ÇDSO’dan 13 Ekim Konser Programı – Taşar Erkol

Konser Tarihi: 13 Ekim 2023

Konser Saati: 20:00

Konser Salonu: ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KONSER SALONU

KONSER PROGRAMI

 

  1. W. A. MOZART : PİYANO KONÇERTOSU No: 20
  2. F. SCHUBERT : SENFONİ No: 5

 ŞEF                 : Hasan Niyazi TURA

SOLİST          : Lorenzo di BELLA

 HASAN NİYAZİ TURA

1982 yılında İstanbul’da doğdu. Küçük yaştan itibaren kompozisyon, armoni ve kontrpuan çalışmalarına babası Prof. Yalçın Tura ile başladı. 7 yaşında Prof. Gönül Gökdoğan ile başladığı keman eğitimini, Prof. Nuri İyicil ile sürdürerek 2003’te mezun olduğu Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Prof. Hasan Uçarsu ile de özel olarak kompozisyon çalıştı.

2004 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın açtığı Ulusal Beste Yarışması’nda, henüz 22 yaşındayken “1. Senfoni”si ile Büyük Ölçekli Senfonik Eserler kategorisinde Birincilik Ödülünü kazandı.Kemanda ustalık çalışmalarını Prof. Cihat Aşkın ile sürdürerek 2006 yılında Cemal Reşid Rey’in Keman Konçertosu’nun ilk seslendirilişini gerçekleştirdi.

Şeflik çalışmalarına özel olarak Gürer Aykal’la başlayan Tura, 2010 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Prof. Rengim Gökmen ile Orkestra Şefliği Yüksek Lisans çalışmalarını tamamladı. Ülkemizde CRR Senfoni Orkestrası, Hacettepe Senfoni Orkestrası, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası, Karşıyaka Oda Orkestrası ve Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nın yanı sıra; Bulgaristan’da Sliven (İslimye) Senfoni Orkestrası (2011), Kazakistan’da Karaganda Senfoni Orkestrası (2012) ve Almanya’da Orta Saksonya Filarmoni Orkestrası (2014) ile şef olarak sahneye çıktı.

2012 yılında bestelediği ve ilk seslendirilişi aynı yıl Katar’da yapılan “Klarnet Konçertosu”, sırasıyla Letonya, İsviçre, Almanya, İsveç, Hong Kong ve ABD’nin yanı sıra ülkemizde de çeşitli solistlerce seslendirildi.

Şefik Kahramankaptan’ın proje ve librettosu, Nugzar Magalaşvili’nin koreografisi ile bestelediği “Aspendos: Yüzyılların Aşkı” balesi, 20. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’nde (2013) sahnelendi.

  1. İstanbul Müzik Festivali’nin (2015) açılışında seslendirilen “Şehidin Türküsü” senfonik şiiri ile, “Konçertango” adlı keman konçertosunu besteledi, bu eserin Almanya’daki seslendirilmesinde (2017) solist olarak sahneye çıktı.

Andante dergisi 2016 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde Yılın Bestecisi seçilen ve 2007-2018 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda 1. Keman grubu üyesi olarak çalışan Hasan Niyazi Tura, halen İstanbul devlet senfoni orkestrası ve Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’nda Şef Yardımcısıdır.

LORENZO di BELLA          “Piyano’’

Piyano çalışmalarına 5 yaşında başladı. Gelecek vaat eden bir öğrenci olarak Pesaro Rossini Konservatuarı’ndan mezun oldu. Takip eden beş yıl boyunca Imola’daki “Piyano Akademisi – Incontri col Maestro”da Franco Scala ve Lazar Berman’ın kurslarına katıldı, 2002 yılında mezun oldu ve eğitimini Roma’daki “St. Cecilia Ulusal Akademisi’nde Sergio Perticaroli ile tamamladı. Haziran 2004’te en yüksek oyla mezun oldu.Yoğun müzik faaliyetleri onu birçok orkestrayla iş birliği yapmaya yönlendirdi:

Floransa Senfoni Orkestrası, Filarmonica Marchigiana Orkestrası, Pescara Senfoni Orkestrası, Milano “Pomeriggi Musicali” Orkestrası, San Remo Senfoni Orkestrası, Bacau Filarmoni, O’Porto Ulusal Orkestrası, Ulusal Senfoni Orkestrası. Ucraine, Nancy Senfoni Orkestrası, SüdWestDeutsche Philarmonie, Villingen-Schwenningen Senfoni Orkestrası, Philharmonisches Kammerorchester Berlin, Moravya Filarmoni Orkestrası, Batı Bohemya Orkestrası ve Yeni Dünya Filarmoni.

Önemli şeflerle iş birliği yaptı:

Kirill Karabits, Vassylis Christopoulos, Reinhard Seehafer, Jorge Iwer, Zbinĕk Müller, Vladimir Sirenko, Michael Maciaszczyk, Michel Brousseau, David Crescenzi, Francesco Lanzillotta, Luigi Piovano.

Lorenzo Di Bella, Teramo’daki “G.Braga” Yüksek Müzik Okulu’nda ana piyano profesörü olarak ve aynı zamanda Recanati’deki (İtalya) “Accademia Pianistica delle Marche”nin sanat yönetmeni olarak çok aktif bir öğretim programına sahiptir. Civitanova Classica Piyano Festivali, ‘Mugellini Müzik Festivali’ ve San Benedetto del Tronto’daki (İtalya) ‘La Palma d’Oro’ Uluslararası Piyano Yarışması’nın kurucusu ve sanat yönetmenidir.

Lorenzo Di Bella, dikkat çekici bir piyanist, birçok uluslararası piyano yarışmasında ödül sahibi olmasının yanı sıra Cremona’daki “Monteverdi” Yüksek Müzik Okulu’nda baş piyano profesörüdür.

1.lik Ödülü ve Altın Madalya ‘Horowitz’ Uluslararası. Piyano Yarışması- Kiev

Piyano Profesörü ‘Braga’ Konservatuarı- Teramo

Sanat Yönetmeni ‘Mugellini Festivali; Civitanova Classica Piyano Festivali, La Palma d’Oro’ Uluslararası. Piyano Yarışması

Çeşitli uluslararası piyano yarışmalarında ödül kazanan, 2005 yılında “V. Horowitz” Uluslararası Piyano Yarışması Kiev’de. 2006 yılında eski İtalya Cumhurbaşkanı CACiampi, 2001 yılında vefat eden ünlü orkestra yönetmeni Giuseppe Sinopoli’nin anısına kendisine “Sinopoli Ödülü”nü verdi. Son yıllarda Spoleto Teatro ‘La’daki Two World’s Festival’de büyük bir başarıyla sahne aldı. Venedik’te Fenice’, Vicenza’da ‘Teatro Olimpico’, Ancona’da “Teatro delle Muse”, Bolzano, Montreal’de Michelangeli Salonu (Maison Symphonique), Utrecht’te Liszt Festivali’nde, Zürih’te ETH, Hamburg’da Marianske Lazne’de Chopin Festivali, Berlin, Praha, Krakow, Saraybosna, Pekin, Şanghay (Oriental Center), Denver (CIPA) Milano’daki “Società dei Concerti” de

WOLFGANG AMADEUS von MOZART

Vaftiz adı: Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart Doğum: 27 Ocak 1756, SalzburgÖlüm   : 5 Aralık 1791, Viyana

 Klasik Batı Müziği’nde Klasik dönemin etkili ve üretken bestekârlarından biridir.

Mozart, olağanüstü yeteneklerini erken yaşta göstermeye başladı. Beş yaşında piyano ve keman konusunda yetkin hale gelmiş, beste yapmaya başlamıştı ve Avrupalı kraliyet ailelerine konserler veriyordu. 17 yaşında Mozart, Salzburg sarayında müzisyen olarak görev yapmaya başladı ama orada tatmin olmayınca daha iyi bir pozisyon aramak üzere seyahatlere çıkmaya başladı. 1781’de Viyana seyahati sırasında Salzburg’daki görevinden ihraç edildi. Bunun üzerine Viyana’da kalmaya karar verdi. Viyana’da daha meşhurdu ama maddi güvencesi daha azdı. En ünlü senfonilerinin, konçertolarının ve operalarının birçoğunu ve Requiem’in bazı kısımlarını Viyana’daki son yıllarında besteledi. 35 yaşında öldüğünde Requiem henüz tamamlanmamıştı. Ölümüyle ilgili ayrıntılar hâlâ tartışma konusudur.

Bestelediği 600’den fazla eserin birçoğu senfoni, konçerto, oda, opera ve koro müziğinin zirve noktaları olarak kabul edilir. Mozart tüm zamanların en önemli klasik bestecileri arasında sayılır ve Batı müziği üzerindeki etkisi çok derindir. Ludwig van Beethoven ilk eserlerini Mozart’ın gölgesinde bestelemiştir. Joseph Haydn, Mozart için “Böyle bir yetenek 100 yıl boyunca bir daha gelmez.” demiştir.

En önemli esin kaynaklarından biri Johann Sebastian Bach’ tır. Bach’ın eserleri birçok kez Mozart’ın esinlendiği eserler olarak gösterilmiştir.

Türklerin Avrupa’da moda olduğu o yıllarda, Mehter ritminden esinlenen Mozart, 11 numaralı La Majör Piyano Sonat’ının (K. 311) 3. bölümünde “Ronda alla Turca” (Türk Marşı)’nı besteler. Ayrıca Viyana’da Türk elçinin kızı Zaide adına opera besteler.

Dünya tarihinin belki de gelmiş geçmiş en büyük müzik dehasının sadece 35 yıllık bir ömür yaşaması ve bu ömüre 626 ölümsüz eser bırakması, kendisi belki de müzik dünyasının en büyük kazançlarından biri olsa da kısa ömrü de müzik dünyasının en büyük kaybıdır.

Mozart’ın müziği, Haydn’ınki gibi, klasik müziğin ilk örneklerindendir. Çalışmaları, o dönemin tarzını değiştirmiş ve barok tarzı ile de karışımını sağlamıştır. Mozart’ın kendine ait tarzı klasik müziğin tamamının gelişimine paraleldir. Çok yönlü bir besteciydi, hemen hemen her türde müzik yazardı. Bunların arasında senfoni, opera, solo konçerto, oda orkestrası, yaylı kuartet ve yaylı kentet ve piyano sonatları da vardır. Bu türlerin hiçbiri yeni değildi, ama piyano konçertosu Mozart’ın tek başına geliştirdiği ve popüler ettiği bir türdür. Ayrıca önemli sayıda dini müzik de yayımladı, bunların arasında ayin müzikleri de vardı ve birçok dans müziği de besteledi; divertimenti, serenadalar ve diğer hafif eğlenceli türlerde.

Mozart ilk yıllarından beri müthiş bir kulağa sahipti. Duyduğu her müziği hafızasına bir daha çıkmayacak üzere yazabiliyordu. Gezilerinin de oldukça fazla olmasından dolayı, nadir bir tecrübe koleksiyonu edindi. Londra’da bir çocuk olarak J. S. Bach ile karşılaştı ve müziğini dinledi. Paris, Mannheim ve Viyana’da da buradaki bestekârlarla karşılaştı. Muhteşem Mannheim orkestrasıyla beraber çalıştı. İtalyan açılışları ve opera buffalarıyla karşılaştı. Bunların hepsi, gelişiminde önemli bir rol oynadı. Londra ve İtalya’da galant tarzı o dönemde oldukça popülerdi. Basit, hafif müzik, sesin yavaşlamasına bir tutku, vurgulara önem veren, hâkim ve ana notanın üstündeki dördüncü ve altındaki notayı çıkartarak, simetrik cümlelerle ve açık bir mimari sundu. Bu tarzın etrafında gelişen klasik müzik, Barok’ un karmaşık tarzına bir tepkiydi. Mozart’ın ilk çalışmaları, İtalyan uvertürleriydi. Diğerleri J.C. Bach’ın eserlerine oldukça benzerdi ve başkaları da Viyana’daki eserlerin değişik bir şekilde vurgulanmasıydı. Mozart’ın en tanınan özelliklerinden biri de belli bir düzenin uyumuydu; sesin yavaşlamasına ana nota etrafında yöneliyordu ama Mozart, bunu değiştirerek uyumu ses yavaşlamasının daha güçlü yarıya geçmesini sağlamıştı. Mozart’ın Phrygian anlayışı da bunu gösterir.

Mozart olgunlaştıkça, Barok müziğinden birtakım yeni özellikler daha uyarlamıştır. Örnek olarak, 29. Senfoni’nin La Majör (K. 201)’ünde kontrpuana ait iki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınmasından meydana gelmiş tema kullanıyordu, ilk hareketinde ve düzensiz ifade uzunluklarını denemiştir. 1773’teki bazı kuartetleri fugal finalleri vardır ve büyük olasılıkla Haydn’dan esinlenmiştir.

Daha sonraki operalarında da enstrümanların, orkestranın, ton renginin psikolojik ve duygusal hisleri ve dramatik geçişleri ifade edebilmek için yeni yöntemler geliştirmiştir. Senfonilerinde çözülemeyecek seviyede karmaşık bir şekilde orkestrasını kullanması, orkestranın psikolojik etkilerini geliştirmiş ve daha sonra da opera olmayan eserlerinde de görülmüştür.

PİYANO KONÇERTOSU No: 20   Re Minör, KV 466

Bestelenme Tarihi: 10 Şubat 1785, Viyana Hemen ertesi günkü abonman konserinde yorumlandı.

Kısaca kendi portresini yansıttığı eser olarak kabul edilen bu konçertoda Mozart, artık sosyetenin hizmetinden uzaklaşmış, onların beğendiklerine yönelmek yerine sanatın sonsuzluğuna yönelmiştir.

Eserin Bölümleri:

  1. Allegro
  2. Romanza
  3. Rondo (Allegro assai)
  1. Bölüm

Solo piyano ve flüt, iki obua, iki fagot, iki korno -Mozart’ın “clarini” adını verdiği- iki trompet, timpani ve yaylı çalgılar için yazılan konçertonun 1. Bölümü 4/4’lük ölçüde, Re minör tonda, çabuk (AIIegro) tempoda karanlık havada uzun bir orkestra girişiyle başlar. Orkestra -ölümün, Requiem’in tonalitesinde- sunduğu bu temayla yalnızca kötü kaderi vurgulamak ister gibidir. İlki basların egemenliğinde Re minör, ikincisi Fa Majörde önce flüt, sonra obua, en sonunda da yaylılarda değişimle duyurulan iki tema da orkestraya verilmiştir; piyano bunlarla ilgilenmez, kendi sakin ve lirik resitatifine başlar, sonra 16’lık notalarla hızlanır, orkestranın birinci temasıyla birleşir. Kromatik yükselen bu pasajlar süsleme değil, tutkulu heyecanın anlatımıdır. Piyanonun sunduğu ikinci tema daha ezgiseldir ve gergin ortamı hafifletir. Piyanonun içtenlikli üçüncü teması ise üfleme çalgıları daha dostça davranmaya zorlar gibidir. Geliştirimde ise üç kez -Fa Majör, Sol minör ve Mi bemol Majör- piyanonun lirik resitatifi akıcı arpejlerle işlenir. Tekrar (reprise) bölmesi ise dramatik aksanlarla başlar. Mozart’ın solist yerine senfonik anlatıma verdiği önemi sergileyerek bölümü hafifçe sona erdirir.

  1. Bölüm
  2. bölüm yine 4/4’lük ölçüde, alışılmamış Si bemol Majör tondadır. Temposu belirtilmemiş, ancak Mozart’ın piyano konçertosunda ilk kez kullandığı Romanze (romans) başlığı uygun görülmüştür. Ama bu sade başlık altında ince bir bestecilik ustalığı hem basitlik hem de anlatım mükemmelliği gizlenir. Daha lirik yansıtabilmek için orkestradan trompetleri ve timpaniyi çıkaran Mozart bu üç bölmeli romansı solo piyanoyla başlatır. Piyanonun sunduğu, genellikle ağırca (Andante) tempoda çalınan bu tema, Mozart’ın en güzel ve duygulu melodilerindendir. Ama Mozart alla breve çizgisiyle temponun çok ağır alınmasını önlemiştir. Bu ezgisel tema, piyano ve orkestra arasında geniş bir ırmak gibi, ama paylaşılarak sakin ve berrak akar. Aradaki intermezzo benzeri bölme ise kontrast oluşturmak için Sol minör tonda, biraz huzursuzca gezinen 16’lık triyole (üçleme) piyano figürleriyle işlenir, buna da metal üfleme çalgılar melodinin parçalarıyla karşıtlık sağlar. Lirik ve soylu melodinin tekrar hazırlanıp sunulması bölüme yine eski havasını kazandırır ve Romanze hafifçe sakinleşerek ustaca bir ritardando ile sona erer.
  1. Bölüm

Rondo başlıklı 3. bölüm 4/4’lük ölçüde, yine alla breve işaretli, oldukça çabuk (AIIegro assai) tempoda ve ana tonalite Re minörde başlar. Yine piyanonun solo sunduğu canlı temayı, orkestranın tuttisi alıp geliştirir. Piyano tarafından atılırcasına bir buçuk oktavlık bir gam gibi yükselerek başlayan ve “Mannheim roketi” diye de anılan stildeki bu tema, kontrpuan ustalığıyla orkestra tarafından işlendikten sonra iki yan tema daha oluşur: Kovalanırcasına, baskı altındaki Fa minör temayla sakin ve sevimli oluşuyla çevreye yabancı kalan Fa Majör tema… Ama ana tema her zaman karışmakta, piyano kadansına başlayacağı zaman bile aniden ortaya çıkmaktadır. Piyanonun uzun ve ana tema üzerine kadansından sonra tahta üflemeler yine ana temayla belirir ve tüm orkestra canlı bir coda’yla Majör tonda eseri sona ulaştırır.

FRANZ PETER SCHUBERT

 Doğum            : 31 Ocak 1797, Viyana Ölüm               : 19 Kasım 1828, Viyana

Vasiyeti üzerine Viyana Merkez Mezarlığında çok sevdiği Beethoven’in yanına gömülür.

Çek asıllı bir baba ve Polonyalı bir anneden, dünyaya gelir. Babası, Viyana’nın banliyösü Lichtenthal’de sevilen, sayılan bir okul müdürüydü; aynı zamanda amatör müzisyendi. Dünyaya gelen on dört kardeşten dokuzu daha bir yaşına gelmeden ölür, geriye Franz ile beş kardeşi kalır.

Franz, beş yaşına geldiğinde ilk müzik derslerini ailesinden alır. Babası temel müzik derslerini, keman çalmayı öğretir. Kendisinden 13 yaş büyük ağabeyi Ignaz da piyano dersleri verir. Yeteneğini fark eden babası, Lichtenthal korosunun şefi Michael Holzer’den piyano, org ve şan dersleri aldırır. Sesi güzeldir, Lichtenthal korosunun ilk soprano sesli erkek koristi olarak tanınır. 9 Ekim 1808’de Viyana’da açılan bir sınavı kazanarak Kraliyet Kilisesi Korosu’na katılır. Burada kaldığı beş yıl boyunca çok şey öğrenir. Okul yaşamı biterken, birçok bestesinin yanı sıra ilk senfonisini de yazar.

1815 yılı Schubert’in yaşamında bir dönüm noktası oldu denilebilir. İsveç asıllı olan, ama Almanya’da doğup büyüyen, iyi bir aileye mensup, hukuk öğrencisi Franz von Schober, Schubert’in şarkılarını duyup çok etkilenir. Kendisiyle tanışmak üzere Viyana’ya gelir, onun tüm zamanını beste çalışmalarına vermesi için maddi anlamda destekler, aynı evi paylaşırlar.

1818 yazında Schubert, Viyana’dan ayrılıp Kont Esterhazy’nin davetlisi olarak Macaristan’a gider. Ancak arkadaş çevresini özlediği için 1819 yılı başlarında Viyana’ya geri döner.

Schubert, 1818’de 21 yaşında rahatsızlanır; 1822’de hastalık daha belirgin olarak ortaya çıkar ve frengi tanısı konulur. Bu arada 1822’de 8. Senfoni olarak da bilinen, diğer adıyla “Bitmemiş Senfoni” yi besteler. Onun adıyla özdeşleşen bu yapıtını Schubert’in tamamlayamadığı varsayıldığı için yapıt, bugün de bitmemiş tanımlamasıyla anılmaktadır.

Bu hastalık müziğine de yansımıştır, “Death and The Maiden” buna örnek gösterilebilir. Eserin içeriği ve anlamı Paris’te Musée d’Orsay’da sergilenen Death and The Maiden isimli tablo ile özdeşleşir. Burada ölüm siyah elbiseli bir kadın olarak betimlenir.

Schubert, klasik bir dönemin bittiği ve yeni bir romantik akımın başladığı tarihsel bir gelişim döneminin başında bulunur. Sanatçının müziği, Romantizm’ in ruhsal değişkenlerine, çekiciliğine, arayış dolu dünyasına yatkındır. Schubert, bir Romantik-klasikçi olarak nitelenir. Bu tanım, bestecinin iç dünyasındaki romantizm ile Haydn, Mozart, Beethoven geleneğini birleştirmesindendir.

Ama asıl Schubert, bir nevi melodi demek olan Lied sanatının tartışılmaz öncüsüdür. Kendisinden önce pek çok besteci lied yazar. Hiçbiri onun kadar başarılı değildir.

Diğer yapıtlarına göre operada başarısız olduğu görülür.

Dünyanın Schubert’in dehasını kavraması ölümünden sonra yaklaşık kırk yıl alır. Yüzyılın ikinci yarısına doğru, müziği yayımlanmaya ve geniş bir alana dağılmaya başlayınca, Brahms’ın, Dvorak’ın, Bruckner’ın ve Mahler’in düşünüşünü etkiler. Kuşkusuz Schubert ilk romantik değildir. Carl Maria von Weber çok daha fazla romantikti ve gelecek kuşağı çok daha fazla etkiler. Schubert ilk romantik olmasa bile, daha da anlamlı başka bir yer işgal eder. Müziğin ilk lirik şairidir. Schubert’in eserlerinin hikayesi bütün sanatçılarda olduğu gibi onun hayat öyküsüdür diyebiliriz. Kendini anlatmak, duygularına, heyecanlarına, acılarına ait, en derin, en dokunaklı, en etkili, en güzel şeyi ifade etmek için yazar.

İşte bu nedenle Schubert’in eserleri doğaçlama çalınıyormuş hissi verir.

SENFONİ No: 5        FD.485           Si majör

Önceki senfonisinin tamamlanmasından altı ay sonra tamamlanmıştır. Süre: Yaklaşık 28 dakika

 Eserin Bölümleri:

  1. Allegro                                                 (B majör)                         
  2. Andante con moto                           (E majör)
  3. Menuetto, Allegro molto – Trio (Sol minör, Sol majörde bir Trio ile)
  4. Final, Allegro vivace                       (B ♭ ♭ majör)                         

 1. Bölüm

Bu bölüm Schubert’in yavaş bir girişle başlamayan ilk senfonisidir. Bölümü başlatan, Dördüncü Senfonisinin finalinde ana tema 5. ölçüden önce başlayana benzeyen dört ölçülü yapısal bir iyimserliktir. Ana tema, tüm parçalara hâkim olan noktalı bir ritimle basit yükselen bir arpejdir. İlk bölüm, biraz alışılmadık bir sonat formudur, daha alışılageldiği gibi parçanın ana tonunda değildir. Schubert bu durumu daha önce İkinci Senfonisinde kullanmıştı.

2. Bölüm

Yavaş hareket, tekrarlanan iki kıtadan oluşan bir temayla açılıyor. Bunu takiben, 19 yaşında bile Schubert’in çok karakteristik özelliği olan C ♭’ ye bir modülasyon var. Ana temaya dönüş, yolda Sol minörden geçerek basittir. Daha sonra uzak modülasyonun tekrarı var, ancak bu sefer daha hızlı bir şekilde G ♭’ ye dönüş var.

3. Bölüm

W. A. Mozart’ın 40. Senfonisi’ndeki menuetto’nun polifonisi olmasa da kromatikliğine sahiptir. Bölümün ortasında modülasyon için kullanılan ilerleme, baskın bir yedinci akor için aynı yaklaşımı (enstrümanların kademeli olarak katmanlandırılması) kullanarak neredeyse doğrudan Mozart’tan ödünç alınmıştır. Üçlü baştan sona sessizdir ve yalnızca fagot ve yaylılardan başlayarak ve tutulan alt yaylı notalar üzerinde pastoral bir ruh halinin ince bir önerisiyle, enstrümanları yalnızca yavaş yavaş biriktirir.

4. Bölüm

Final, dört bölümden en kısa olanıdır.