Emre Toğrul / Varoluşun Büyük Temsilcisi, Alışkanlıklarımız

“Hiçbir şey işe yaramıyormuş gibi göründüğünde,

Gidip önündeki kayayı parçalamaya çalışan bir taş kırma makinesine bakarım.

Belki de bir çatlak bile oluşmadan yüz kere darbe indirmek zorundadır.

Ancak yüz birinci darbede taş ortadan ikiye ayrılır ve ben bunu

Başarının son darbe değil, öncesinde inen darbelerin hepsi olduğunu bilirim.”

San Antonio Spurs soyunma odasında sosyal reformcu Jacob Riis’den alıntıdır.

Mesleki rutin içinde boğulmuş ve çalışmaması yaşamla bağdaşmayan insanların,

Burada ne yazık ki bir işkolik olarak kendimi de bu gruba katıyorum,

En büyük özelliği, verimliliklerine rağmen alışkanlıklarının faydasını sorgulamalarıdır.

Alışkanlık oluşturmak ile özgürlüğe erişmek arasında tercik yapılacak değil,

Aksine biribirini tamamlayan şeylerdir.

Alışkanlıklar özgürlüğü kısıtlamaz aksine özgürlük yaratır.

Hatta alışkanlıklarını ele almayan insanlar en az özgürlüğe sahip insanlardır.

Defalarca aynı şeyleri uygulamak ve yaşam rutini haline getirmekten kasıt,

O eylemin bize sunduğu beklenmedik ödülü kavrama farkındalığıdır.

Beklenmedik bir ödüle şans eseri denk geldikten sonra, hayat stratejinizi değiştirirsiniz.

Beyniniz ödülün öncesinde yaşanan olayları derhal sınıflandırmaya başlar.

‘’Bir dakika, bu bana çok iyi geldi. Hemen öncesinde ne yapmıştım?

Bu, bütün insan davranışlarının ardındaki geri bildirim döngüsüdür:

Dene, başarısız ol, öğren, farklı şekilde dene.

Pratikle işe yaramaz hareketler silinir ve işe yarayan eylemler pekişir.

Alışkanlık böyle oluşur dostlar.

∞Ω∞

İnsan alışkanlıkları arasında yol alan, onlara sıkı sıkıya sarılmış ömür içinde,

İyi yada kötü, bu alışkanlıklar sayesinde özgürleştiğini bilemeyecektir.

Varoluşunun en büyük handikapı, nihai yokoluşu öyle bir yerde muhafaza eder ki,

Alışkanlıkları ve bu ödüllü rutini, onu adeta bu gerçekten uzak tutan vahalardır.

Çoğu insanı hayatta tutan, nefes aldıran ve yaşam desteği babındaki bu durum,

İyi yada kötü alışkanlığının farkındalığındaki başlıca ipucu,

Alışkanlığın kodlanmasıyla ortaya çıkan ortamsal işaretlerin harekete geçirdiği dürtüdür.

Her yaşayan kişinin en güvenli yaşamsal alan olarak uzun hikayeler sonucu çerçevelediği,

Geleneksel, genetik kökene atfedilebilecek, gelişimsel ve belleksel bacakları olan,

Alışkanlık dediğimiz şey, aslında nihai korkunun içinden geçip özgürleştiğimiz alandır.

Kendimiz yada çevremizin bu gerçeği gözardı ederek verdiği işaretlerdeki dikkatsizlik,

Alışkanlığı, iyi yada kötü, durdurmak yerine tekrarına yol açan temel hatadır.

Sağlıksız, zarar verici yada kişisel haraplayıcı alışkanlıklardan kurtulunamaması,

Tıpkı takrar edilen iyi bir alışkanlığın ödülü gibi,

İnsanı nihai yokoluşun ve ya onu temsil eden ikincil, üçüncül duyguların,

Derin kederinden bir süre de olsa uzaklaştırıp, kişiyi gerçekten özgürleştirmesidir.

İşin ilginç yanı, iyi veya kötü alışkanlıkların hepsinde insan aynı hedef için çalışırken,

Biribirlerinin alışkanlıklarına olan duyarsızlıkları ise gafletin en yalın halidir.

∞Ω∞

Bir insan kendine, etrafındakilere ve kavramlara rağmen niye alışkanlık sürdürür,

Neden kanıtlı zararlarına rağmen o şeyi içer, öylesine yer, sürekli o şeyi yapar da,

Alışkanlıklarından vazgeçmek, almamak, vermemek, durmamak, dinlenmemek,

İyi yada kötü, o tekrar edilen davranışından vazgeçememek boyutuna takılır.

İşte bu varoluşçuluğun nihai korkusundan özgürleşmek, içinden geçme boyutudur.

Ama daha önemlisi işaret, istek, tepki ve ödül dörtlemesinin tekrarıyla kazandığımız,

Karakter ve davranışımızın aynası olan bu alışkanlıkların benzerine sahip insanların,

Biribirlerinin alışkanlıklarını, bu iç dinamiği kayıtsızca yadsıması,

Aslında kendi tekrarlarının getirdiği özgürlüğün bir çeşit inkarıdır.

Bunu böyle yapmamalısın, neden hep böyle, nasıl bunun zararını görmezsinin ardında,

Alışkanlıklarıyla kendini iyileştirmenin bileşik faizinin peşindeki bir insan vardır.

Alışkanlıklarıyla kendini inşa eden yada parçalayan insanın nihai hedefi aynıdır.

Ödül, süreli de olsa özgürlük, tekrardaki başarının güveni ve bağımsız iradedir.

Çalışkanlıkla aylaklık, temizlilikle pasaklılık, kibir ile alçakgönüllülük, katılıkla uysallık.

İyi alışkanlıkla kötü alışkanlık, aynı beden dimağ ve ruhla inşa edilmişlerin,

Varoluşlarının en büyük temel endişesi karşısında geliştirdikleri,

Amacı bir, ama çıktısı tamamen farklı ana insan davranış kalıplarıdır.

Alışkanlıklar olmak yada sığınmak istediğimiz ideal insanın bir çeşit taklidi ise,

Seçimi doğru oluştuysa değişen şartlara karşı değil, şartlarla birlikte şekillenir.

‘’Varoluşun en büyük handikapı, korkusu yokoluş ise’’ der Lao Tzu,

‘’Yumuşak ve bükülebilir varoluştan katı ve kırılgan yokoluşa doğru yol alırken,

Her kim sert ve katı alışkanlıklı ise bir çeşit ölüm mürididir, kuru ve kırılgandır,

Ama yumuşak ve uysal ise, yaşamın mürididir, esnek ve bükülebilir’’ diye ekler.

Özünde, ya yaşamın ta kendisi, yada ölümün temsilcisidir alışkanlık…