Bir hüzün çöker içime…”ahh be” derim “ahh…” – Aydın Sihay

Akşam tüm sessizliğiyle çökerdi şehrin üsüne.
Gündüzün o coşkulu, neşeli halinden eser kalmazdı.
Sevmezdim bu sessizliği.
Tedirgin olurdum.
Sesleri severdim ben en çok. Hem de her türlü sesi.
Mesela şam tatlıcının sesi, ne dediğini bi türlü anlayamadığım çörekçinin sesi.
Karşıda ki kebapçıdan yükselen türkücünün sesi, gulle oynayan çocukların neşeli sesi.
Konuşması kalbimi delip geçen komşumuz Fulya ablanın o ahenkli sesi mesela.
Uzaktan geçen bir otomobil sesizliği yırtardı bazan.
Bir iki klakson sesi…
Gecenin neşesi.
Bir fayton yaklaşırdı tıngır mıngır.
Atların nal sesleri arnavut kaldırımda yankılanırdı.
Ne hoş bir ritimdi ama.
Bazen bir cırlavuk ”al sana ses” dercesine öyle bir coşku ve bitip tükenmez bir enerjiyle cırlardı ki.
Durdurana aşkolsun.
Olsun o da keyifliydi.
Küçük bir esinti siptilli’de ki Halk Sinemasında oynayan filmlerin seslerini bana taşırdı.
Cibinliğin içinden kulaklarımı dört açar anlamaya çalışırdım.
Film aralarında cızırtılı plaklarda şarkılar çalarlardı.
Müzeyyen söylerdi daha çok.
Bazen Hamiyet.
Bazen de Safiye.
Ninni gibi gelirdi bana.
Uyuyakalırdım.
———————————————————-
Tepebağ’da ki bu evin önünden ne zaman geçsem nedense o günler gelir aklıma.
Kuş seslerini duyuyor musunuz?
———————————————————-
Aydın Sihay

Tepebağ / Adana