Ayna, hayatın tarifinde en önemli sembolizma,
Kendini bilmenin, görmenin yansıması.
O kamil aynada kendini gerçekten görmüşler bilir,
Hayat, aynayı tam ortaya koymuştur.
Kim ne yaşarsa, nasıl yaşarsa yaşasın,
İlk önce çok uzaktan yaklaşır o aynaya,
Kendine şöyle bir bakıp, gerisin geriye gideceğini,
Aynanın ona neyi göstereceğini bilmeden.
Önceleri, aynada ne görülecek merakıyla koşulur.
Her şekillenen görüntü, her yansıma,
Gerçeğinden daha büyük ve daha güzel algılanır.
Değişim hızlı ve umut vericidir.
Değişimi hızlandırmak için takıp takıştırmak,
Ne bulduysa sırtına geçirmekten, bıkmaz usanmaz.
Aynaya aynı hızla yaklaşmış,
Çoktan geri gitmişlerin gerçeği,
Hiç ilgilendirmez yaklaşanı.
Onlarla her kesiştiğinde yolu,
Ona söylemeye çalıştıklarını duyamaz.
Sırtını görmemesine rağmen,
Kendini tamamen görüyorum sanır.
Görüntü netleştikçe süratlenir,
Tam karşısına geldiğinde,
Aynanın göstereceği şey muhteşem olmalıdır.
∞Ω∞
Aynaya yolculuk birgün nihayetlenir mutlak.
Aynanın tam karşısındadır artık.
Bu nasıl bir güzellik ve ihtişamdır,
Bakmaya doyulamayan.
Hafif bir yan dönülür.
Evet, karşıdan görülemeyen sırtta güzeldir hani.
Ama birşey çok hayret vericidir.
Tam arkanı dönsen de, birçok kör noktada,
Göremediği yerler olduğunu farkeder insan.
Ayna mı yansıtmıyor acaba, yoksa,
Ben gerçekten tam bir görüntü değil miyim?
Bu soru yavaş yavaş ayakları yere bastırır.
Aynaya az bir mesafe kalmışken,
Tam olan görüntü, aynayla dip dibeyken,
Bazı kısımları sığdıramaz olur yansımaya.
Aynaya yaklaşanlara şöyle bir bakar,
Ve sormaya çalışır bunun nedenini, ancak,
Aynadaki görüntüye öyle kapılmıştır ki herkes,
Muhteşem görüntüleri karşısında,
Herkes büyülenmiş gibi aynaya bakmaktadır.
Çaresiz bir iki adım geri atar.
Şimdi görüntü daha nettir.
Daha yakında durmanın ve daha uzaklaşmanın,
Bu netliği bozacağı gerçeği de daha nettir.
İlk kez gözünü kapar ve derin bir soluk alır.
Sonra tekrar açıldığında göz, bir üstüne başına,
Bir aynaya ve birde dönülüp arkaya bakar.
Evet aynadan geri geri,
Sakince uzaklaşanları farketmeye,
Ama aynaya koşanların telaşlı heyecanlarına,
Hayret etmeye başlar.
Anlamsız ve gereksiz bulmaktadır bu heyecanı.
Bazen yol verir ve güler aynaya koşana,
Ama bazen ısrarla çekilmez aynanın önünden.
Aynadan uzaklaklaşanların çağrısı kırar bu inadını.
• Geri geri yürü, korkma daha iyi göreceksin.
∞Ω∞
Aynadan geri geri yürürken,
Ayakları daha yavaş hareket etmektedir.
Nedense, aynaya koşarken geçmek bilmeyen zaman,
Su gibi akmaktadır.
Yolda, bir zamanlar takıp takıştırılan,
Uysa da, uymasa da giyilmeye çalışılan herşeyin,
Çıkarılıp bir köşeye atıldığını görür.
Aynadan uzaklaştığı halde, hala direnenlere,
Hala takıp takıştıranlara hüzünle bakar.
Belki de aynaya bu şekilde değil de,
Şu şekilde yaklaşmış olsam daha iyi olurdu der.
Ve aynaya yaklaşanlara bağırır.
■ Çocuklar lütfen yavaş, çok yaklaşmayın !
Bir zamanlar o da duymamış olduğunu hatırlar.
Artık, etrafa bakmakta ve görmektedir ki,
En güzel gösteren aynalar;
Dostlarının gözlerindeki sıcak gülümsemedir.
Aynadaki görüntünün büyüklüğü ve ihtişamı değil,
Etrafında kalmışsa gerçeğin küçük ama,
Yansımayan gücü artık onu ayakta tutmaktadır.
Sakince oturup, sadece ve sadece,
Yarış atının kapalı gözlüğüyle yaklaştığı aynanın,
Onda yarattığı hayal kırıklığını,
Bir kez olsun anlatabilmeyi hayal eder.
Ama onu dinleyen herkeste,
Benzer bir kırık ayna hayali vardır.
Dinlemesi gerekenlerse aynaya doğru hızla koşmaktadır.
Simurgun aynası, birgün herkese kendini gösterse de,
Zahiri aynaların tiz sesinde yankılanan,
O tek soru ve tek cevap içindir bu biteviye koşu :
■ Ayna ayna, söyle bana en güzel kim?
■ Sensin sultanım.