Adana’nın Milli Mücadele Destanı’na Tanıklık Eden Üç Kardeş: Ferit Celal, Nevzat ve Coşkun Güven… – Ahmet Karataş / A Plus

Ahmet Karataş
(BTÜ Kütüphane ve Dökümantasyon Daire Başkanı)

Birinci Dünya Savaşı nedeniyle, eğitim ve öğretimlerine ara veren, ne kadar Adanalı varsa, memleketine dönüşe mahkûm olmuşlardı. Bu gençlerin uğrak yeri, Medresetül Hilafetül Aliyetül Osmaniye adı verilen medresenin, hemen karşısında yer alan Şafak Bahçesi ya da diğer ismiyle Şafak Kahvesi’dir. Burası, daha sonrasında, Çocuk Esirgeme Yurdu olan ve kimsesiz çocukların barındığı yerdir. Burada, Adana Vilayetinde görev yapan aydınlar ile dönüşü zorunlu hale gelmiş gençler buluşup, güncel konular üzerinde, fikir alışverişinde bulunma fırsatını yakalamışlardır.

Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmiş ve bitkin bir halde çekilmek zorunda kalan Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkesiyle derin bir nefes aldığını düşünüyordu. Fakat Mondros Ateşkesi sonrası oluşan iyimser tablonun hiç de öyle olmadığı kısa sürede anlaşılmıştır. O günlerde Adana’da bulunan Yıldırım Orduları Grup Kumandanı Mustafa Kemal Paşa, İngiliz ve Fransızların işgal niyetini görmüş, gerekli önlemleri almaya çalışmaktadır. İngilizler, Osmanlı Hükümetine verdikleri resmi nota ile Adana ve çevresinde bulunan orduların Ulukışla’ya kadar çekilmeleri, silahlarının teslim edilmesi ve ordularının dağıtılmasını istemektedirler. İngiltere ve Fransa’nın daha önce yaptıkları Skyes-Picot Antlaşması’na göre, Suriye’den başlayarak Malatya ve Sivas’a kadar uzanan bölge, dolayısıyla Adana ve çevresi Fransızlara bırakılmıştır.

Mersin’den hareket eden bir Fransız Birliği, Yarbay Romieu komutasında 19 Aralık’ta Tarsus’u, 21 Aralık’ta ise Adana’yı işgal ettiler. 15 Şubat 1919’da ise İngiliz işgal güçleri Adana’ya gelerek Fransızlara katıldılar. Zaten daha önce Osmanlı Hükümeti’nin emriyle Adana ve çevresinde bulunan askeri birlikler Pozantı’ya kadar çekildiğinden, Çukurova’yı işgalci güçlere karşı koruyacak, hiçbir askeri güç bulunmamaktadır.

İşgal edilen bölgelerde, başlangıçta askeri yönetim ve yetki İngilizlerde, sivil yönetim ve yetki ise Fransızlarda olmak üzere bir yönetim tarzı belirlenmişti. İngiltere ve Fransa, işgal ettikleri Çukurova bölgesine genel vali olarak Albay Brémond’u tayin ettiler.

Albay Brémond’un ilk icraatlarından biri, Adana’da Türk Bayrağı’nı yasaklamak oldu. Resmi dairelere Fransız Bayrakları çekilmeye başlandı. Kimi binalara Ermeni ve Yunan Bayrakları çoktan çekilmiştir bile.

Ortaya çıkan bu acıklı durum, şehirde hayatını sürdüren aydın ve memurlar ile özellikle Adanalı gençleri derinden sarsmıştır. Şafak Kahvesi’nin etrafında, Naci Akverdi başta olmak üzere Ferit Celal Güven, Turhan Cemal Beriker, Hacı Ahmet Gülek, Coşkun Güven ve daha nice genç insan, kafa kafaya vermiş, bu felaket karşısında birlik olmanın hesabı içindedirler. Kendi aralarında, Ferit Celal Güven’in teklifiyle, Erzurum ve Sivas’tan gelen çağrılara uyarak, Toroslara çekilme kararı alırlar… Ya döğüşerek öleceğiz ya da Adanamızın kurtuluşunu göreceğiz. Adana’mızın ufuklarında Türk Bayrağını dalgalandırıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. İçimizden kim sağ kalırsa, bu adağımızı yerine getirsin…

Adanalıların, daha kapsayıcı ifadeyle Çukurovalıların bu işgal ve esarete katlanmaları elbette düşünülemezdi. Kendi öz yurdunda, düşman çizmeleri altında yaşamaktansa, vatan uğrunda ölmek, her Çukurovalı’nın tercih edeceği asil bir duygu olmalıydı. Mersin, Osmaniye-Dörtyol ekseni ile Andırın, Haruniye, Kadirli, Osmaniye, Kozan, Feke, Saimbeyli, Pozantı, Karaisalı ve Gülek gibi Toros’ların yamaçlarında teşkilatlanan Milli Kuvvetler, amansız bir mücadelenin sonunda işgalcileri geldikleri gibi göndermesini başarmıştır.

Kahraman Adanalılar, kurtuluş günü kutlamalarını dört gözle beklemektedirler. Nitekim, işgal günlerindeki hayallerini gerçekleştirmek için Türkiye’nin en büyük bayrağını dikmenin telaşı içindedirler. 5 Ocak 1922 günü, Ferit Celal Güven ve arkadaşlarının, ölümüne söz verdikleri adakları, yerine gelmek üzeredir.

Ahmet Remzi Yüreğir, o muazzam al bayrağın hazırlanış hikâyesini, 7 Ocak 1922 tarihli, Yeni Adana gazetesinde tüm ayrıntılarıyla dile getirir.
O gün memleketin bedbaht gençlerinden birçokları şafağın (Şafak Kahvesi) bir köşesinde düşünüp dertleşiyorken, içimizden kim olduğunu bilmiyorum, birisi büyük bir bayrak tasvir etti. Bunun etrafında çok heyecanlı tahsirli sözler söylendi. Nihayet yekdiğerinden üç yüz metre kadar uzak bulunan saat kulesiyle Ulu caminin minaresi arasına muazzam bir bayrak çekecektik. Bu kararımızı, cephelerde, yoksulluklar içinde dağ başlarında dolaşıp mücadele ederken daima tekrar ettik. Nihayet bu emel doğdu. Belediyemizin yardımıyla bu bayrak Adana’nın başı üzerinde dalgalandı.

Gerek milli mücadele döneminde, gerekse sonrasında Adana’nın kültür, sanat, edebiyat ve iktisadi kalkınmasına önemli hizmetleri bulunan üç Adanalı kardeş, tarihin tozlu raflarında, temiz bir sayfa olarak, onurla ve gururla beklemektedir. Kimdir bu kardeşler? Elbette yazının başlığına konu olan, Ferit Celal, Nevzat ve Coşkun Güven’dir.

Ferit Celal Güven, 1894’de Adana’nın Kayalıbağ Mahallesinde doğdu. Babası, çiftçi İbrahim Celal Efendi, annesi ise Safiye Hanım’dır. Güngör adlı bir erkek ve Sümer adlı bir kız çocuğu vardır.

İlk ve orta öğrenimini Adana’da tamamlayan Ferit Celal Bey, 1912’de İstanbul Hukuk Fakültesi ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nde tahsili tamamlamıştır. 1. Dünya Savaşı Savaşı’nın başlamasıyla birlikte yedek subay olarak subay talimgâhına alınır. 1915 yılında teğmen rütbesi ile savaşlara katılır. Talimgâhta öğretmenlik ve bölük komutanlığı yapan Ferit Celal, isteği üzerine Kafkas Ordusu’nda görev yapmaya başlar. Tebriz Valisi Mecdussaltana Afşarı yaverliğine getirilen Ferit Celal Bey, Milli Mücadelenin başlamasıyla birlikte 1919’da Adana Cephesi’ne katılır. 41. Tümen emrine verilen Ferit Celal Bey, Buruk Cephesi sabık komutanı olur. Daha sonra Yeni Adana gazetesi yazı işleri müdürlüğü görevine gelir ve milli mücadele bilincini aşılayan “Dündar” mahlasıyla yazılar yazmaya başlar.

Yeni Adana gazetesi yazarlığından sonra, 1923’de Türk Sözü gazetesi sahipliği ve başyazarlığı görevini üstlenir. Bu arada da, üç yıl süreyle Adana Lisesi’nde resim öğretmeni olarak derslere girer. 1927 yılında CHP Urfa Milletvekili, iki dönem de Mersin ve İçel vekili olarak Meclis’te bulunur. Ankara Halkevleri Başkanlığı yapan Ferit Celal Bey, 1948’de CHP’nin İstanbul’da kurduğu Memleket gazetesinin sahipliği ve başyazarlığını alır. Adana Halkevleri Görüşler ile Çukurova dergilerinde yazılar yayınlayan Ferit Celal, kızı Sümer ve oğlu Dr. Güngör Güven’i kaybetmenin derin acısını yaşar. İki çocuğunun trajik ölümü üzerine çok etkilenen Ferit Celal Bey, önce 1974’de eşi Fahime Hanım’ı kaybeder. Olayların peşi sıra gelmesinden üzüntü duyan Ferit Bey, 24 Kasım 1975’de hayatını kaybeder.
Ferit Celal Bey’in kardeşi Nevzat Güven ise, 1904’de Adana’da doğar. Yüksek öğrenimini Paris’te Siyasal Bilimler Okulu’nda tamamlayan Nevzat Bey, Türk Sözü’nde çalışmaya başlar. Adana Halkevi dergisi Görüşler ile Çukurova’da yazılar yazan Nevzat Bey, aynı zamanda çeviriler yapar. Siyasetçi kimliği yanında Adana Halkevi Başkanlığı da yapan Nevzat Güven, Kozanoğlu üzerine araştırmalar yapar. Türkiye’de en uzun soluklu mizah gazetesi Keloğlan’ı çıkaran ve yazılar yazan Nevzat Güven Bey, aynı zamanda Türk Sözü’nde yazılar kaleme alır. Zeynel Beşim Sun, Reşat Güçlü ve Sadık Özaygen ile Keloğlan adlı mizah gazetesinde yüzlerce yazı ve şiir yayınlar. Çevirmen ve futbolcu olarak da hizmet veren Nevzat Güven, Stefan Zweig’ten Satranç Oyuncusu adlı kitabı çevirir. 1935-1941’de Adana Halkevi Başkanı, Seyhan Vilayeti Hars Komitesi üyesi, Adana Kuvay-ı Milliye üyeliği, Türk Sözü Gazetesi Sahipliği, Adana Mıntıkası Hasiyet Divanı üyeliği ve Adana Altın Koza Film Festivali jüri üyeliği gibi birçok görevde bulunan Nevzat Güven, Adana entelektüel yaşamının önemli figürlerinden birisi olur.

Güven kardeşlerin üçüncüsü Coşkun Güven’dir. Coşkun Güven, baba mesleği çiftçilik yanında beden eğitimi öğretmeni, matbaacı, yazar ve tiyatrocu kimliği ile özellikle 1940 ve 1960’lı yılların etkili isimlerinden birisi olur. Adana Mıntıkası İdare Heyeti üyesi, Adana Lisesi Oymak Beyi, Adana Türkgücü Futbol Takımı’nın kurucusu ve Adana Halkevi Temsil Kolu Yönetmeni gibi görevleri başarıyla yerine getiren Coşkun Güven, daha öncesinde ailesinin yaptığı hizmetlere yeni bir halka eklemenin sevincini yaşar.


KAYNAKÇA

  1. Torkak, Berna. Harf Devrimine Kadar Adana Türk Sözü Gazetesi (1927-1928). Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi, Urfa, 2018.
  2. İnan, Arı. Tarihe Tanıklık Edenler. İstanbul: Çağdaş yayınları,1997.
  3. Topuz, Hıfzı. Konuklar Geçiyor. İstanbul: Çağdaş yayınları, 1975.
  4. Fenk, Mehmet. 5 Ocak Çukurova’nın Kurtuluşu. Tarsus: Altınbaşak Yayınları, 1960.
  5. Ürgenç, Orhan. 10 Kasım 1918’den 5 Ocak 1922’ye kurtuluş giden yol. Adana : [y.y.], 2009
  6. Sansar, M.Fatih vd., Adana Yerel Basınında 5 Ocak Kutlamaları Kataloğu (1922-1992). Adana : Çukurova Fuarcılık A.Ş., 2016.