Türkiye sınırlarına dayanan İkinci Dünya Savaşı’ndan tarafız kalarak sıyrılmış, ne 1 koyup 3 almayı denemiş ne de öğle namazını Şam’da kılmak istemiş.
T 24 Yazarlarından İrfan Yalın’ın hazırladığı derlediği haberde bu güne kadar görmediğimiz fotolar gazete küpürleri ve bir de video var
Tam 81 yıl önce bugün Türk ve dünya basınını İsmet İnönü ile İngiltere Başbakanı Churchill‘i karşılaştıran Adana Konferansı kaplamış, İnönü’nün İkinci Dünya Savaşı’ndaki “aktif tarafsızlık” politikası savaşın tüm taraflarınca farklı irdelenmiş. İkinci Dünya Savaşı’nın gidişatını etkileme konusunda tüm tarafları derinden ilgilendiren bu görüşme Adana’nın Yenice kasabasında bir tren vagonunda gerçekleşmiş.
1 Eylül 1939 günü Almanya’nın Polonya’ya taarruzu ile başlayan ve yaklaşık 40 ila 60 milyon kişinin ölümü ile sonuçlanan İkinci Dünya Savaşı’nın en sıcak günleri içinde yaşanıyor anlattıklarım.
İngiliz Başbakanı Churchill, Türkiye’yi kendi saflarında Almanya’ya karşı harbe sokabilmek için 30 Ocak 1943 tarihinde İstanbul’a gelmiş, ayağının tozu ile birlikte de doğruca görüşmelerin yapılacağı Adana’ya geçmiş.
İki gün süren bu görüşmelere taban tabana zıt fikirlerde katılan her iki taraf da amaçlarına ulaştığı izlenimi ile ayrılmış ve bu yönde demeçler vermiş. Adana buluşması neredeyse her ülkenin gündemini kaplamış ve yazılanlar Şubat ayı boyunca gazetelere konu olmuş.
Adana görüşmesi öncesindeki Kazablanka zirvesi
Churchill Adana’ya Fas’ın Kazablanka şehrinde yapılan bir zirveden gelmiş. 14 Ocak 1943 tarihinde başlayan ve tam 12 gün süren bu toplantı İkinci Dünya Savaşı’nın yönünü belirleyen çok önemli buluşmalardan biri olmuş!
ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, Birleşik Krallık başbakanı Winston Churchill ile heyetleri arasında gerçekleşen ve gizli tutulan bu toplantıya Stalin de davet edilmiş ama o ülkesini savaşta yalnız bırakmamak için katılmamış.
Kazablanka zirvesinde, Alman, İtalyan ve Japon ülke liderlerinin kesin yenilgiyi dünya kamuoyu önünde kabul etmeleri “kayıtsız – şartsız teslim olmaları” konusunda karar alınmış. Bu şartların dışında barış yapılmaması, Türkiye’nin savaşa katılması yönünde gerekli girişimlerde ısrarla bulunulması ve Almanya’ya bu yolla bir cephe daha açılması da kararlaştırılmış.
31 İlkay (Ocak) 1941 tarihli Vakit Gazetesi Kazablanka toplantısını manşetten vermiş.
İnönü fillerin dövüşünde insanlarını ezdirmemiş
İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak dış politikada tek belirleyici olan İsmet İnönü, tam bir tarafsızlık üzerine oluşturduğu politikasını ısrarla uygulamaya çalışmış.
Adana görüşmelerine Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Şükrü Saraçoğlu, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu, Ortaelçi Feridun Erkin eşliğinde bürokratlarla katılmış. Winston Churchill de görüşmelerde yanına İngiliz Genelkurmay Başkanı olmak üzere en üst askeri erkanın da dahil olduğu kalabalık bir heyeti almış.
Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu’nun Adana Havaalanında Winston Churchill’i karşılaması Amerika Kongre Kütüphanesi koleksiyonunda muhafaza edilmekte.
Tüm Avrupa ülkelerinin yaşadığı zorluklar içinde gelişen olumsuz şartlarda savaşın hızla gelişmesinin tedirginliği içinde İnönü soğukkanlılığı koruyarak her uzatılan mikrofona konuşmamış, baskılara boyun eğmemiş; ülkesini bağlayıcı kararlar almamış; oldubittiye izin vermemiş.
Bir yandan Sovyetler’in Alman gemilerinin boğazlardan geçmemesi konusundaki baskısı, bir yandan sınırlarımıza dayanan Hitler’in aba altından sopa göstermesi, bir yandan da başını İngiltere’nin çektiği güçlerin tehditleri İnönü’nün kararlılığını boz(a)mamış.
Anlaşılan o ki, İttihat ve Terakki Partisi’nin oldu bittisiyle içine düştüğü Birinci Dünya Savaşı’ndan ağır bedel ödeyerek çıkan, sütten ağzı yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyen genç Türkiye Cumhuriyeti komşularıyla iyi ilişkiler kurmayı ön plana almış.
Sovyetler Birliği ile 1925 yılında yapılan “Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşmasını” “Balkan Antantı”, “Montreux Sözleşmesi” ve “Sadabad Antlaşması” izlemiş.
3
1 Ocak 1941 tarihli gazetelerde İnönü’nün Adana yolculuğu sıradan bir yurt içi ziyaret olarak verilmiş.
Dünyayı içine alan savaş
Büyük savaşın iki büyük cephesinden gelen tehdit mesajlarını soğukkanlı bir şekilde değerlendiren İnönü Mihver Devletleri’yle Müttefik Kuvvetleri’n Türkiye’yi savaşa dahil etme baskısına karşı zaman kazanmaya dayalı bir politika içinde muhataplarını oyalamayı başarmış. Savaşan bu iki cephenin kimlerden oluştuğunu görünce insan kaosun sınırlarımıza ne kadar yaklaştığını daha iyi anlıyor.
Mihver Devletleri olarak Almanya, İtalya ile Japonya’nın ana çatısını oluşturduğu bloğa zaman içinde Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Finlandiya, Hırvatistan, Vichy Fransası, Arnavutluk, Habeşistan, Mançukuo, Tayland, Burmanya ve Irak da katılmış.
Müttefik Devletler de İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği etrafında toplanan Polonya, Avustralya, Yeni Zelanda, Danimarka, Norveç, Güney Afrika, Yunanistan, Yugoslavya, Hollanda arasında oluşmuş.
Hitler’in Türkiye’yi savaşa sokma gayreti
Birinci Dünya Savaşı’ndaki müttefiki olan Türkleri yanına çekmeye çalışan ve karşı tarafa yanaşmasına izin vermeyen Hitler, 1939-1942 yılları arasında Türkiye’ye çok ciddi baskı yapmış.
Hitler Türkiye’nin kendi yanında olmasını o kadar çok istiyormuş ki, birkaç yıl sonra yardımcılığını üstlenecek olan Von Papen‘i Ankara’ya Büyükelçi olarak göndermiş. Türkiye’yi Almanya’ya yakın tutmak ve karşı tarafla bir ittifaka girmemesini sağlamak amacıyla elinden gelen her şeyi yapmış.
1941 yılının Şubat – Mayıs ayları arasında İnönü’ye iki defa güvence mektubu göndermiş, sonucunda da Almanya’nın anlaşma gayretleri meyvesini vermiş ve 18 Haziran 1941 tarihli “Türk – Alman Saldırmazlık Anlaşması” imzalanmış.