Bazı yıldızlar uzakta ışıldar; Erkan Oğur

Erkan Oğur

H. AYHAN TİNİN

Son yaz akşamlarından biri. Gümüşlük kumsalında dalgalar bile sesini çıkartmaya ürküyor.

Jazz Cafe’nin denize bakan sahnesinde iki usta; Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu… Birlikte konser vermiyor; sözlerini sazlarıyla eğliyorlar.

Sahilde yürüyenler, Hera Restaurant’ın masalarında yemek yiyenler, karanlıkta uçan martılar, çıt çıkartmadan, bir saygı duruşunda dinliyorlar.

Erkan Oğur deyince… Sesi arayan adam!

Halk ozanlarının, blues ustalarının, jazz virtüözlerinin, bilinmedik Anadolu türkülerinin kadim dostu.

Fizik – Kimya mühendisliği okurken, yüzünü ilkokuldan bu yana gönül verdiği müziğe çeviren ‘hoca’nın çalmadığı telli müzik aleti olmadığı gibi bir de kendi icat ettikleri var.

Aşık Veysel ile büyüyen, Jimi Hendrix ile olgunlaşan Erkan Oğur, sesi ararken kendi icat ettiği perdesiz gitarında çeyrek tonları buluyor. Sonra kopuzun büyüğü  ‘Oğur Sazı’ adını verdiği altı telli bir sazı sesler alemine hediye ediyor.

Ve insan olmanın hüznünü, her konserinde iyiden iyiye yaşatıyor dinleyenlerine.

Erkan Oğur’un müziğinde yalnızca notalar yok.

Anadolu hümanizmi var.

Sufi bilgeliğinin sesleri var.

Antik Yunan’dan bugüne erdem anlayışının kökleri var.

Yazının devamını okumak için tıklayın