Haftaya, Victor E. Frankl’ın keskin bıçak tesbitiyle girdik ve çıkamadık.
Nazi kampı Auschwitz’den sağ kurtulan, ‘iyiki’, insanlardan biri.
Yine kızkardeşimin, onun bir cümlesini, gece yarısı deyivermesiyle.
‘’ Ruhsal sıkıntıların kaynağında, anlamsız insanlarla,
Anlamlı ilişkiler yaşama isteği ve çabası yatar.’’
Rahmetli anamın, iki kelime ile ifade ettiği bir tanımlamayla,
‘’ Ömür Törpüsü’’ bir durumdur, ünlü psikiyatrın ifade ettiği.
Sadece o mu, insanlığın her çağı aynı nafile uyarıyı yapıp durmuş.
M.S. 50 -130 yılları arasında yaşamış Epiktetos da buna takmış.
‘’ İyi Bir Yaşam’’ reçetesini de başlıca üç tema üzerine kurmuş.
Arzularınızın efendisi olun, görevlerinizi yerine getirin,
Kendiniz ve büyük insanlık topluluğu içindeki ilişkileriniz üzerine,
Açık seçik düşünmeyi öğrenin.
Mantık ve tartışma ustası olan zamanının dehası Epiktetos’un,
Bilgelikle, yaşamak işinin ne kadar ciddi olduğunu anlattığı bu reçetenin,
Üçüncü ve belki en önemli teması olan ‘ilişkiler mekaniği ve dengesi’,
Hayatı şölene çeviren içsel sükunet ve dışsal etkinliğin de anahtarıdır.
O zaman, ‘ bu zikrettiğin anlam nedir be adam’ diye sormaz mısınız şimdi?
Senin anlamın nedir ki, ötekinin anlamsızlığına atıf yaparsın,
Sonra da dönüp tüm sıkıntıları bu ilişkinin nafileliğine bağlarsın bre?
●●●●○○○○●●●●
Bakın size bundan tam iki bin yıl önce Nikopoliste bir felsefe okulunda,
Nasıl sakin, huzurlu ve anlamlı bir hayat yaşanabileceği dersleri veren,
O filozofun ‘’ Discourses’’ adlı derlemelerinden alıntılarla deyivereyim:
‘’İnsanın doğası, aslında iyi şeyler yapmak, diğerleriyle işbirliği yapmak,
Ve başkalarından iyiliğini istemek gibi derin bir erdem barındırır.
Bu bağlamda nihai özgürlük ve mutluluğumuzu sağlayan,
Anlam dediğimiz, hepimize göre farklı bileşenleri olan yapıyı oluşturmak,
Tek bir ilkenin açık seçik anlaşılmasıyla başlar.
‘Bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazı şeyleri edemeyiz’ nokta !!!
Kontrolümüz dışındaki edimleriyle, kendi anlamının peşindekine,
Bağımlı, hayran, ihtiyaç gösteren bir yaşamda anlam aranamaz.
Kötülük, iyilik gibi insanların, olayların ve dünyanın içinde,
Doğal olarak bulunan bir şey değildir.
Yaşamdaki gerçek amacımızı görme gücünü yitirdiğimizde,
Ortaya çıkan bir yan üründür.
Doğumdan ölüme, anlamsızın tutkularıyla, acılarılarıyla,
Onun arzu ve hazları, korku ve hevesleriyle büzülmeden önce,
Zihne hazine gibi davranıp, ruhu anımsayıp, kendi amacına yapışmak,
Kendi anlamını asla anlamsızınkinde aramamak,
Aksine değişeceksen, bunu kendi anlamına göre yapmak diyor.
İkibin yıl arayla, iki akıllı usta, aynı şeyleri farklı söylüyor…
●●●●○○○○●●●●
Logoterapinin kurucusu olan bilim adamı V.E. Frankl’a göre,
Çaresizlik, insanın yaşamda bir anlam bulamadan acı çekmesidir.
‘Bunun da en büyük müsebbibi, anlamsızda aranan anlamdır ki’ der,
Belki de hepimizin ortak noktası olan bu evrensel yanılgı,
İlişki sarmalına hapsolmuş insan yaşamının en derin sorunundur.
Seyrettiği filmlerin repliklerini ezberleyen oğlum Emir başlığı görünce,
Konuyu ‘’ Dead Man’’ adlı kült filmdeki bir tren sahnesine getirip,
Bu noktada beni çok etkileyen bir metaforla süslüyor yazımı;
‘The eagle never lost so much time,
as when he submitted to learn of the crow’.
Meali ‘’ Kartal, kargayı öğrenmeye teslim ettiği zaman kadar,
Vakit kaybına, asla uğramamıştı.
Özgürlük ve kendini keşfetmenin sembolü bir kanatlı olan kartalın,
Ölümü sembolize eden kargayı anlama sürecinde kaybettiği zamanı,
O denli telafisiz ve boş bir kayıp olarak göstermekteki bu ifade,
Yaşamın pratik kolaylığı için verilebilecek harika bir ipucudur bu.
Blake’in (1757 – 1827), başka bir zaman dilimli bu sıradışı metaforunda,
Bırakın kişisel ilişkilerimizdeki kayıp zamanı,
Arkadaş, iş, sevgili, ailevi yada toplumsal boyutlu ilişkilerimizdekileri,
Bizzat yaşamın kendisinin ölümü anlamaya ayırdığı süreye atıf var dostlar.
Ve tüm sıkıntıların ardında yatan o bilinçsiz ve içgüdüsel arayış,
‘’Anlamsızla, anlamlı bir ilişki yaşama isteği ve çabası adlı arayış’’,
Kartalın tükettiği zamanın çok ötesinde bir bedele bağlamaktadır yaşamı.
Kendini tanımanın ayrıntılarıyla dolu erdemli bir yaşam arayışıdır ‘Anlam’.
Frankl, yetkinleşmek yerine gelişme arayan, olmak arayan, anlam arayanın,
Anlamsızdaki nafile arayışını terkedip, kendine dönebilmesine yorumu şu;
Bizim yaşamdan değil, yaşamın bizden ne beklediğini idrak mucizesi…