Gölgenin Ağırlığı – Emre Toğrul

Emre Toğrul

Bilgin arttıkça ışığın da artacak,
Ve birgün gelecek ışık olacaksın, gölgen olmayacak.
​​​( Eski Ahit, Mısır Yazmaları)

Sabah sporu ve koşu uzun yıllardır vazgeçilmezim.
Her sabah koşusunda, gölgem benimle sohbette, yıllardır .
Delilik alameti midir bilmem, ama büyük bir terapidir.
Güneşe karşı arkamda, güneş sırttayken önümde,
Güneş yanımdayken öbür yanımdadır gölgem.
Ancak bir öğle güneşinde yok olur ayaklarımın dibinde.
Onunla yaptığım sohbeti kimseciklerle yapamadım,
25 yıldır düzenli koşarım, düşünün gayri dostlar.
Öyle derin, öyle güzel anlamlara taşır ki beni.
Güneş, yani ışık arkandayken önüne düşer gölgen,
Sanki, aydınlık ve ışık olmadan yolunu yitirirsin, der gibi.
Amma ışığa , güneşe koştuğunda arkada geçiverir,
Der ki, doğru yoldasın, arkandayım.
Ve yanındayken güneş, o da öte yana geçer sessizce,
Birlikte ilerler, asla ayaklarından kurtulmaz, bırakmaz seni.
Sevinci, hüzünü, gitmeleri, gelmeleri senle paylaşır.
Sevdalarını, ayrılıklarını, yeniden başlamalarını, yükselişini,
Hepsini bilir gölgen, sor anlatsın.
Küçücük bir ışık hüzmesi yeterlidir o kadim dostun görünmesine,
Bir zifiri karanlıkta çekilir içine, çıkmaz saklanır.
Bir tek karanlıkta, ışığın çocuğu yoktur artık yanında…

●●●●○○○○●●●●

Shakespeare; ‘hayat gelip geçen bir gölgeler oyunu’ der.
Doğrudur, eğer ışığın karanlık bir izdüşümle yaptığını anlayabilirsen.
Işığı arkanızda bırakırsanız, gölgeniz büyür de büyür önünüzde,
Bakar; ‘ben neymişim, nasıl heybetliymişim’ dersiniz.
Oysa sizi yansıtan ışık her ne ise, sadece onun kudretidir görünen.
Aydınlandıkça, anladıkça hayatı, sırt çevirmedikçe ışığa,
Ansızın küçülüverir, sokuluverir insanın yanına tevazuyla,
Koca gölgemiz alçakgönülle koşmaktadır bizle.
Bir tür ışık oyunu, bir tür zahiri görüntüden ibarettir hayat.
Olmadığımız şeylerin, olamadığımız şeylerin, kollektif bilinçdışının,
Kısaca bizi bütünleyen yoldaki bütün engellerin izidir gölgemiz.
Taa ki öğle güneşini yakalayıncaya dek. Öğle güneşini…
Taa ki, gölgemizin kaybolup içimize çekilmesine dek,
İnsanın bütünüyle olduğu gibi görünmesiyle yüzleşmesine,
İnsanın kendini bulmasına, bilmesine dek süren,
Bir tekamül sürecidir gölgeler oyunu yaşam.
Karanlıkta kalan, ya da üzerine gölge gibi düşenlerden,
Bir anlamda kendi benliğindeki arayışı engelleyenlerden,
Seni tamamen kurtaran bir andır, ışıkta gölgenin yok oluşu.
Şair’in dediği gibi; ayın şavkı vurunca sazın üstüne,
Ay bir yandan gölge bir yandan sardı beni bugün…

●●●●○○○○●●●●

Platon’un mağara alegorisi yakışır yazının burasına dostlar.
Madem gölge dedik, bizim karanlık yansımamız dedik,
Sorarım size;
Karanlık bir mağaranın içinde, sırtları mağaranın kapısına dönük,
Yüzleri mağara duvarına bakan, gölgelerimizi takip ederek yaşayan,
Zihnin öğrenilmiş kalıpları kurallarıyla ayağımızdan prangalanmış,
Mağaramızdan çıkıp gerçeğin ışığıyla yüzleşmeye cesaretsiz,
Gölgemizin, asıl kaynağı olan ışığı görmekten imtina eden,
Milyonlarca insan olarak, nasıl kendimiz olabiliriz ki.
Gölge; sahip olduğumuz ama kültürel, ahlaki ve kişisel nedenlerden dolayı,
Yaşamımıza dahil etmediğimiz potansiyel içsel güdülerimizin yansımasıdır.
Bedenimiz ve onun yansımasını anlamazsak, ancak gölgeler mağarasında,
Ölümlü nesneler evreninde, oradan oraya sürüklenerek geçer zaman.
Ancak aklımızla, önsüz ve sonsuz bir evren ve zaman fikrini yakalayabilir,
Hakikate uçabilecek, gölgesiz bir idealar evrenine ulaşabiliriz.
Örneğin koşarken bile düşünürsek, aklımız gölgemizle konuşup uzlaşabilir,
Gölgeyi oluşturan ışık yansımasınının fiziksel kurallarını araştırabilir,
Psikolojiye gölge alegorisini uyarlayan Jung’u anlamaya çalışabilir,
Satranç oyunundaki gibi siyah ve beyazın çatışmasını algılayabilir,
Belki bizde zararsız, kanatsız, pırlanta, seçilmiş yada kurban olmadığımızı,
Aslında kendimizde olandan, daha fazlası olmadığımızı anlayabiliriz.
‘’Bizde eksik olduğunu hissettiğimiz herşeyin bize sahip olmasına,
Bizi bizden daha iyi bilen bilinçdışının gölge oyunlarıyla,
Bizi kukla yapmasına seyirci kalmak istemiyorsak,
Mağaramızdan çıkıp, çıplak gözle ışığı görmek,
Ve mağaradakilere anlatmak gereklidir’’, der Platon ( Eflatun).
Tavsiye ederim bugün ışığın tüm hallerinde gölgenizle konuşun.
İçinizden gelen sesin, gölgenizle nasıl uzlaştığına hayret edeceksiniz.
Akreple yelkovanın üstüste geldiği andaki gibi, miracınızı keşfedeceksiniz,
Denildiği gibi bir ağırlığı asla olmayan, ancak tamamen bize ait,
Ve kesinlikle korkulacak birşey değil gölgeniz…