Hüseyin Ferhad: Şiiri, kavimler kapısı
Yeni şiirlerini ‘Nihayet Bir Cümledir İnsan’da bir araya getiren Hüseyin Ferhad, İpek Yolu’nu şiirinin nasibine düşen baharatla kat eden, dağlar, ovalar, yedi denizlerle yoldaşlık eden bir ‘kavim şairi’ sayılır. Şaman geleneğini şiirde sürdüren, Şaman süslenmesi gibi şiiri süsleyen, takıp takıştıran…
Şiiriyle düzyazısı birbirlerinden el alan, birlikte ilerleyen ve yükselen şairlerden biri de Hüseyin Ferhad. Şiirin ‘başka bir zaman’ olduğunu hissedip hissettirenlerden… Dedim ama bunu ‘kategorize’ etmek için söylemedim. Tam tersine, diyelim ki ‘beş benzemez’den biri de odur.
Esin kaynağı boldur Ferhad şiirinin. Tarihten coğrafyaya, kadim dillerden mitolojiye, dinden mezheplere, tektanrıdan çok tanrıya, her şey bu şiire yoldur. Ne de olsa nehirler boyunca giden, İpek Yolu’nu şiirinin nasibine düşen baharatla kat eden, dağlar, ovalar, yedi denizlerle yoldaşlık eden, tıpkı tabiat gibi şiirin de insanın hem parçası hem de bütünleyeni olduğunu sezen, gelenek demeyelim adına, ‘töre’ diyelim, insanı yeniden töresiyle, yani rüyasıyla buluşturmak isteyen, bir anlamda değil her anlamda, çok anlamlı bir biçimde yani ‘kavimler kapısı’nın şiirini yazan, bir ‘daüssıla’ ya da ‘yurtsama’, iki sözcüğü de ayrı ayrı severim, duygusuyla şiirini gezdiren, kendisi de o şiirle gezen bir ‘kavmin şairi’ sayılır Hüseyin Ferhad.
Şiirimizin neredeyse tümüyle kapattığı bir kapı, Doğu kapısı, onun şiiriyle aralanmıştır birkaç 10 yıldır. “Uzun yola çıkmaya hüküm giymiş” bir şair olmak, belki de ilk kez bir esrimeye, sevince neden olmuştur ki, Ferhad’ın şiiri hâlâ bu sevinçle yoldadır.
Yazının devamını okumak için tıklayın