Bu hafta sonu yine evlerimize döndük.
Tüm dünya gibi, biz de henüz kontrol edemediğimiz,
Ama bize bulaşmasını önleme şansımız olan duruma,
Tam bir canlı refleksi veriyoruz, korunma ve koruma.
Ben hekim olmama rağmen, işin tıbbi yönüne atfen yazacak,
Kesin olarak şunlar doğrudur diye yönledirecek yetkinliğe vakfolamadım.
Henüz bu konuda tecrübe, mantık, muhakeme, kanıt beni aşan,
Hatta konuya en vakıfları bile aşan bir değişken bilinmezlikte.
Ancak, pandemi sürecini, öncesini ve sonrasını sürekli irdeleyen,
İşin sosyolojik boyutlarına tüm açılardan bakan insanlardan,
Özellikle, zaten hayatını bu tip toplumsal hareketlere adamış,
Tarihsel süreçlerle bağdaştırıp günü ve geleceği kurgulayan bilim adamlarının,
Paylaştığı iyi derlenmiş yazılardan aldığım intibaya göre,
İyi yaşama duygusunun, sağlığa feda edildiği ‘’sağ kalma toplumu’’ olduk.
Covid-19 öncesi toplumları, tükenme noktasına götüren,
Aşırı bilgi ve olumluluğunun, aşırı şeffaflık ve tüketimin sorgulandığı,
Özgürlüklerin daraldığı bu kitlesel histeri ve korku ortamında,
İnsanın savunmasızlığının bile demokratik olmadığını görüyoruz.
Birçok günümüz felsefecisi, kültür kuramcısı bunu ifadelerinde,
‘’Korona virüs bizi, ütopik fikir uçuşmalı, özgür olduğunu sanan insancıktan,
Güvensizlik sınırında nöbet bekleyen, sağ kalma toplumuna indirgedi’’, der.
‘’Sağ kalmak’ adlı nihai gerçeğimizle yüzleşip, iyi yaşama duygusunu bile,
Hayatı yaşanmaya değer herşeyi, sosyallik, yakınlık, ve teması bile feda ettiğimiz,
Şu istisnai günleri mesel olarak alır, temel körlüklerimize odaklanırsak,
Bundan sonra gelecek yeni sorunlar içinde bile, daha normal olabiliriz.
İnsanlık tarihi, kendi acımasızlığının ve bilgilenmiş yarı cehaletinin ürünü,
İnsanın illaki zarar verdiği, gerçeğini anlamakta güçlük çektiği duyarsızlığıyla,
Son derece hassas ekosistemin içinde kaybolduğu, büzüşüp dağıldığı,
Nice hikayeler, göçler, değişimler, yokoluşlarla doludur.
Bu, muhteşem yetkin, etkin insan çağında, gelişimin zirvesinde yakalandığımız,
Kısaca ‘’ Sağ kalma, korunma’’ toplumlarına indirgenme gerçeğimiz de,
Aynı türden bir hikayedir ve temel körlük geçene dek bizi etkileyecektir.
●●●●○○○○●●●●
Masalda, üzerine çıktıkları cennet adada gönlünce yaşama uğruna,
Hiç düşünmeden tüketen, zarar veren denizcilerin tüm keyfinin,
Aslında adanın orada yıllardır uyuyan dev bir balina olması,
Ve balinanın üzerinde kötü şeyler yapılması ile rahatsız olup,
Derinlere dalması sonucu bitmesi metaforunda olduğu gibi,
Neyin üzerinde, niye durduğunu bilmeyenlerin hazırladığı günlerde,
Dünya gezegeninde sergilediğimiz gelişkin insani şiddetin ve zararın,
Adanın asıl sahibince, nasıl tepkilerle yanıtlanabileceğini idrak ediyoruz.
Virüsü bir ayna olarak kör noktamızı aydınlatıp, yansıtması için tutarsak,
Tüm gücümüzle, yaşam süresi içinde sağlıklı kalma ve yaşamı uzatma için,
İhtiyaçlar hiyerarşisine göre kendimize bulduğumuz yer ne olursa olsun,
Biyostratejik bir karantinaya uyumumuz, riski karşılamamız, korunmamız,
Öylesine benzer arklardan geçiyor ki,
Farklı katmanlarda yaşadığımızı sandığımız o tarihsel süreçteki çabalarla,
Her yapının ancak kendi kendini sömürebildiğine şahit oluyoruz.
Dostlar, bu zikrettiklerimin çoğunu derleyen sosyal kuramcılara göre,
İnsanın dünyaya yararlı veya zararlı etkisinin en üst düzeyde olduğu,
Sanayi devrimiyle başlayan ‘’İnsan Çağında’,
Dünyanın insandan etkilenmesi,
İnsanın dünyadan etkilenmesinin çok önüne geçtiği için,
Hatta bunun yeni bir jeolojik devir olduğu savına bile inanılagelmişken,
Bizim tabiattan iyi şeyler beklemekten çok, vermeye ihtiyacımız var.
Temel kör noktamız, işte bu almak-vermek dengesinin kurulamadığı yaşamların,
Oluşturduğu toplumlar aracılığı ile kurduğu otosömürgen düzen ki,
Her toplum, verdiği maddi-manevi sermaye fazlası kadar anormal ve sorunlu.
Aşırı uçlara taşınan bireysel özgürlüğün, biyostratejik karantina gerekliliğine,
Neoliberal, globalist potansiyelli, bilgi bazlı kuramların maske arkasına,
Dipdibe getirilenen ulaşılmaz uzaklıkların, seviyelerin sosyal mesafe aralığına,
Kanıtlanamayan, saptanamayan belirsizliğe teslim olduğu günümüzde,
Artık almak yerine, dünyaya geri veren yaşamlara entegre olmak gerek.
Evde olduğumuz bu güzel günde, görülebilen tek düşünce olan doğanın,
Tekrar bizi, o düşüncesinde sağlıkla yaşatması temennisiyle…