Baştan sona bir sanat insanı: Abidin Dino

Ressam olmasının yanı sıra karikatürist, yazar, film yönetmeni kimlikleriyle de bilinen ve çok yönlü bir kültür insanı olan Abidin Dino, yaş gününde anılıyor. Sanatın çoğu alanında kendini kanıtlamış, çağdaş Türk resminin öncülerinden olan Dino, 80 yaşında yaşamını yitirmişti.

Çağdaş Türk resminin öncülerinden; ressam, karikatürist, yazar ve film yönetmeni Abidin Dino, bugün yaş gününde anılıyor. Türk resim tarihinde D Grubu ve Yeniler Grubu adlarıyla anılan sanat topluluklarının öncülerinden olan; Türkiye’nin yanı sıra Fransa, Cezayir, ABD gibi ülkelerde sergiler açan ve “Fransa Plastik Sanatlar Birliği Onursal Başkanlığı”, “New York Dünya Sanat Sergisi Danışmanlığı” gibi görevler üstlenen Dino, sadece resim alanında değil, sanatın hemen hemen her alanında sergilediği çok yönlü kişiliğiyle de biliniyor. 

“SEN MUTLULUĞUN RESMİNİ YAPABİLİR MİSİN ABİDİN?”

Sol görüşlü bir aydın olan Dino, siyasi düşünceleri nedeniyle bir süre Türkiye’de sürgünde yaşadıktan sonra 1952’den itibaren yaşamını Paris’te sürdürdü. Bu dönemde gurbette olan bir başka usta şair Nazım Hikmet’le olan dostluğunu Paris’te devam ettirdi. Bu iki arkadaşın sohbetleri arasında yer alan “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” sorusu, bugüne kadar ulaşmayı başardı. Dino, Nazım Hikmet’in bu sorusuna “Mutluluğun resmi” şiiriyle cevap vermişti.

Şair, Arif Dino’nun kardeşi, yazar Güzin Dino’nun eşi olan Abidin Dino, aynı zamanda Beşiktaş kulübü tarafından efsane futbolcular arasında gösterilen ünlü kaleci Sabri Dino’nun da amcasıydı.

ABİDİN DİNO KİMDİR?

Abidin Dino, 23 Mart 1913’te İstanbul’da doğdu. Divân-ı Muhasebât Müdürü Rasih Bey ile müzik ve edebiyatla ilgili bir hanım olan Saffet Hanım’ın oğlu olan Abidin, ailenin beşinci çocuğuydu. Doğduğu yıl ailesi Cenevre’ye, ardından Fransa’ya yerleştiğinden çocukluğu Avrupa’da geçti. 1925’te ailesiyle birlikte İstanbul’a döndü. Robert Kolej’de öğrenim görmeye başladı. Önce babasının ve ardından annesinin ölümünden sonra sanata olan ilgisinin ağır basması nedeniyle öğrenimini yarıda bıraktı ve ağabeyi şair Arif Dino’nun desteğiyle resim, karikatür ve yazı alanında kendini geliştirmeye başladı.

NAZIM HİKMET’İN KİTAPLARINI RESMETTİ

İlk çizimleri Yarın gazetesinde, ilk yazıları Artist dergisinde 1930’lu yılların başında yayımlandı. Bu yıllarda Nâzım Hikmet’in Sesini Kaybeden Şehir (1931) ve Bir Ölü Evi (1932) adlı kitaplarına kapak desenleri de çizdi ve kendini çok genç yaşta “ressam” olarak kabul ettirdi. Halkın Dostu Gazetesi’nde yayımlanan Atatürk’ü konu alan, çizgilerle süslü röportajı ile Atatürk’ün de beğenisini kazandı. 

1933 yılında “D Grubu” adlı sanat grubunun kurucuları arasında yer aldı. Bu grubun amacı, memlekette sanatın gelişmesini ve yayılmasını sağlamak, düşünce yanı ağır basan resimler yaparak, batıdaki çağdaş akımlarla boy ölçüşecek yenilikler getirmekti.

SİNEMA ÖĞRENİMİ İÇİN SSCB’YE GİTTİ

Aynı yıl Türkiye’nin Kalbi Ankara isimli belgesel filmi çekmek için Türkiye’ye gelen Sovyetler Birliği’nin ünlü yönetmenlerinden Sergey Yutkeviç bir sergide resimlerini görüp beğendi. Yutkeviç’in filmini izleyen Atatürk, kendisinden bir Türk gencini yetiştirmesine olanak olup olmadığını sormuştu. Böylece Yutkeviç, Dino’dan dekoratör ve ressam olarak çalışmak üzere kendisiyle SSCB’ye gelmesini istedi. Dino, 1934 yılında sinema öğrenimi görmek üzere SSCB’ye gitti ve üç yıl kaldı. Üç yıl boyunca Leningrad’da Eisenstein ve Yutkeviç’in yanında makyajdan dekora, rejiden senaryoya tüm yönleriyle sinema eğitimi aldı. Yutkeviç’in yönettiği “Madenciler” filminde çalıştı. Bu dönemde sol fikirlerle tanıştı. 1937’de II. Dünya Savaşı nedeniyle Sovyetler Birliği tüm yabancı öğrencileri ülkelerine geri gönderme kararı alınca Leningrad’dan ayrılmak zorunda kaldı.

PARİS’TE PICASSO GİBİ İSİMLERLE DOSTLUK KURDU

Dino, Sovyetler Birliği’nden sonra Londra’ya ve oradan da Paris’e gitti. İspanya’daki iç savaşta Cumhuriyetçiler safındaki uluslararası gönüllü tugaylar bünyesinde savaşmak için Paris bürosuna başvurduysa da, cumhuriyetçiler açıkça kaybetmek üzere olduğundan kabul edilmedi. 1937’de yerleştiği Paris’te ressam ve dekoratör olarak film çekim çalışmalarında bulundu. Gertrude Stein, Tristan Tzara, Eisenstein, Andre Malraux ve Pablo Picasso gibi dönemin önde gelen sanatçılarıyla dostluklar kurdu.

TÜRKİYE’YE DÖNÜŞÜ

Abidin Dino 1939’da Türkiye’ye döndü, 1941’de arkadaşlarıyla Yeniler Grubu’nu oluşturdu. Grubun açtığı ve liman çevresindeki balıkçıları konu alan sergi, büyük ilgi uyandırdı. Dino, çizgi ve desenlerin ön plana çıktığı resimlerinde işçi ve köylü tiplerini özgün bir üslupla işledi. Başlangıçta Picasso’nun etkisinde kalan sanatçı, daha sonraları yapıtlarında özgün ve yerel bir senteze ulaştı. Çeşitli dergilerde çizgi ve yazılarıyla halktan yana, gerçekçi bir sanat görüşünü savundu. İlk sayısı 18 Kasım 1938’de çıkan S.E.S (Sanat, Edebiyat, Sosyoloji) adlı derginin çıkmasına büyük katkı veren sanatçı, bu derginin kapanmasından sonra pek çok başka dergi çıkardı. Amacı, faşizm ile mücadelede mümkün olduğunca çok kişiyi harekete geçirmekti. Türkiye Komünist Partisi’nin önemli üyelerinden birisi oldu.

SÜRGÜNDE GEÇEN YILLARI

Liman Sergisi’nin açıldığı 1941 yılında Abidin Dino, siyasi nedenlerle önce Mecitözü’ne (Çorum), sonra Adana’ya sürgüne gönderildi. Adana’da Türk Sözü gazetesini yönetti. Kel adlı bir oyun yazdı, ancak oyun hemen toplatıldı. Çukurova’nın pamuk işçilerini konu alan resimler yaptı ve heykel ile ilgilenmeye başladı. 1943 yılında yazar ve dilbilimci Güzin Dikel ile evlendi. Sürgün sona erince İstanbul’a döndü. 1950’de Çingeneler adlı filmin senaryosunu yazdı, senaryo yasaklandı.

PARİS’E YERLEŞMESİ

Dino, 1952’de yurt dışına çıkış yasağı kalkınca kesin olarak Paris’e yerleşti. 1954’ten itibaren sekiz yıl boyunca Paris’teki Mayıs Salonu sergilerine katıldı. Fransa, Cezayir, Amerika gibi değişik ülkelerde sergiler açtı. Fransa Plastik Sanatlar Birliği onur başkanlığı New York Dünya Sanat Sergisi danışmanlığı gibi görevlerde bulundu. “İşkence”, “Atom Korkusu”, “Savaş ve Barış”, “Çıplaklar”, “Dört Kent”, “Dağ-Deniz” gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonlarda yer aldı.

1966’da yönettiği Dünya Futbol Kupası’nı konu alan “Gol” adlı belgesel filmle İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi tarafından yönetmen Robert Joseph Flaherty anısına verilen belgesel film ödülünü aldı. 1968 öğrenci olayları sırasında Paris sokaklarında yürüyüşlere, toplantılara katıldı, sokaklardaki etkinlikleri çizdi. Türkiye’deki ilk kişisel sergisini 1969’da açarak Paris çalışmalarının bir bölümünü gösterdi. 1979 yılında Fransız Plastik Sanatlar Birliği”nin Onursal Başkanlığı’na seçildi, 1989’da Fransız Kültür Bakanlığı’nın Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı ile ödüllendirildi.

Zaman zaman Türkiye’de kişisel sergiler açan Abidin Dino’nun sergileri arasında “Eller, Parmaklar, Acılar, Acayipler, Tedirginler, Domatesler” başlıklı sergisi (1984, İstanbul) ve “Bu Dünya Sergisi” (1987, İstanbul) vardır. El motiflerinden oluşan heykeli 1993’te Maçka’ya yerleştirildi. Aynı yıl, “Biçimden Öte” ve “Acıyı Çizmek” adlı kitaplarını yayımladı.

TİROİD KANSERİNDEN YAŞAMINI YİTİRDİ

Fikret Mualla, Hakkı Anlı, Remzi Raşa, Selim Turan, Avni Arbaş, Nejat Devrim, Mübin Orhon ve Albert Bitran ile beraber Paris Türk Ekolü pentür sanatçılarından olan Abidin Dino’ya 1990’da tiroid kanseri teşhisi kondu. Sanatçı, 7 Aralık 1993 günü Paris’te yaşamını yitirdi. Cenazesi İstanbul’a getirilerek Aşiyan’daki aile mezarlığında toprağa verildi.

Sanatçının 1995 senesinde yapılan heykeli, bugün Kadıköy’deki Özgürlük Parkı’nda yer alıyor.

İKİ SANATÇI ARASINDA UNUTULMAYAN SORU

Abidin Dino ve Nazım Hikmet Paris’te kaldıkları dönemde dostluklarını ilerletti. Nazım Hikmet’in birçok şiirinde Dino’nun çizimlerinden yararlandığı ve iki sanatçının gurbette sanat üzerine uzun sohbetler yaptığı biliniyor. Nazım, eşi Vera’ya için yazdığı “Saman Sarısı” adlı şiirinin içinde Abidin Dino’ya da çağrılarda bulunur. Şiirin içinde yer alan “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” sorusu ise bugüne kadar ulaşır. Abidin Dino ise Nazım Hikmet’in “Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” sorusuna resimle değil, tıpkı Nazım gibi şiirle karşılık verir ve “Mutluluğun Resmi” şiirini yazar.

İşte Abidin Dino’nun Nazım Hikmet’e cevaben kaleme aldığı “Mutluluğun Resmi” adlı şiir:

Kokusu buram buram tüten

Limanda simit satan çocuklar

Martıların telaşı bambaşka

İşçiler gözler yolunu.

İnebilseydin o vapurdan

Ayağında Varna’nın tozu

Yüreğinde ince bir sızı.

Mavi gözlerinde yanıp tutuşan

hasretle kucaklayabilseydim

seninle, bir daha.

Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi

Bağrımıza bassaydık seni Nazım,

Yapardım mutluluğun resmini

Başında delikanlı şapkan,

kolların sıvalı, kavgaya hazır

Bahriyeli adımlarla düşüp yola

Gidebilseydik Meserret Kahvesine,

İlk karşılaştığımız yere

Ve bir acı kahvemi içseydin.

Anlatsaydık

o günlerden, geçmişten, gelecekten,

Ne günler biterdi,

Ne geceler…

Dinerdi tüm acılar seninle

Bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan.

Ve dolaşsaydık Türkiye’yi

bir baştan bir başa.

Yattığımız yerler müze olmuş,

Sürgün şehirler cennet.

İşte o zaman Nazım,

Yapardım mutluluğun resmini

Buna da ne tuval yeterdi;

ne boya…

ABİDİN DİNO’NUN KALEME ALDIĞI ESERLER

Oyun: “Kel” (1944), “Kel- Verese” (1947) 

Deneme: “Ölüm mü? Ne Buluş” (2004), “Eller” (2005)

Monografi: “Fikret Mualla” (1980), Ferit Edgü’nün hazırladığı “Kısa Hayat Öyküm” (1996)

Öykü: Yine Ferit Edgü tarafından 2002’de hazırlanılan 1934 ve 1940 yılları arasında yayınlanmış 5 öyküsü ile yayınlanmamış 3 kısa film öyküsünün yer aldığı “Yeditepe Öyküleri”

Anlatı: “Pera Palas” (1994), Ferit Edgü’nün yayına hazırladığı “Sinan” (1996) ve “Ne Güzel Çocukluktu” (2002), “Kızılbaş Günlerim” (2001)

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bastan-sona-bir-sanat-insani-abidin-dino-1822646