Bu gün aslında dündüyü neden severiz Yenal Bilgici

Bugün Aslında Dündü’yü neden severiz?

İzlediğimiz, okuduğumuz her şey artık ölçüye tabii. Platformlardaki dizilerin ve filmlerin hangi sahnelerinin sevildiği gözleniyor, kategorize ediliyor ve istatistiğe dökülüyor. Kitaplarda hangi satırların altının çizildiği biliniyor. Hangi konular revaçta, hangi sözler tutuyor, senaryo nereye doğru ilerlemeli, ne yöne sapmaktan sakınmalı; hepsinin cevabı belli. Ama bu cevaplar bizi nereye götürebilir?

Konusunu kısaca özetleyeyim:

Harold Ramis’in 1993 tarihli filminde, Bill Murray’nin canlandırdığı Phil Connors isimli hava durumu sunucusu, her yıl tekrarlanan bir doğa olayını ve bu olay çevresinde yapılan festivali haberleştirmek üzere Punxsutawney isimli kasabaya gelir. Hayatından da, işinden de, ayaklarını sürüyerek geldiği bu küçük kasabadan da hoşnut değildir. Haberini yapar ama hava koşulları elvermediğinden kasabayı terk edemez. Çaresiz, oteline döner ve uyur.

Bill Murray (Phil Connors) Bugün Aslında Dündü

Ertesi sabah, bir gariplikler silsilesi yaşar ve çok geçmeden çevresinde dönen tuhaf olayların o “inanılmaz” sebebini kavrar. Hava durumu sunucusu, önceki gün yaşadıklarının aynısını yaşamaktadır… Hayretten hayrete sürüklenerek ve önceden yaşadıklarının üzerinden yeniden geçerek gününü tamamlar ve ertesi gün yeniden aynı sabaha uyanır. Hep aynı günü yaşadığı, absürt bir kısırdöngünün içine girmiştir.

Murray’nin mükemmelen canlandırdığı karakter, bunu kavradığı anda, önce fırsattan istifade etmeye çalışır. Bilgisiyle insanları etkiler, banka soyar ve hoşlandığı kadını (Andie MacDowell) tavlamak için çareler arar; mesela Fransız şiirlerinden dizeler ezberler.

Bill Murray, Andy Macdowel – Bugün Aslında Dündü

Ama aynılığın, hiçbir şeyin değişmemesinin içinde yarattığı boşluk büyür, büyür ve nihayet onu yutar. Kahramanımız sonunda değişmezliğin, her anın, her şeyin birbirine benzemesinin yüküne dayanamayıp intihar eder. Ama bu da çözüm değildir: Gözlerini açtığında yine aynı güne başlamıştır.

Ve sonra…

Sonra Phil Connors isimli hava durumu sunucusunun içinde iyiye, güzele doğru bir şey değişir. Kaderi değiştiremeyecekse bile rutini kırabileceğini anlar. Sonsuz zamanında piyano çalmayı, buzdan heykeller yapmayı öğrenir. Hem hoşlandığı kadının hem de kendi kalbinin derinlerini keşfetmeye girişir. Bunu başarır da… Değişmeyen günün kilidine uyan anahtarı da zaten bu sayede bulur.

“Bugün Aslında Dündü” soğuk kışların, uzun gecelerin en güzel eşlikçilerindendir. Ruhumuzu tatlı tatlı kaşıyan bir fikirdir bu film. Bir yandan en derindeki isteklerimizi, korkularımızı da zahmetsizce sergiler. Rutinin baskısına isyan ve insanın yaratıcılığına bir selamdır.

Ama en önemli başarısı, aynılığın, her şeyin birbirine benzemesinin o korkunç çehresini bize tarif edebilmesinde yatar.

O yüzden de halen unutulmamıştır.

2.

Nörobilimci David Eagleman ile akademisyen ve müzisyen Anthony Brandt “Yaratıcı Tür”isimli eserlerinde bu filmden hararetle bahsediyor; çünkü insanların Murray’nin canlandırdığı karakteri sevmesini önemsiyorlar:

“(…) Neden alkışlarız onu? Çünkü tekrarlayan şey cazip gelse bile kusursuz öngörülebilirlikten hoşlanmayız. Oysa sürpriz bizi yakalayıp kavrar. Otomatik pilottan kurtulmamızı sağlar. Bizi kendi deneyimlerimize karşı uyanık tutar. Aslında, ödül sisteminde devreye giren nörotransmiterler (sinirsel ileticiler), sürpriz unsurunun düzeyine bağlı durumdadır: Düzenli ve öngörülebilir zaman aralıklarıyla verilen ödüllerin beyinde yarattığı etkinlikler, gelişigüzel ve öngörülemeyen zamanlarda verilen ödüllerle kıyaslandığında çok daha azdır. Şaşırma hali doyurucudur.”

Yaratıcı Tür: Fikirler Dünyayı Nasıl Yeniden Yaratıyor, David Eagleman ve Anthony Brandt, Domingo Kitap, Çeviri: Zeynep Arık Tozar, 304 syf., 2019,

Kendi hayatlarımızdaki izini de rahat rahat sürebileceğimiz bir tespit bu: Öngörülebilirlik bir süre sonra bıktırır. İnsan, bildik olanın konforunu sever ama yaşantısında sürprizi de arar.

İnsan şaşırmaktan fena halde hazzeder.

Makalenin deevamı linkte:

https://www.gazeteduvar.com.tr/bugun-aslinda-dunduyu-neden-severiz-makale-1600597

Yenal Bilgici Kimdir?

Yenal Bilgici, gazeteci. 1979 İskenderun doğumlu. Siyaset bilimi eğitimi aldı. 2000 yılında gazeteciliğe başladı. Nokta, Aktüel, Newsweek, GQ Türkiye, Habertürk ve Hürriyet’te çalıştı; yazılı ve görsel birçok başka mecrada yazdı çizdi anlattı. Siyaset, kültür, tarih üzerine röportajlar yaptı, yapmaya devam ediyor. 2022 Ocak’ında Türkiye’de son dönemde yaşananları hakikat-sonrası çerçevesinde ele aldığı “Memlekette Tuhaf Zamanlar – Hakikat Sonrasıyla Geçen İki Binli Yıllarımız” isimli eseri Doğan Kitap’tan yayımlandı. 2019’da tarihçi İlber Ortaylı ile “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” isimli, büyük ilgi gören bir nehir röportaj kitabı yayımladı, bu kitabı 2022 Şubat’ında yine Ortaylı ile söyleştiği “İnsan Geleceğini Nasıl Kurar” takip etti. Özellikle Avrupa gündemini takip etmeyi, toplum ve teknolojinin kesişiminden türeyen yeni dünya üzerine düşünmeyi, edebiyatı ve bir de bloglarında ‘Eski Usul’ ve ‘Tuhaf Zamanlar’ yazmayı seviyor.