İffetsizliğin Şarkısını Sadakatin Töreninde Söylemek – Emre Toğrul

Tom Jones, Galler kaplanı derlerdi,
Müthiş ses, onun meşhur şarkısı DELILAH,
Bizim zamanımızın düğünlerinin hit’iydi ,
Hep bir ağızdan söylenirdi, coşkuyla,
Gelinin babası, damadın annesi beraber,
Tüm aile birbirine el sallayarak söylerdik.
My my maaaaay Delilah, why why why….
Halbuki Delilah’ın şarkıdaki hikayesi fecaat,
Kadınını, Delilah’ı, evde başka adamla bulan,
Sabaha kadar dışarıda bekleyip, adam gidince,
Bıçaklayıp öldüren aşığın hikayesiydi şarkı.
Biz, iffetsizlik temalı şarkıyı sadakatin töreninde,
Düğünlerde, hep bir ağızdan söyledik yıllarca,
Ya, ne diyor bu şarkı demedi hiç kimse,
Bugünde aynı, bilmediğimize deli tutkunuz.
Enteresan milletiz vesselam…

●●●●○○○○●●●●

İçinde bulunduğumuz ülkede ve dünyada olanları,
Yorumlarken, inanırken, kızarken, anlatırken,
İnsanımızın deli saçması tavrına kızmamak lazım.
Bizde öğrenmemek değil bilmemek ayıp,
Sormaya çekinme, sormaktan imtina etme,
Sorup ta rezil olmama, biliyormuş gibi yapma,
En milli hasletimiz, aman kimse anlamasın??
Günlük hayatımız, neden söylediğimizi,
Kökenini, temelini, yanlışını, doğrusunu
Acabasını, neredenini, niyesini bilmediğimiz;
Onlarca şeyi kullanmakla, söylemekle, duymakla,
Sanki hakikaten biliyormuş gibi yapmakla geçiyor.
Dönüp te sorgulama gereği duymuyoruz.
Hoşumuza gidene, sevdiğimizi söyleyene kul köle,
Bilmediğimize, yanlışımıza, gerçeği öğrenmeye git öte,
Ispanakta var sandığımız onca demire,
Einstein’ın aslında derslerinde başarısız olduğuna,
Roma’yı Neron’un yaktığına inanır, atfederiz,
Dönüp te ‘ lan hakikaten öylemi’ sorgulamayız.
Doğuştan ermişiz, olmuşuz fesüpanallah…

●●●●○○○○●●●●

Hayat pratiğimiz başka şey sandığımız başkaları,
Doğru sandığımız yanlışları yapıp, sahiplenmektir.
Hele bir kırkı çıksın diyip tahtaya vururuz,
Nazar olmasın diye kurşun döktürürüz,
Mezar başına taş,ucuna suluk, türbelere çapıt,
Pagan ya da Şaman değiliz elhamdülillah.
Bacak güzel olsun diye kundaklarız, kalça çıkar,
Allahın güneşini görmez bedenimiz, kemik çatlar,
Burkulan eklemi sıcak suyla ovarız, daha da şişer,
Büyüğümüzden böyle gördük, ya nasip inşallah.
Çerkez kırklamasına, Alevi türküsüne, Rum mezesine,
İran halısına, Japon yapıştırıcıya, Made in USA’ya
Latin dansına, İngiliz kumaşına, Alman arabasına,
Toz kondurmayan Türk oğlu Türküz velakin amma.
Tarihimiz, coğrafyamız, etnik geçmişimiz, dilimiz,
Onlarca süzgeçten geçip damıtılmış karma bir usareyiz,
Kendimiz saf, bildiğimiz doğru, söylediğimiz essah,
‘’Akan su mikrop tutmaz’’, vallah ve de billah…

●●●●○○○○●●●●

Son misali deyimde bitsin bu azap dostlar.
Yıllardır yaralara pansuman yaptığımız bezi,
Gazlı bez deriz, bilirsiniz ve bezi de gazlı sanarız,
Hastanede sorarım yıllardır,cevap hep aynıdır,
‘’ Hocam içi gazlı bunun’, gaz spanç der bazısı.
Deformasyon sürer yani, oysa hikaye farklıdır.
Gazlı bezdeki gaz ‘’Gauze’’ yani Gazze’den gelir,
Bildiğimiz Ortadoğudaki Gazze, ilkin oradan çıkmıştır,
Spanç diye deforme olan İngilizce ‘’Sponge’’ dur,
Yani bezin yapısı sıvı emen ‘’sünger’’ anlamındadır.
Bilimhanelerde bile kullananın gazlı sandığı o bez,
Ne gazlıdır, ne de sıpançdır, amma,
Yıllardır satan da, alan da, kullanan da sormaz,
‘’ Mikrop öldürsün diye içinde gaz var hocam’’,
Ben de soramam, ‘’beze o……muşlar mı yani?’’
Şahane milletiz, aman sorma ayıp olmasın…