Bir annenin itirafı – Mine Liman

Deniz Liman
Deniz Liman

Çoçuğumuz olursa adını Deniz koyalım, kız da olsa erkek de sözü ile başladı onun hikayesi.

7 Temmuz 1995 yılında bir kızımız oldu. Tam adı gibi engin, dingin olduğu kadar çalkantılı, içinde pekçok renk, duygu barındırıp onları kucaklayan, anaç Deniz Liman.

Biz ailece yaklaşık 15 yıldır yelkenli tekne ile, denizle yaşıyoruz. Denizi öğrendikçe, kızımızın adı ile ne kadar özdeşletiğini görebildik. Fırtına öncesi sessizlikleri de yaşadık…

Adının avantajı da oldu, dezavantajı da. Anne hocalarım adımı ilk duyunca sen şaka mısın diyor ve bir daha da adımı hiç unutmuyorlar, tahtaya soru yazıp, sınıfa dönüp, Deniz Liman cevaplasın istiyorlar. Sürekli hazır ve donanımlı olmak zorunda kalıyorum diye de şikayetlendi bize ara ara.

Oysa bu bence iyi de oldu onun için, hayata hep hazırlıklı olmak..

Lise döneminde, ne olacağım konusunda da çalkalandı durdu Deniz. Tasarım yapmayı seviyorum, ama doktor olmak da istiyorum. İnsanların estetik kaygılarında tasarım yapacağım, deyip estetik cerrah olmaya karar verdi. TV de, benim bakamadığım, ameliyat programlarını izleyip durdu.

Sonra Nano teknolojiye takıldı. Bu bölümü araştırmaya başladı ve Sabancı Üniversitesini bu sayede iyice içine yerleştirdi. Önce bir yaz okuluna gitmek istedi. Okulu görmek tanımak istiyordu. Gitti ve o Sabancı’lı olarak döndü. Bütün odasına Sabancı Üniersitesi afişleri astı. Bardağı, kalemi, kıyafetleri hep SU idi. Amacı hedefini önünde tutup onun için deli gibi üniversite sınavına hazırlanmak oldu, pes etmedi. Ve burslu olarak kazandı. O artık bir SU’ lu idi. Deniz Liman & SU. (şaka gibi)

Sabancı Üniversitesinde 2 yılın sonunda fakülte ve bölüm seçebiliyorsunuz. Deniz Mühendislik Fakültesinde okumaya başladı. Ancak 1. Yılın sonunda, gönlünde yatan esas bölümün Psikolji olduğuna karar verdi ve fakülte değiştirdi.

Deniz, yüreği kocaman, vicdan ve sevgi dolu, hümanist bir genç. Çocukları çok sevdi ve KAÇUV için 4 yıl çalışıp, kanserli çocuklara bir damla mutluluk taşımak için etrafını da seferber etti.

1 Temmuz da kızım Sabancı Üniversitesi’ nden Psikoloji Ana Dal, Sanat Eleştirmenliği yan dalı diploması alarak mezun oldu.

Her ana baba gibi o törende neler hissettik neler.. Kızımıza değen bakışlarımız da, onun tüm hayatı film gibi aktı bizden ona. Gurur ve mutluluk yağdı üzerine.

Şimdi yüksek lisans yolunda ilerliyor, hedefi kanser hastalığını yaşayan insanların yanında olabilmek, onlara enerji, mutluluk ve güç aşılayabilmek.

Sana, yurtdışına git dediğimde, ben bu topraklarda doğdum, bu toprağın insanlarına faydalı olacağım, Türkiye den asla ayrılmayacağım cevabını bana verecek kadar milliyetçi ve Atatürkçü.

Anneler ve babalar.. Şayet çocuklarımızın çoğu bize bu cevabı veriyorsa, rahat olun. Atatürk’ ün dediği gibi, ülkemiz Türk Gençliğine emanet. O gençlik ki bu emaneti çoktan teslim alıp, yola çıkmış.

Bu değerlere sahip olduğun, başarıların, umutların, enerjin ve en önemlisi akılcılığın ile bizi çok gururlandırdın. Yolun hep açık olsun.

İyi ki doğdun güzel kızım. İyi ki varsın ve dileğim, daha uzun yıllar var olasın…