Yağmurun, dolayısıyla bulutların güneşi etkisiz hale getirdikleri bir günde kalemimden sızdı bu satırlar… Serinliğin, hatta birazcık da soğuğun göz kırptığı vakitlerde klavyemin tuşlarında gezinmeyi özlemişim açıkçası. Çünkü, bu tür geçiş mevsimleri odamın ısısını düşürürken düşüncelerimi harlayarak yürek mürekkebimi daha akışkan hale getiriyor.
Kocaman bir kışa başlamamıza yirmi iki gün kaldı… Ve biz, önümüzdeki üç aylık zemheri dönemin ilkini, çuvallar dolusu felaketi başımıza saran, bu nedenle pek sevilmeyen 2020 yılında geçirsek de, diğer ikisiyle 2021’de buluşacağız. Ve ardından öteki mevsimler gelecek teker teker. Dilerim, önümüzdeki yıl şartlar elverir de, dijital mesafemiz uzarken, sosyal mesafemiz ağzımızı burnumuzu kapatmadan konuşabileceğimiz kadar doğallaşır.
Haydi öyleyse!.. Hep birlikte, maskesiz sağlıklı günleri beklerken, bu haftaki konuğumuz neler diyor, bir bakalım.
***
Melike Çağıcı… Zonguldak’ta doğmuş. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra Adana’ya gelip yerleşmiş. 18 yıldır Çukurova’nın varsıl topraklarıyla renklenen Eğitimci Ressam Melike Çağıcı, sanat hayatıyla ilgili bilgileri (elbette işin içine koronayı da katarak) şu sözlerle paylaşıyor:
“Çok uzaklarda olduğunu düşündüğümüz korona belasının ülkemizdeki ilk vakasını öğrendiğimizde ArtAnkara Sanat Fuarı’ndaydım. Fuar iptal olmamıştı ama katılım önceki yıllara göre azdı. Sonraki katılacağım ‘ArtContact İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı’ ve ‘Claude Monet Resim Çalıştayı – Paris Resim Sergisi’ etkinliklerimiz iptal oldu. Sonrasında, aşama aşama kısıtlamalar getirildi. Öğrencilerimden uzak kalmak beni üzdü ama tam zamanlı sanat yapmak için bu bir fırsat oldu.”
ZAMANI DEĞERLENDİRMEK
“Sanat, özgürlüğün temelde sınırsız olduğu muazzam bir deneysel alandır… Artık, bazı özgürlüklerimiz sınırlı olduğu için, sanatın bana verdiği özgürlük için çok minnettarım. Benim ‘Koronart’ dediğim verimli bir dönem başladı. Aralıksız ürettim, araştırmalar yaptım, yeni teknikler denedim. Sürekli ertelediğim farklı disiplinlerde, seramik, heykel, baskı çalışmalar yaptım. Bilgisayar çizim ve 3 boyutlu modelleme online eğitimlerine katıldım, sertifikalar aldım. Ara verdiğim piyanoma döndüm, kendimi geliştirmeye çalıştım.
Sanat beni içsel benliğimle bağlantıda tutar, duygularımla başa çıkmama ve düşüncelerimi ifade etmeme yardımcı olur, zihinsel olarak aklı başında olmamı sağlar. Onsuz, kendimi gerçekten kaybolmuş, üzgün ve bağlantısız hissedeceğimi düşünüyorum. Çoğu insanlarda da böyle oldu. Sanata sığındılar, erteledikleri ve yapmak istedikleri sanatlara, hobilere döndüler. Bu çok güzel ve çevremi sürekli desteklediğim bir konu. Verdiğim online canlı derslerde bu konu üzerinde çok duruyorum. Öğrencilerime her zaman dediğim gibi, resim yapamayabilirsiniz, yeteneğiniz olmayabilir. Herkesin farklı yetenekleri vardır. Ama herkes sanattan anlamalı, görsel algımızı, zevkimizi geliştirmeliyiz.”
GELİŞEN TEKNOLOJİ VE SANAT
“Şu anda dünyadaki penceremiz dijital bir ekran. Online sanatçı atölyeleri, canlı yayınlar, online sergi ve müzayedeler, sanal müze, galeri gezileri… Bu nedenle, sosyal medya ve ağ oluşturma artık her zamankinden daha çok önemli ve gerekli diye düşünüyorum. Birkaç platformda bulunmak sanatçıya daha geniş bir ulaşım yelpazesi veriyor, sanatını ve mesajını daha da yayıyor. Online uluslararası katılım ve oylamayla düzenlenen bir yarışmada birinci olarak Londra’da seçkin bir galeride sergi açma hakkı kazandım. Bu pandeminin ve sosyal medyanın bana kazandırdığı müthiş bir deneyim, fırsat ve anı oldu.”
YARARLI OLABİLMEK
“Başta sağlık çalışanları olmak üzere, hayatını korona yüzünden kaybedenlerin çocuklarının eğitimlerini üstlenmek için düzenlenen projeye eserimle destek oldum… Bu süreçte pragmatik olmaya çalışıyorum, günümü ve çalışma programımı, planladığım gibi başarabilmem için organize ediyorum. Sanatım, kişiliğimin ve algıladığım dünyanın bir uzantısı. Doğanın içindeyken, tüm cevapların burada, doğada olduğunu hissediyorum. Covid-19 bizi, insanların doğanın bir parçası olduğuna ikna etti. Bunun her anı sanatıma ilham veriyor. Doğa ve sanatı bir araya getirmenin dikkate değer projelere yol açabileceğini düşünüyorum ve bunun üzerinde çalışıyorum.
Bu pandemi kâbusu biter bitmez tekrar özgür olmayı, daha büyük ölçekte ve tekniklerde resim yapıp sergileyebileceğim fuarlara dönebilmeyi dört gözle bekliyorum ve insanlarla tekrar kucaklaşabilmek için sabırsızlanıyorum.
Gelecekteki sergiler, seyahatler ve yeni mutlu günler hakkında hayal kurarken, umarım bu salgın, sadece geride bıraktığımız bir iz olarak kalır.”