Atilla Dorsay “Matrix Resurrections”ı yazdı

Popüler bir dizinin son halkası; en iyisi mi?
Atilla Dorsay “Matrix Resurrections”ı yazdı
MATRİX: RESURRECTİONS X X X X Yönetmen: Lana Wachowski 
Senaryo: Lana Wachowski, David Mitchell, Aleksandar Hemon 
Görüntü: Daniele Massaccesi, John Toll 
Müzik: Johnny Klimek, Tom Tykwer 
Oyuncular: Keanu Reeves, Carie-Anne Moss, Jonathan Groff, Jessica Henwick, Neil Patrick Harris, Jada Pinkett Smith, Priyanka Chopra Jonas, Christina Ricci, Lambert Wilson, Andrew CaldwellWarner Bros yapımı, 2021

Matrix dönüyor. 1999 yılında Wachowski Brothers’ın (o zamanlar öyleydiler) hayal gücünden çıkan hikâye özetle şunu anlatıyordu: Bir bilgisayar hacker’ı yaşadığı dünyanın bir hayal dünyası olduğunu keşfediyordu (“Bu gerçek hayat değil!”). Bu çok ilerlemiş bir computer teknolojisinin yarattığı bir düş dünyasıydı. Kendisiyse insanlığı kurtarmak için ‘seçilmiş kişi’ idi.

Ardından gelen iki 2003 yapımı devam filmi aşağı yukarı aynı temaları sürdürdü. Dinsel (Hristiyan anlayınız) ve felsefi temaları da içeren bir öz, görkemli bir görsellik, şaşırtıcı bir özel efekt kullanımı ve insanı tam ciddi bir tema üzerinde düşünmeye çağırırken, birden ön plana çıkan aksiyon. Kendi adıma da o dönemdeki eleştirilerimde çok tuttuğum filmler olmadı bunlar. Birçok yabancı yazar gibi…

Ama, tuhaftır, yıllar sonra gelen bu yeni film, ilerleyen yaşıma ve bunun getirdiği (getirmesi gereken) ciddileşme eğilimine rağmen, beni en çok etkileyeni oldu. Bunda elbette çok özel şeyler rol oynadı. Sizlere anlatmaya çalışacağım…

Filmin ana kahramanı yine Thomas Anderson, kısa adıyla Neo elbette… Keanu Reeves’in uzun saçları, gür sakal-bıyığıyla hâlâ belli bir gençlik taşıyan kahramanı. Ama dünya o zamandan beri öylesine değişmiştir ki… O Matrix’i bir video oyunu yapıp satmıştırUnutulmaz kadın kahraman Trinity evlenip çoluk çocuğa karışmış ve adını kocasının deyişiyle Tiffany’ye çevirmiştir. Eski hikâyelerden gelen kişiliklerin yanı sıra yepyeni kişilikler de çıkmıştır.

Bu arada önemli bir değişim de şudur: İlk filmlerin yaratıcıları olan Wachowski Biraderler de cinsiyet değiştirmiş ve ikisi de birer kadın olmuştur!.. Lana ve Lily adlarını taşıyan… Kim derdi!..

Böylece filmin yeni ana temalarından biri de feminizm olur. Bir yandan Neo eski aşkını yeniden ele geçirip Trinity’yi hayata dönüştürmeye çabalar. Öte yandan kadın karakterler daha ön plana çıkarlar. Ama bu devam filmi mi, yeniden yaratma çabası mı olduğu tartışmalı yapımda, yeni dilberler Bugs, Gwyn veya Sati etkin olurken, General diye adlandırılan Niobe bahçesinde kiraz yetiştirmeye çalışan haşin, ama barışçı bir hatun olarak karşımıza çıkar. 

Ama kötülük hâlâ öylesine yaygındır ki… Böylece yenilerin en kötüsü, tüm filmin en yakışıklısı Smith, Neo’nun en büyük düşmanı olur. Sürekli gittiği psikiyatrı (adı verilmez) de öyle… Eski dostu siyahi Morpheus ise eski filmlerin oyuncusu Laurence Fishbourne’ın yerini alan Yahya Abdul-Mateen sayesinde gençleşir.

https://t24.com.tr/yazarlar/atilla-dorsay/populer-bir-dizinin-son-halkasi-en-iyisi-mi,33576