2020 iyi geçmedi ama iyi şeyler oldu. Küçük bir kısmını, bana dokunanları bu yazıda andım. Bu yıl yayımlanan üç özel toplamadan söz edeyim çünkü 2020 yılında bir şeylerin hâlâ iyi gittiğini bize gösteren, 2021 ve sonrasına dair umutlarımızı yeşerten bir seri bu. Dayanışmanın en güzel örneklerinden biri çünkü bu yıl, bunun ne kadar önemli olduğunu anladık.
Müzik üzerine kalem oynatanlar, her yılın sonunda geride kalana bakar ve bilançoyu ortaya dökmeye çalışır. Kendi adıma, yazmaya başladığımdan beri bunu yapmaya çalışıyorum çünkü arada yazılmış yazıları tamamlayan, eksikleri ya da yıl boyu göremediklerimi bir nebze olsun toplamaya çalışan bu yazıları önemli buluyorum. Yıl sonu değerlendirmeleri, okumayı sevdiğim yazılar çünkü aslında ne kadar farklı yönlerden baktığımızı görüyorum ve bütün yıl temas halinde olduğumuz bir arkadaşımın bile haberim olmayan bir albümden etkilendiğini görmek, bu sayede yeni bir şey keşfetmek, yılın bitiminde ıskaladıklarımı fark etmek bana iyi geliyor. Şüphesiz bunlar kişisel değerlendirmeler. Herkes her şeyi görmek zorunda değil; içinde bulunduğumuz keşmekeş zaten buna izin vermiyor. Plakların, kasetlerin, CD’lerin yayımlandığı dönemlerde, elde olana bakmak biraz daha kolaydı: Aldıklarımızı üst üste yığıyorduk, yazının çatısını öyle kuruyorduk. Bugün onu yapmak çok mümkün değil çünkü müzik artık dijital platformlar aracılığıyla yayılıyor, dinleyicisini bu platformlarda buluyor. Bu, hayatı kolaylaştırırken takip etmeyi zorlaştırıyor. Açıkçası, onca keşmekeş arasında ıskaladığım, göremediğim çok iyi şeyler var; geç de olsa onlar hakkında yazmak iyi oluyor. Müzik, en azından iyi müzik, biraz da zamansız bir şey. Bu yüzden geç de olsa bir şeyler hakkında kalem oynatmak, keşfettiğim şeyi okuyucularımla paylaşmak hoşuma gidiyor.
Bu yazıda 2020’nin bilançosunu çıkartmaya çalışacağım. Eksiksiz bir toplama ulaşmam mümkün değil; onun için en başta, yazıya girenlerin süzgecimden geçerek burada yerini aldığı bilgisini vereyim. Görmediklerim, göremediklerim, görmeyi tercih etmediklerim de var elbette. Onun için bu yazıyı- Murat Meriç’in kişisel 2020 değerlendirmesi olarak okursanız, sevinirim. Eksikleri varsa birlikte tamamlarız, dikkatimi çekmemiş kimi şarkılar ve albümleri sonrasında başka bir yazıyla bunun ucuna ekleriz.
Başta herkesin farklı değerlendirmeler yaptığını söyledim ya, buna rağmen, bu yıl, üzerinde uzlaşacağımız bir cümle var: 2020 iyi geçmedi. Evlere kapandık, konser dinleyemedik, sevdiklerimizle buluşamadık, büyük sofralar kuramadık. Bu, hepimizin hayatını olumsuz yönde etkiledi. Müzisyenler ya da müzik sektöründe çalışanlar, bu etkiyi daha da derinden hissetti çünkü ömrü yollarda geçen, sahneden sahneye koşan, geçimini bu yolla sağlayan, dinleyicileriyle bütünleşen, onlarla büyüyen, bir anlamda “alkışlarla yaşayan” insanlar, eve kapanınca ne yapacağını bilemedi. Sadece sahnede olanlar ya da bizim gördüklerimiz değil, rodisi, ışıkçısı, sesçisi, ulaşımı sağlayan, sahneyi kuran, organizasyonu yapan ve daha nicesi, çark durunca dışarıda kaldı ve hayatını sürdüremez duruma geldi. Yeni üretimler yapıldı ama bunları duyuracak ve dinleyicisiyle yüz yüze buluşturabilecek bir mecra olmayınca, bunlar biraz da havada kaldı. Ders verenler, “iş”lerini online platformlar üzerinden sürdürdü belki ama bu bile yeterli olmadı. Konserler ve partiler bu platformlara taşındı ama elbette yerinde izlemenin ve dinlemenin coşkusunu yaşayamadık.
Makalenin devamını okumak için
https://www.gazeteduvar.com.tr/2020-ruzgar-gibi-gecti-makale-1508391