Atatürk Parkı´nın tam Güneydoğu köşesindeki Bahri Paşa Çeşmesi´ni bilirsiniz. Sahtedir. Gerçek Bahri Paşa Çeşmesi Kuruköprü Meydanı´nın ortasında iken yıkılmıştır. Yapıldığındaki adı; “Hamidiye” iken, siyasetin riyakar kancalarına takılarak Bahri Paşa´laşmıştır.
Tarihi Çeşmemizin orijinal kitabeleri müzede ve kendi tarihini kendi yazıyor. Şükür ki, Rahmetli Mehmet Ali Gül Hoca´nın öğrencisiyiz. Osmanlıcaya yakınlığımız var. Şimdi biz susalım, çeşmenin ön yüzündeki oval mermer kitabe konuşsun; “Naşir-i envar-ı adl u ihsan, es-Sultan İbnu´s Sultan es-Sultan Ğazi Abdülhamid Han-ı Sani Efendimiz Hazretlerinin yirmibeşinci sene-i devriye-i cülus-ı humayunları münasebet-i celilesiyle Adana şehr-i ahali-i sadıkası namına Meclis-i Beledi tarafından tesisidilen nişane-i şükran-efşanedir ki üç yüz on altı sene-i mübarekesi ağustosunun, on dokuzuncu cum´a irtesi günü teyemmünen ve teberrüken küşad-ı ve ab-ı zülali icra kılınmışdır. Sene 316.”
Bugünkü Türkçe´ye şöyle çevirebiliriz: “Adalet ve lütuf nurları saçan, Sultan oğlu Sultan, Sultan Gazi İkinci Abdülhamit Han Efendimiz Hazretlerinin (Padişah olarak) tahta çıkışlarının yirmi beşinci yıldönümünden kaynaklanan (büyük mutluluk) nedeniyle, Adana Kentinin sadık halkı adına, kent Meclisi tarafından gerçekleştirilen ve teşekkürlerin yansıtılması anlamında simgedir ki, kutsal üçyüz onaltı senesi Ağustosu´nun on dokuzunda, Cumartesi günü, hayır ve uğur kabul edilerek, soğuk, hafif ve tatlı suyun açılışı gerçekleştirilmiştir.”
Dikkatinizi çekmiştir; Sultan, adalet ve lütuf nurları saçan bir yüce kişi olarak anlatılıyor. Yetmiyor, 25 seneyi doldurduğu yıldan “kutsal” diye bahsediliyor. Ne zaman? 316 senesind. Bu, o yıllarda kullandığımız Rumi Takvim. Şimdiki takvimle 19 Ağustos1901´e denk gelir.
Çeşmenin bir yüzünde de Kur’an-ı Kerim’den alınmkış ayet vardır: “Ve sakahum Rabbuhum Şaraben tahura” (Rableri onlara gayet temiz bir şarap içiriştir).
27 NİSAN 1909 GÜNÜ: O çeşmeden kim bilir kaç yüz bin insan, kaç on bin at-eşek ve deve kana kana su içmiş, nice yanık bağırlar serinlemiştir? Oluklardan akan sular gibi, saniyeler, dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar birbirini kovalamış ve Hamidye Çeşmesi´nin bilmem kaç milyonuncu litre suyu içilirken, Sultan´ın Meclis tarafından düşürülmesi kararı kendine bildirilmiştir. O gün, 27 Nisan 1909´dur. Ve işte hemen sonra, o Muhteşem Han Hazretleri “sen sağ ben selamet” sırrına mazhar olup Kızıl Sultan haline dönüşmüştür? Madem ki kötü, o zaman Hamidiye Çeşmesi de utanç vericidir. Böylece “Hamidiye” silinmiş ve bir anda Vali Bey´in ismi verilerek Bahri Paşa Çeşmesi icat edilmiştir? (Gözün kör olsun senin namert siyaset).
Yazının devamını okumak için tıklayın