Her Kuşağın Bir Doğan Hızlan’ı Olsaydı!

Harvard Üniversitesi Yakındoğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü yayını armağan kitap

Türk edebiyatını, kültürünü, sanatını kuşaklar arası bağları içinde bütünlükle inceleyip, bu büyük birikimi gelecek kuşaklara basın yayın yoluyla aktaran duayen gazeteci, eleştirmen, yazar Doğan Hızlan hakkında Harvard Üniversitesi Yakındoğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü’nde, Prof. Cemal Kafadar ve Prof. Gönül A. Tekin’in yayımladığı Türklük Bilgisi Araştırmaları Dergisi’nin (Journal of Turkish Studies) özel sayısı olarak bir armağan kitap çıkarıldı.

Türk dilinde, “Festschrift in Honour of Doğan Hızlan” orijinal adıyla, geniş kapsamlı ve büyük boy yayımlanan Armağan’ın konuk editörü Orçun Üçer, kitabı üç bölüm ve fotoğraf seçkisi olarak planlamış. Üçer’in hazırladığı biyografi ve “Doğan Hızlan’ın Yaşamı ve Eleştiri Anlayışı”(1969) başlıklı yazı ile başlayan kitap, Enis Batur, Ferit Edgü, Selim İleri, Evin İlyasoğlu, Günay Kut, Sevin Okyay gibi yazar dostlarının kaleme aldığı ‘anılar’ ile devam ediyor. Son bölüm olan “Makaleler”de Semih Gümüş, Handan İnce, Emin Nedret İşli, Mario Levi, Jale Parla gibi Türk edebiyatı ve tarihinin saygın araştırmacı yazarlarından gelen eleştiri, edebiyat incelemesi türünde kıymetli yazılar yer alıyor. 
İstanbul’da 23 Aralık 1937 yılında doğan Hızlan’ın yaşamı, 1963 yılında Cumhuriyet gazetesinin efsane düzeltme servisine katıldığı günden beri aralıksız kültür-sanat basın ve yayıncılığının içinde geçer. Televizyon programları da yaparak edebi değerlerin geniş halk kitlelerine ulaşmasına katkıda bulunan ve halen Hürriyet’in yayın danışmanı ve köşe yazarı olan Hızlan, onur yazarı olduğu TÜYAP Kitap Fuarı gibi birçok değerli hizmetin danışmanlığını ya da onursal jüri başkanlığını yürütüyor.
Bu çok yoğun, verimli ve göz önünde süre gelen yaşamı özetlemenin bile ne kadar güç olduğu Enis Batur’un “Edebiyatımızın Merkez Valisi: Doğan Hızlan” başlıklı “anılar” bölümünde yer alan yazısında şu cümlelerle ustaca ifade ediliyor; “…Tanımlanabilir mi peki kolayca, derinlemesine portresi? Öyle sanıyorum ki bunun gerçekleşmesi için şu anda kurduğum portre denemesi gibi on yazıya daha gereksinim duyarız, ki hatları iyi kötü yerli yerine oturtulabilir olsun.” 

Müzik yazarı İlyasoğlu ise, “anılar”da teker teker her sanat dalının dünyasına girebilen Hızlan’ın birikimini sergilerken okuru uzaklaştırmayan sakin ve barışçıl ifadesine, öz Türkçeden ödün vermeden, Osmanlıca’ya da kapıları kapatmadan, dili zengin ve kıvrak kullanmasına duyduğu hayranlığı ifade ederek, “Kaç kuşak, onun satır arasındaki öğütlerinden ders çıkartmıştır. Kavgadan uzak, güncele ve olumluya dönük yüzüyle kaç kuşağa ışık tutmuştur. Kim bilir kaç sanatçı ilk kez onun sütunlarında medya ile buluşmuştur” satırlarıyla kendisinin de model alıp, müzik alanında geliştirdiği genç yetenekleri tanıtma kararlılığının önemini vurguluyor.

Hızlan’ı hem mesleki hem dost olarak 60 yıldır tanıyan Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Emeritus Prof. Dr. Günay Kut, “Doğan Hızlan’ı Tanımak” başlıklı yazısında onun Türkoloji çalışmalarına verdiği sürekli katkının altını çizerek, “Hızlan, Türk Dili ve Edebiyatı ile ilgilendiği kadar üniversitelerimizdeki edebiyat, dil ve kültür toplantılarını da titizlikle takip etmiş ve okuyucularını bu konuda aydınlatmıştır” diyor.

Armağan’ın hazırlanma sebebini ve anı yazılarının ortak paydasını Ferit Edgü’nün portre yazısının son cümlesi olan “Ah Her Kuşağın Bir Doğan Hızlan’ı olsaydı!..” betimliyor.

Kaynak: cumhuriyet.com.tr