Bir sürü ünvanı olupta bir seri fotoğrafı olmayan “fotoğrafçılar” da var bu dünyada. Hatta fotoğraflarını görünce , ya bu adam nasıl bu ünvanı kazanmış dediğiniz kişilerde çıkacaktır karşınıza. Hatta bu seviye yüzünden aldığı ünvanı söylemek istemeyen, kullanmayan dostlarım da var. “Ünvan ” kavramı çok tartışma götürdü, götürmeye devam da eder. Bir çelişki olarak değerlendirmeyin fakat ben bir çok arkadaşımın fotoğraflarını Türkiye sınırlarını zorlayacak kapasite de gördüğümden onları uluslararası ortamda da bulunmasını da istiyorum. Sevdikleri fotoğrafı geliştirsinler istiyorum. Yurt dışını bilen biri olarak Türkiyemin buna ihtiyacı var gibi geliyor bana.Eğer bunun ilk basamağı yarışmalara katılmak ise onları sonuna kadar destekliyorum, tek şartla; o da ” yarışma için fotoğraf üretmemek” …fotoğraflarınızı eşinizden dostunuzdan daha tarafsız bir jurinin önüne koyup onların değerlendirmesine kulak vermenize hiç sesim çıkmaz. Ama nolur dostlar, bir zamanlar bazı arkadaşların kartvizitlerine yazdığı gibi “Fotoğraf Yarışmacısı” olmayın. Unutmayın “Fotoğraf’ın yarışması” kavramı çok tehlikeli ve bulaşıcı bir virus haline gelebilir ve aslında bir çok açıdan anlamsızdır. Lütfen bu hastalığa yakalanmadan keyif alarak, kendi fotoğrafınızı geliştirmenin bir basamağı olarak bakın bu yarışma vb etkinliklere.
Neyse çok konuştum, benden bugünlük bu kadar. ben gidip şunu bir çerçeveletip diğerlerinin yanına asayım 🙂
Sevgi ile kalın…