Bu şehrin ta kendisidir karnaval – Zeynep Kural

/resimler/2018-1/29/1236589096925.jpgÜç gündür aralıksız yağan yağmurlar durmuş, yıkanmış ruhuyla Adana, güneşli bir güne başlar. Cumartesi telaşında, karşımda, giyinmiş kuşanmış genç kızlar, bir masum masal yaşar. Onlardan hiç de geri kalmamış kaldırımdaki ağaçlar, bürünmüş kendi rengine, süsünü saklar. Aklımda geçmiş çağlardan kalmış, birbirini kovalayan hatıralar.

***

Uzun yıllardır bu şehrin sokaklarında her mevsim yeşil olan bir ağaç yaşar, o yeşil arasında da yerini çiçeğe bırakana kadar, inci tanesi gibi sıralanmış turuncular. Kışı unutturan güneş misali parlayıp dururken bir tomurcukla çiçek açar, gelinlerin duvağındaki beyazlar gibi kıvrılırken bir rüzgarla koku yayar. Zamanla meyve verip, olgunlaşıp, eğse de başını, yine de dik tutar gövdesini, dalını. Ne turunçtur ne de portakal, esas olan; her bir yaprağında saklıdır anılar, sayesindedir, gönlümüz her mevsim bahar.

***

Günün birinde bir Adanalıyla dile gelir, sarılın köküme, yaslanın bedenime, bize ait ne varsa birlikte yaşayalım, yaşatalım der coşar, kokusu sebep olur, bir rüyadır artık, ardından aşıklar koşar. Nihayet, özleyenlere, bilmeyenlere, dünyaya bir karnaval olur, kilometrelerce uzaktan kollarını açar, sığınağıdır o şölenin kalbimizdeki dokular.

***

İşte böyle bir ağacın gölgesi altında geçti yıllarımız. Çocukluğumuzun, ilk gençliğimizin art arda sıralanıp önümüze dizildiği bu günlerde, elimizde kalanlara daha da sahiplenmemiz gerektiği duygusuyla dolu her yanımız. Bu yüzdendir portakal çiçeği kokusu sinmiş elleri tutmamız. Belki de bu sebepledir nefesimiz yettiğince içimize çekerken benzer heyecanı hissetmemiz.

***

Hiç kolay olmasa da aynı yolları birlikte adımlamak, ortak bir geçmişten geleceğe doğru farklı köşe başlarından yol almak. Var olanları heybemize katıp bir karnavalla coşuyorsak eğer, hakikatte olan şudur ki; bu şehir için değer.

***

Bunlardır bizi biz yapan, bizken tadına vardığımız her lezzeti, güzel günlere taşıyan. Açacak tüm çiçeklerin kokusunda umutları tazeleyen, yıkayan. Ama yine de Nisan´da Adana´yı siz de görmelisiniz, hissetmelisiniz, yaşamalısınız. Anlamalısınız ki bu ağaçların süslediği caddelerdeki, çiçeklerinin kokusunun sindiği gecelerdeki yaşanmışlıklardır kayda değer olan. Ve böyle yaşayan her neslin ruhunda açmış bir goncadır aslında kaybolmayan.

***

İnanıyorum ki peşinizden ayrılmayacak bu duygu, ancak o zaman gerçeğe dönüşecek. Ve zamanla rüzgarın her esişinde yönünü bu topraklara çevirecek. O topraklar ki sarı sıcağın boz renginde dahi, sizi kendine aşık edecek.

***

Turunçlar yavaş yavaş kaldırımlara dökülüyor buralarda. Yine mevsim ilkbahara, şehir karnavala hazırlanıyor. Yakındır kapının önündeki ağaçta ilk filizin yeşermesi, arının bal alacağı çiçeğin fışkırması. Kim bilir belki de börtü böceğin bereketiyledir etrafın neşelenmesi. Bakkalın önündeki çilingir sofrasıdır tanımadık kadehlerin çınlayan sesi. İster istemez dağılıyordur havaya, sıkmacı Hatice´nin ışıldayan gözlerle gülümsemesi.

İşte bu yüzdendir; bu şehrin karnavala dönüşmesi.

***

Ya da her birimizi pek çok kez coşturan, yan yana, omuzlarımız birbirine değiyorken ne kadar da çok olduğumuzu anlatan, taşından, toprağından, çiçeğinden, ağacından, irisinden, ufağından yayılan, her Nisan´da, Adana´da olmanın keyfini yaşatan.

Aslında bu şehrin ta kendisidir karnaval.

 

Kaynak: yeniadana.net