Yerçekimi, İvme, Merkezkaç – Emre Toğrul

Yerçekimi, İvme, Merkezkaç

Adem evladı, kendine verilmemiş doğal yeteneğe,
Kendinden daha hızlısına, güçlüsüne benzemeye,
Pek bir meraklıdır ve heves eder, hatta deli olur.
Bedenin zaaflarını aklının yardımıyla giderir,
Ve uçar, su üstünde kayar, su altını keşfeder,
Yerçekimiyle, havasızlıkla, doğal güçlerle tepişir.
Kayak meraklıları, bu tepişmenin heyecanını bilir,
İnsanı aşan bir süratle, yerçekimine doğru kaymak,
Fiziksel kuvvetlere direnmek, onları yönetmek,
Aklı, refleksi ve beden gücünü aynı anda kullanmak,
Pek bir zevkli, heyecan verici, ilginç gelir.
Dedim ya, kendine verilmemişe meraklıdır insan.
∞Ω∞
Tarsus Amerikan Koleji yıllarından 35 yıl sonra,
Yedi sınıf arkadaşı, Alplerde birlikte kayarken,
Düşüncenin gücüne yakalanıyoruz yine.
Kayak, kendinle yarışıp, tanımanın tipik bir atelyesi.
Kaygan ve dengesiz zemin, sana ait olmayan ekler,
Fiziğin karşı koyulmaz güçlerine karşı bir mücadele,
Yerçekimi, sürtünme, merkezkaç, eğim, ivme, düşme.
Tekrar tekrar tepeye çıkıp, dibe doğru süratle kayma.
Yaşam boyu geçirilen dönemlerin simülasyonu gibi.
Hayatın iniş ve çıkışlarını ayrı ayrı yaşamış, ama,
Kayak öğrenir gibi, ilk eğitimi birlikte almış 7 dost,
Hem çıkıp çıkıp iniyor, hem de sohbet ediyoruz.
İklimi, donanımı, eğimi ve zamanı farklı olsa da,
Herkesin hikayesinde bir itila ve bir hübut var.
Her çıkışın bir inişi mutlak var, zirve dengesiz yer,
Ve insanoğlu meraklı, özellikle kendine verilmeyene…
∞Ω∞
Yaşam hakikaten sürekli tepeye çıkıp iniş gibi,
Çocukluğun, ergenliğin, olgunluğun, yaşlılığın,
Tepesine çıkıyor ve sonra hızla sonrakine iniyoruz,
Zamanın yerçekimi direnilmez eğimli bir yamaç,
Mükemmel kayaklara, botlara, montlara, kasklara,
Onca eğitime ve tecrübeye rağmen düşen,
Fiziksel kurallara direnemeyen kayakçılar gibiyiz.
Ne kadar donanımlı, korunmalı, tecrübeli olsak ta,
İnsan ilişkilerindeki merkezkaç kuvvetlerine,
Davranış pistindeki kişilikler arası sürtünmelere,
Zamanın yokuş aşağı ivmesine, dönüşümsüzlüğüne,
Ne kadar dengeli olsak ta, tecrübeden bile düşmeye,
Ve ölümün çaresiz çekimine direnemiyoruz.
– ‘’Beyler beni takip edin’’ diyor öncümüz,
– ‘’Mesafeyi koruyalım’’ diyor akıllımız,
– ‘’Burada biraz yavaş’’ diyor tecrübelimiz,
– ‘’Dibe inince soluklanalım’’ diyor bilgemiz,
Dedim ya; kayak hayatın birebir benzetimi gibi…
∞Ω∞
Yedi eski dost, ergenliğini TAC’de yaşamış,
Beraber, düşmeden ayakta durabilmenin,
Yaşamın fiziksel etkenlerine direnebilmenin,
Temel eğitimini beraber almış yedi eski dost,
Tırmanıyor, süratleniyor, dibe doğru hızla kayıyoruz.
Biribirimize yol gösteriyor, el veriyor, gülüyoruz,
Yüksekteyken denge, dipteyken sabır sorunumuz.
Çıkarken gözardı ettiğimiz güçler, inerken affetmiyor.
Karakterin oluşumu ve temel eğitim burada önemli,
Kayak seçimi, kayarken yamaçta durma eğitimi gibi,
Sonrası düşe kalka da olsa, dibe de çakılsan da,
Tekrar tepeye çıkma şansın var.
Yapamadığın için eleştirinin dibinde çakılmadan,
Bilemediğin için gözardı edip liftleri kaçırmadan,
Düşmekten, eğimden korkup teşebbüs bile etmeden,
Tepeye ve kayanlara, öyle bakıp kalmama şansın var.
Yaşayıp, deneyip, tekrar tekrar tepeye çıkma şansın var.
∞Ω∞
Alplerin bembeyaz pistleri, dostluğun düşünce odası,
Aynı lisan, aynı beden diliyle, kısıtsız konuşuyoruz.
Yaşamın bizi ilk kez piste çıkardığı, üşüdüğümüz,
Birinin yardımı olmadan kayamadığımız yılları,
Ve o yılların tepesinden ergenlik liftine geçişimizi,
Ergenlik yokuşundan aşağı, birlikte el ele kayışımızı,
Daha dik, zor, çetrefilli, çakal eğimlerine,
Nasıl hazırlandığımızı hatırlıyoruz, kayarken.
Ergenlik yamacından hızla kayıp olgunluğa tosladığımızda,
Nereye kadar çıkacağını bilemediğimiz teleferikteki,
Uzun seyahati, asıl filmi anlatıyoruz birbirimize,
Kariyer, mal mülk, akıl, hayalkırıklığı, hüsran tepelerini,
Bütün samimiyetimizle paylaşıyoruz.
Ortayaşın güneşli pistinden yaşlılık liftine kayarken,
İnsanoğlunun, hep olmayana meylini idrak ediyoruz.
∞Ω∞
35 yıl sonra dağların tepesinde buluşan,
Hayatının tepeleriyle, dağların tepelerini kıyaslayan,
Düşünen, anlayan, yorumlayan adamlar olarak,
Zirvelerin nefessiz bırakan benzerliğini,
Çıkış ve inişlerin bedeni ve ruhu eskiten yıpratıcılığını,
Bize ait olmayan, ama onlarsız kayamadığımız yükleri,
Her dibe inişteki tekrar gözü zirveye çeviren iştahı,
Özgürlüğü, cesareti, keyfi, yorgunluğu hissediyoruz.
Şanslıyız biz; aklın pistinde düşünerek kayabiliyoruz.
Hayatın kaygan yokuşunu, dengenin önemini,
Yerçekimini, ivmeyi, merkezkaçı ve düşüp kalkmayı,
Eğiterek bize nakşeden herkesi, sevgiyle anıyoruz.
Lakin, hayat yokuşuna hep önyargıyla bakmış,
Cesaret yerine kaygı, eğitim yerine korku almış,
Yeteneğine rağmen dağın dibine mahkum,
Körükörüne, birarada yapayalnız, aydınlanmamış,
Biçare ve sömürülen dünya çocuklarını düşününce;
Aklın tepelerinden özgürce kaymayı öğrenmeden,
Tekamül etmeleri o kadar zor ve imkansız ki…