Abidin Dino Sanat Parkı – Zeynep Kural

Zeynep Kural
Zeynep Kural

Soğuk bir kış gününde yaptığım kısa bir şehir turu sonunda,

 Sakin ve yeşil bir ortamda nefes alma arzusu duyup da Adana Büyükşehir Belediye Binası´nın önünden geçerken,

Hemen yanındaki -uzun yıllar atıl kaldığını ve bundan birkaç sene önce düzenlenerek Abidin Dino Sanat Parkı haline getirildiğini bildiğim- o küçük parka girdiğimde,

Biz Adanalıların hep övündüğü üç değerli ismin bronz heykellerinin olduğu bir masaya ilişmiş ve sanki kendimi Abidin Dino´nun, ağabeyi Arif Dino´yla, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal´le yaptığı sohbetlerin tam ortasında bulmuştum.

Vaktiyle Halkevi olarak kullanılan Belediye Binası ve ona ait bu bahçe, adeta yeniden dile gelmiş ve ben, yıllar öncesine sürüklenmiştim.

Ve sanki o anda,

Abidinpaşa Caddesi´ne adını veren Adana Valisi Abidin Paşa´nın torunu olan,

Adana´ya babası ile küçük yaşta gelmesinden başka 1942 yılında da gelen ve bu tarihten sonra bir süre burada yaşayan,

Güzin Dino´yla bu topraklarda evlenen,

Bir taraftan Türksözü Gazetesi´ni çıkaran, diğer taraftan da başka sanatsal çalışmalarına devam eden,

İlk tiyatro eseri olan Kel´i Adana´da yayınlayan, Adana Halkevi´nde köylülerle birlikte tiyatro grubu kurarak Sıtmalı Adam isimli oyunu sahneye koyan,

Adana köylüsünün Fransız İşgal Ordusu´na karşı Gülek Zaferi´ni anlatan film senaryosundan başka bu yöreyi ve Yaşar Kemal´i anlatan on beşe yakın senaryo yazan,

Bunlardan Su Destanı isimli eseriyle, 1943 yılında Adana´ya bir baraj yapılması fikrini ilk kez ortaya atan,

Başta Yaşar Kemal ve Orhan Kemal olmak üzere birçok gencin sanatsal anlamda ufkunu açacak konuları gündeme getiren, onların yönünü belirleyecek toplantılar düzenleyen,

Başka gençleri yetiştirmekten öte, kendi sanatını da burada yaptığı faaliyetlerle geliştiren ve bununla ilgili olarak duygularını,

Benim için önemli olan burada ilk kez Türk köylüsü ile karşılaşmam ve onu tanımamdır. Tüm gördüklerim, yaşadıklarım beni resme daha çok bağlıyordu. Sanki resmettikçe görüyordum, içinde yaşadığım Anadolu gerçeğini, cümleleriyle belirten Abidin Dino´nun,

Adana Sanat Akademisi olarak ifade ettiği bu bahçenin, günün birinde park haline getirilmesi düşüncesini Biz de Adanalıyık diyerek destekleyen Güzin Dino´nun karşımda beliren hayaliyle büyülenmiştim.

Ve hatta oradan ayrılırken onların hala daha aralarında sohbet ettiklerini düşünmüştüm.

Abidin Dino´nun, Ne çok insan yüzü gördük bir ömür boyu, bre Yaşar! Ne çok, çeşit çeşit insan gördük, diyerek başlattığı konuşmayı,

Çukurova´dan başlayarak, ne çok insan! Çukurova her zaman bir Babil Kulesi´ydi. Oraya Toroslar´dan, Orta Anadolu´dan, Mezopotamya´dan, Doğu Anadolu´dan ne çok insan geliyordu. Kale Kapısı´nı, Yeni İstasyon´un önündeki alanı, tarlaları, Akdeniz Kıyıları´nı anımsıyor musunuz? Uzatmaya gerek yok, diye cevaplayan Yaşar Kemal´i geride bırakırken,

Sanatın yön vermesi gerektiğine inandığım bir dünyada, sanatçıların dokunuşlarını, taze bir nefes olarak tenimde hissetmiştim.

/resimler/2018-4/30/1108287968959.jpg

Ve bu küçük bahçedeki yaşanmışlıkların, bir kısacık molaya verdiği sıcaklıkla ısınmıştım.

Size de tavsiye ederim.

Kayank: www.yeniadana.net