Yalçın ÖCAL ile son kitabı Adanalıyık’ı konuştuk

Yalçın ÖCAL ile son kitabı Adanalıyık’ı konuştuk. Yaptığımız bu söyleşi A Plus dergisinin Haziran 2016 sayısında da yayınlandı.

Satışları çok iyi giden “Adanalıyık” a birçok yazarda köşesinde yer verdi. Kitap hakkında birçok yazı ve haber gazetelerde yer aldı. 250 kişi var bu kitapta. Az bir emek değil…

 

 

Yalçın ÖCAL ile Söyleşi:

Değerli okuyucular Yalçın ÖCAL ile beraberiz son kitabı Adanalıyık’ı konuşacağız. Hoş geldiniz elinize sağlık kaleminize sağlık.

Teşekkür ederim. Hoşbulduk.

Bu kaçıncı kitap Yalçın Bey?

Bu üçüncü kitap. Birinci kitap Yalçın ÖCAL’ın Adanası orada da Adana’nın ileriye çıkmış hiciv yapan, şaka yapan, şakalaşan, şakalayan insanlar çokça vardı. O kitap çok keyifli bir kitaptı.

İkinci kitabımda da daha çok Adanalı yine zirveye çıkmış insanlar kendi mesleklerinde, kendi kişiliklerinde falan. Bunları ele aldım. İkinci kitap bu kentin insanları ismi ile çıktı.

Üçüncü kitabım ise yeni, beş altı gün oldu piyasaya çıkalı Adanalıyık. Yine Adana’nın keyifli insanları burada hep boy gösterdiler. Yine Adana’nın şakaları, şakalaşmaları, nükteleri hicivleri hepsi var. Yine Adana’nın yeni çıkmış insanları, örnek insanları var.

Ben kitabınızı şöyle hızlıca okudum hakikaten Adana’nın her kesiminden insanlar var bunlar çok az sayıda insanların bildiği espriler şakalaşırken sağ olsun siz bir emekle derleyip toparlamışsınız. Hiç olmazsa yeni kuşaklara insanlara.

Evet, yarınlara kalacak bir şey çünkü bazı yerlerde anlattığım fıkralar var fıkramsı olaylar var. Adana’nın fıkralaşmış olayları bunları merak ediyorlar. Bunları niye yazmıyorsunuz, yazıyor musunuz, nasıl bir bilgilenebiliriz, nasıl öğrenebiliriz gibi sorularla karşılaşıyordum. Bu kitap gerçekten bu soruların hepsine karşılık veriyor.

İçinde çok güzel şeyler var bir tanesini bizimle paylaşır mısınız? Aklınızda çarpıcı olan bir tanesini.

Tabi tabi mesela geçen gün Trt 1‘ e çıktım. Dünya’ya yayın yapıyor orası. Gecenin içinden programı orada spiker arkadaşımız sordu bu helal Adanalı Celal nereden geliyor diye.

Helal Adanalı Celal hakikaten Celal Serin abimizin Adana’ya hizmetinden dolayı oluşmuş bir olgu. Nasıl bir olgu Celal Serin gazetecilik yaptığı yıllarda Adanalı fabrikatörlerin Ankara’daki bürokrasisiyle ilgili işlerini halledermiş hep arsaların fabrikaların işlerini ithalat işlemlerini falan ve bunu yaparken de oradaki insanların, bürokratların sempatilerini kazanmak için Adana’dan çeşitli hediyeler götürürmüş. Mesela bir fabrikanın diyelim Milli Mensucat Fabrikası’nın işlerini götürüyor. O fabrikadan bir sürü bez kumaş hediye ediyor Ankara’daki bir sürü dostlara, arkadaşlara görevlilere falan bir gün İstanbul Divan Otel’de Vehbi Koç’un da katılacağı yemekli toplantıda Adana’dan beş yüz tane içli köfte yaptırıyor Celal Serin bir şalgam ayarlıyor güğümlerle götürüyor oraya gece içinde dağıttırıyor bunları. Vehbi Koç da içliköfteyi yedikten sonra diyor ki “ne kadar güzel bunlar nereden geldi, ne oldu, kim getirdi?” Efendim diyorlar “Celal Serin var adanalı o adam getirdi” Tanışmak istiyor, çağırıyorlar. Celal abi çok güzel giyinen bir insandı çok güzel giyinirdi bir de fizik olarak da tanırsınız herhalde

Sadece fotoğraflardan biliyorum sonra Helal Adanalı Cemal Türk Sineması’na da geçti.

Orada Vehbi Koç tanıyınca Celal Serin’i “bravo teşekkür ederim, çok güzel bir ikram, helal Adanalı Celal sana” diyor o kadar. Ve bu helal Adanalı Celal sana sonradan Türk Sineması’nda da kullanılmaya başlanmış Vahi Öz’ün filmlerinde.

Vahi özün filmlerinde rahmetli Öztürk Serengil

Hepsinde kullandılar ve bu Adana’ya çok güzel bir katkısı oldu bunun.

Kitabın sonlarında da fotoğraflar var paylaşmışsınız benim dikkatimi Yılmaz Güneyle olan siyah beyaz olan fotoğraf çekti o kareyi anlatır mısınız biraz Yılmaz Güney’den birkaç bir şey var mı aklınızda bizimle paylaşacağınız ?

Yılmaz Güney’i ben şöyle hatırlıyorum Yücel Göçen abimiz verdi bana bu fotoğrafı onların lise yıllarında çekilmiş bir fotoğraf. Küçük Saat’te böyle gezerek okula gidişlerini anlatıyor. Adana’da çok renkli insanlar vardı çok değerli insanlar vardı mesela oradan karikatür duran var Adana’nın en ünlü külhan beyiydi

Mekanlar var, fabrikatörler var, sıradan insanlar var, işçiler var, hiçbir iş yapmamış Rahim Abimiz var.

Rahim Abimiz var onu işte Trt’de anlattım daha sonra bölge müdürü Sabahattin beyle beraberdik döndü Sabahattin bey dedi ki “o gün senin anlattığın olayı herkes ezberlemekle meşgul” Ezberledikleri olay; hiç tahsil yapmamış bir Rahim abimiz vardı Ulus Parkı müdavimlerinden ama bu adam bütün dünya klasik kitaplarını Sartre’yi, Dostoyevski’yi bunları hep okumuş ve buna ilaveten yani tüm klasikleri elden geçirmiş hatmetmiş bir adamdı. Rahim abi de çok edilgen bir insandı. Üç kitabımda da ayrı ayrı bu olayları anlattım ben. Rahim abi bir gün diyor ki “ben bir hırsızlık yaparsam acaba ne olurum” diyor. Rahim abi kısaca anlatayım hırsızlığı yapıyor, yakalanıyor, götürüyorlar karakola gece sabah oluyor. Rahim abi olgun bir adam, güzel giyinmiş bir adam, münevver bir insan görüntüsü ile komiser yardımcısı diğer suçluları hep mahkemeye sevk ediyor. Rahim abiye sıra gelince “oo hoş geldiniz hayırdır, sizin başınıza ne geldi ne oldu nasıl yardımcı olabilirim çay kahve içer misiniz?” diyor. Çayı, kahveyi söylüyor; sigarayı da yakıyor. Rahim abi aslında hırsızlık yapmış adam orada oturmaması lazım ağabeyciğim. “Nasılsınız, ne yaptınız, başınıza nasıl bir iş geldi?” diyor. “Yeğenim mal sahibinin rızasıyla mevali hakkında tasarrufta bulunmaktan dolayı buradayım ben” diyor. Komiser yardımcısı bir şey anlamıyor “efendim, anlayamadım” diyor. “Gerçekten öyle” diyor. “Mal sahibinin rızasıyla mevali hakkında tasarrufta bulunmaktan dolayı buradayım”. Hemen gidiyor yan tarafta bir baş komiser varmış ona “baş komiserim” diyor “çok muhterem bir abimiz var başına bir şeyler gelmiş ama çok hukuksal bir dillerle konuştu anlayamadım” diyor. “Bunu bana ne olur gelin bir yardımcı olun” diyor. Baş komiser geliyor arkasında amirane bir tavırla “ne oldu beyim ne yaptınız diyor neden buraya geldiniz diyor”. “Yeğenim” diyor baş komisere de. “mal sahibinin rızasıyla mevali hakkında tasarrufta” derken baş komiser anlıyor tabi olayı buna bir tokat geçiriyor ulan “eşek oğlu eşek desene hırsızlıkla geldim buraya” diyor.

Çok güzel yeni bir kitap üzerine çalışmalarınız var onda neler olacak, ne zaman çıkacak? İsterseniz ondan da bahsedelim.

Bu kitabın satışı çok güzel gidiyor. Daha hiçbir basında yer almadan Allaha hamdolsun iki Karahan Yayınlarında hem İller Bankasında hem Çakmak Caddesinde gayet güzel bir satışı

var, güzel bir hareket var, bu bizi tabi cesaretlendirdi yüreklendirdi. Çünkü ilk defa piyasada kitaplarım satılıyor. Öbürlerini Altın Koza bastırmıştı. Hediye olarak veriyorlardı dolayısıyla dördüncü kitabın ışığını yaktık yayınevi sahibi Seyfi Karahan da vize belirtti yani.

İnternete yazınca “Adanalıyık Yalçın Öcal” internetten hemen temin edebileceğiniz adresler çıkıyor. Ben her Adanalı’nın bunun kütüphanesinde bulunması gerektiğini düşünüyorum. Yalçın Öcal’a çok teşekkür ediyorum çünkü hakikaten bu tarz anı yazan çok az adanalı var. Yalçın bey kendi anılarıyla birlikte bir dönem yaşanmış hicivi yüksek insanların değişik hikayelerini bizimle paylaşıyor bu kitapta. Yalçın hocamın değeri biraz da bundan daha çok artıyor diye düşünüyorum tekrar teşekkür ediyoruz kendisine. Adana’nın değerlerini hikayelerini toplayıp bizlerle paylaştığı için.

Rica ederim. Sağolun Kemal Erdoğan bey ben teşekkür ediyorum güzel bir söyleşiydi.

yo