Aydın Sihay, Ressam dostlarım ve ben

Geçen yıl sevgili sanatçı dostlarım Andy Warhol. Pablo Picasso ve Salvador Dali’yi Adana’ya davet etmiştim.
Sağolsunlar beni kırmayıp geldiler.
Şehri birlikte it ayağı yemiş gibi fellik fellik dolaştık.
Sonra onlara acılı Adana dürüm ısmarladım.
Yanında da acılı şalgam.
Dali şalgamı pek sevmedi ille de şarap istiyorum deyince hemen karşı bakkala koşup
“Chateau Mauton-Rothschild”marka bir şişe Fransız şarabı aldım.
84 bin liraymış.
Canı sağolsun.
Deftere yazdırdım.
Konuklarıma şırdan da söyledim ama görünce nedense suratlarını buruşturup ürktüler.
Israr etmedim.
Aslında beni de ürkütür ama araya gitmesin diye hepsini ben yedim.
Daha sonra karakuş tatlısı ikram ettim.
Bici-biciyi çok fantastiko buldular.
Tarifini aldılar.
Arasta’ya da uğradık.
Yassı şişler aldılar.
Adana kebap yapacaklarmış dönünce.
Sonra Taşköprü’ye gittik.
Çok beğendiler.
Baştan aşağı yürüdük.
Ve köprünün resmini yapıp birbirimize göndermeye karar verdik.
Warhol, turuncular, pembeler, yeşiller ve mavilerle Pop-art akımının güzel bir örneğini verdi.
Dali, köprüyü eğdi, büktü eritti ve suya gömdü.
Picasso ise köprüyü parçalara bölüp resmini yaptı.
Köprüyü tanıyamadım.
Ben de aşağıdaki resmi yaptım.
Pablo ve Salvador baharatlara meraklıymış.
Çerçi Yusuf’a götürdüm.
Bol miktarda Urfa isot pul biber aldılar.
Palea yerken üstüne serpeceklermiş.
Üçüne birer kutu şam tatlısı yaptırıp Andy’i Amerika’ya, Picasso ve Dali’yi İspanya’ya yolcu ettim.
Ayrılırken birbirimize sarılıp ağlaştık.
Aydın Sihay