Gerçekten ol ya da olma, bir konseri hayranı gibi, hayran olarak izlemek ne güzel bir hismiş. Uzun zamandır unutmuştum bu durumu. Bu hafta kendime zaman ayırmak istedim.
Önce Beşiktaş’ta geçen hafta açılan Dorock XL’ta Mor ve Ötesi dinledim. Ama konser boyunca grubu sahnede hiç göremedim.
Ferah olan mekanda, eğim nedeniyle sahne resmen çukurda kalmıştı ve en arkada olduğumdan kot farkına yenik düşmüştüm.
Ne yalan söyleyeyim “Ay benim kayıp gençliğim” diye sızlanaraktan bağıra çağıra şarkı söyledim. Evde olsam iki canlı konser kaydı izlerdim dedirtse de bir şekilde oradan mutlu ayrıldım.
Hemen ertesi gün Imagine Dragons’a gittim gazeteye yazmak için.
Azıcık tanıyanlar elimde bir şekilde sürekli telefon olduğunu, ona notlar aldığımı bilir.
Bir noktadan sonra alandaki ergen enerjisinden midir, grubun neşesinden midir bilmem, telefonu bıraktım. Not da almayıvereyim dedim. Akayım konserin içinde. Bağıra çağıra şarkı söyleyeyim.
Tabii bunları yaparken bir de güzel objektiflere yakalanmışım ama o da gecenin anısı oldu.
Gerçekten sevdiğiniz bir sahneden gözünüzü alamıyormuşsunuz.
Nasıl telefonla uğraşacaksınız!
Bir de ne olursa olsun sevdiğiniz kişileri-grupları hayran hayran izlemekten asla vazgeçmeyin. Gerçek bir terapi. Muazzam hissediyorsunuz.
Not: Mor ve Ötesi, 16 Eylül’deki Milyon Fest İstanbul öncesinde cover’larını yapan, #morveotesicover etiketiyle paylaşan ve en çok beğenilen kişi ya da kişilerle festivalde sahnesini de paylaşacak.
İlgilenenler için detaylı bilgi grubun sosyal medya
hesaplarında mevcut.
Yazının devamını okumak için tıklayın