İhtiyar gençlik / Zeki Çoşkun

Zeki Çoşkun

Kırk yıl önce gençler, canlarını kurtarmak için bir yolunu bulup kaçmaya bakıyordu. Bugün, insanca yaşamak, burada mahkum olduğu, olacağını görüp bildiğinden farklı bir hayat kurabilmek için gözü dışarıda gençlerin yüzde doksanının. Gençlere memleketi dar ediyoruz kırk yıldır. Kovuyoruz onları. Kapı dışarı ediyoruz.

Gençler ve gençlik yine gündemde.

İnceleme, araştırma, soruşturmalar ve bunlardan kalkarak yorum üstüne yorumlar… Gazete dergi köşelerinden bilimsel yayınlara, tüketici profillerinden seçmen davranışlarına gençlik her cepheden mercek altında.

Ve fakat, ne genç var ortada ne de gençlik. Onlar birer denek. İstatistik nesnesi. Çözümlenip değerlendirilecek, işlenecek veri-çıktı kaynağı. Gençler inceleniyor, konuşuluyor. Ama onlar yok ortada. Konuşmuyor, konuşturulmuyorlar. Sessiz. Suskun. Dilsiz oyun sürüyor yıllardır bu ülkede.

BU MEMLEKET KİMİN?

Konuşmuyor gençler. Mesele ne korku, ne de kayıtsızlık, daha büyük: Buraya ait değiller. Dahası, burası onlara ait değil. Biliyorlar. O nedenle de her dört gencin üçten fazlası, fırsatını bulsa kapağı yurt dışına atmaya bakıyor: Yüzde 76.2 ama bunu yüzde 90 diye okumak gerekir. Çünkü yüzde 76.2 “kesinlikle giderim” diyor, “fırsat olursa giderim ama ülkemde aynı şartları bulursam gitmem” diyen yüzde 14, bulamayacağını bildiğine göre, bağlasan durmaz! Mahcup kararsızları (yüzde 4.3) saymıyoruz.

Sadece bu veriler bile, 12 Eylül darbesinin sürekliliğini söylüyor.

40 yıl önce darbecilerin gözaltına aldığı 650 bin kişi ve sıkıyönetim mahkemelerinde yargıladığı 230 bin kişi içinde gençlerin oranını sorgularsanız bugün fırsatını bulsa ardına bakmaksızın başka ülkeye gidecek gençlerle aynı sayı çıkar karşınıza: Yüzde doksandan fazlası…

O gençlerden 50’si darağacında, 299’u hapishanede can verdi. Bunların 171’inin işkenceden öldüğü belgelendi.

Kırk yıl önce gençler, canlarını kurtarmak için bir yolunu bulup kaçmaya bakıyordu. Bugün, insanca yaşamak, burada mahkum olduğu, olacağını görüp bildiğinden farklı bir hayat kurabilmek için gözü dışarıda gençlerin yüzde doksanının.

Gençlere memleketi dar ediyoruz kırk yıldır. Kovuyoruz onları. Kapı dışarı ediyoruz.

Bu daimi hal, kırk yıldan önceye uzanıyor. Tezer Özlü, 1 Mayıs 1977 katliamının ardından “Burası bizim yurdumuz değil, bizi öldürmek isteyenlerin yurdu” diyordu Leyla Erbil’e. Taksim 1 Mayıs Alanı’nda can veren 34 kişinin tamama yakını gençti. 2013 Gezi protestolarında, 2015 Suruç’ta kaybettiklerimiz de öyle…

Gençler susuyor. Çekip gitmeye bakıyor. Başka ne yapacak? Ölüyor.

KRONİK VE BULAŞICI MUTSUZLUK

MAK araştırmasına göre her iki gençten biri mutsuz: Yüzde 50.5.

Birleşmiş Milletleri 2020 Dünya Mutluluk Raporu da aynı durumu işaret ediyor: 156 ülke arasında Türkiye 93’üncü sırada yer alıyor. Bir önceki yıl 79’uncu sıradaymışız. Amerikan araştırma kuruluşu Gallup’un Küresel Duygu Raporu, daha beter: 143 ülke arasında Türkiye sondan dördüncü… Ülke insanının yüzde 57’si gülmüyor.

Kaynak: www.gazeteduvar.com.tr